"Ben bir * yedim, 'Afet beni abi!" diye sesleniyordum. Abim ise bu çığlığıma rağmen kafasını bile çevirmiyordu. Çevirdiğinde gülmekten kıpkırmızı kesileceğimi bildiğim için yüzüne kalıcı boya sürmemiştim özellikle de yeşil olanından. Ben böyle bir şey yapar mıydım? "Kes sesini, bu boya geçmiyor, Yeşim!" diye bağırdı abim. Hani geçmediği için sürmüştüm zaten geçmesin diye bir zahmet! İçimden kahkaha atmaya başladım, ama abimin suratına bakarak gülmemek için zor tutuyordum kendimi. "Yeşim, cevap ver! Yok mu bir şey sürelim?" dedi, hala gülümsüyordum. Ama işler tam da o noktada sarpa saracaktı.Boyayı çıkarmak için abimle banyoya kapanmıştık ve saatlerdir uğraşıyorduk. "Bu boya cidden geçmiyor" diye mırıldandı abim, gözleri kızarmıştı. Sabun, sıcak su hatta karbonat bile denedik ama sonuç yine de değişmedi. Tam o sırada kapı sertçe açıldı ve Yiğit içeri girdi. Antrenmandan dönmüştü ve abimi böyle görünce gözleri bir anda kocaman oldu. Ne yapacagını tahmin ediyordum abim de bildiği için bağırmaya başladı. Benim kahkahamı tutmam imkansız hale geldi. Abim, "Yiğit! Sakın o telefonu çıkarma!" diye bağırdı ama Yiğit çoktan telefonunu çıkarıp, abimin sağından solundan, hatta bir ara tavan ve yerden bile fotoğraflar çekmeye başladı. 'Yiğit, bırak o telefonu!' dedi abim, ama Yiğit hiç oralı olmadan, "her canım sıkıldığında bakıp gülerim artık." dedi.
Abim daha çok bağırmaya başladı. Yerinde zıplıyordu garibim.. "Sikti*** yiğit gebertirim seni bak şaklaban mıyım ben? bakarak gülesin."
Zil sesi gelince koşarak kapıyı açtım. Annem ile babamı hastaneden çağırmışlardı. Annem ve babama gülümseyerek bakıyordum ki onların gözlerini dolu dolu görünce soldu gülümsemem."Ne oldu ne bu haliniz anne bir şey mi oldu?" diye telaşla hızlı hızlı konuştum. Babam tam konuşmaya başlayacakken geri vazgeçiyordu babam anneme doğru döndü annem, "Tamam ben söyleyeceğim. Salona geçelim kızım orada konuşalım." dedi
Oturduğumuz sırada yiğit ve demir abi salona giriş yaptı. Yiğit annem ile babama telaşlı bir şekilde bakıyordu o sırada "Anne ne oldu neyini-" annem yiğitin lafını kesti ve,"anlatacağım anlatacağım.." bakışları beni buldu babam zaten hiç gözünü ayırmadan beni izliyordu "..kızım aslında söze nasıl başlanır bilmiyorum, ama unutma biz senin her zaman yanındayız.." gözlerini gözlerimden ayırıp yere doğru düşürdü annem sözlerini seçerek konuşmaya çalışıyordu ama ne yanında olmasından bahsediyordu? bir türlü anlayamıyordum.
çünkü sen bir watty kızısın.
Ne?
Anlamayacaksın her türlü boş ver seninde kaderin böyle işte ne yaparsın
Sonra babam boğazını temizleyip söze başladı,"Bizi hastaneden aradılar çünkü bir karışıklılık olmuş doğum sırasında olan bir karışıklılık.." duraksadı babam ne yani gerçek ailem değil miydiler bunca yıldır ama nasıl olabilir böyle bir şey imkansız gibi sanki yıllarca yaşadığım ailemden annem'den,babam'dan, abim'den ve kardeşimden... gözümden bir yaş aktı ağladığımın farkında değildim. Abime ve yiğit'e doğru döndüm o yüzlerinde büyük bir şaşkınlık vardı. Babam yutkunarak sözlerine devama etmeye karar verdi,"dediğim gibi bir karışıklılık olmuş. Yarın dna testi için hastaneye gitmemiz gerekiyor."
bakışlarım halıya değindi, düşünüyordum. Böyle bir şeyin olma olasiliği vardi çünkü ben gerçekten hiç birine benzemiyordum ailede ki kimseye
...
