Satır aralarına tepkilerinizi bırakmayı ve beğenmeyi unutmayın🤍💨
Georges Bizet - Carmen
Benjamin