Şuan yatağımda uyumaya çalışıyordum ama bir türlü uyuyamıyordum. Bu akşam olan her şeyi konuşmuştuk. Yiğit çok ağlamıştı, hıçkırıklarını durduramıyordu. Demir abim ise onu ağlarken belki hiç görmemiştim o benim gözümde hep gücü temsil ediyordu çünkü istediği her şeyi başarabilen bir yapısı vardı. Onun bugün ilk defa ağladığını gördüm ve bugün şunu anladım ki aile olmak için kan bağına gerek yokmuş bana değer verdiklerini öyle iyi anladım ki yarından sonra ki hayatım nasıl ilerleyeceği hakkında hiç bir fikrim yoktu..
Bir sonra ki gün
Hastaneye gidiyorduk. Yiğit sarılıyor, abim ise elimi tutuyordu. Sabah uyandığımda telefonuma bir sürü mesaj geldiğini fark etmiştim. Bade ve Umay'dan geldiğini düşündüğüm mesajlar tam olarak 75 taneydi. Ne yazdılarsa artık, öldüğümü düşünüyorlardır herhalde. Testten sonra onlara olanları anlatacaktım.
Hastaneye vardığımızda, giriş kapısının önünde olan aile bize bakıyordu. Yanlarında, benimle karıştığını düşündüğüm bir kız vardı. Bu niye böyle bakıyor? Tırstım, yemin ederim. Kızın yanında, benden birkaç yaş büyük olduğunu düşündüğüm bir çocuk vardı. İfadesiz bir şekilde yüzüme bakıyordu.
Kızın annesi olduğunu düşündüğüm kişi başladı konuşmaya: "Hoş geldiniz, ben Yelda Yılmaz..." Yanında duran adamı göstererek, "...Eşim Giray Yılmaz."
Şu an hep beraber DNA testinin sonucunu bekliyorduk. Yelda Hanım ile Giray Bey sayesinde, birkaç günde çıkacak testin sonucu 1-2 saat içinde çıkacaktı. Sanırım varlıklı bir aileydiler.
Adının Ahsen olduğunu öğrendiğim kız, anneme çok benziyordu. Aynı klonu gibiydi diyebiliriz aslında. DNA testine bile gerek yoktu ama sonuçlar geldiğinde ne olacağını kestiremiyordum. Kimse konuşmuyordu, herkes sessiz bir şekilde sonucu bekliyordu.
Odanın kapısı açıldı, herkesin bakışları, ben dahil, kapıya döndü. İçeri bir doktor girdi. Elinde testin sonuçları yazdığını düşündüğüm kağıtları masaya koydu ve bize dönerek, "İlk önce merhabalar, ben Dr. Seda Kaya. Hastanemizde olan karışıklılık için çok özür dileriz. Bebekleri karıştıran hemşire maalesef şu an hastanemizde çalışmıyor, o yüzden elimden bir şey gelmiyor ama-" Seda Hanım konuşmaya devam edecekken, isminin Aktan olduğunu öğrendiğim çocuk, "Artık sonuçları açıklasanız, nasıl olur?" diyerek Seda Hanım'a döndü. Yelda Hanım, Aktan'ın kolunu cimcikledi. Haklı. Aktan, belli etmeden kolunu tuttuğunu zannediyor şu an, "Cık cık," olmadı.
Seda Hanım, tekrar söze başlayarak, "Dediğiniz gibi açıklayayım. Yeşim Atan, %99.99, Giray Yılmaz'ın çocuğudur. Ahsen Yılmaz ise %99.99, Alpay Atan'ın çocuğudur," dedi.
Bu sözlerden sonra, hiçbir şey yolunda gitmediğine mi yanayım? Yoksa...
İLK BÖLÜMMMMM
Bu arada noktalama işaretlerinde hatta yaptıysam af buyurunn GöRÜŞÜRÜZZZZ🕴️💅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buyurun Benim?? ( biyolojik ailem)
General Fiction"geliyorsunuz benle değil mi?" "Tabiki geliyoruz." "geliyormuşuz."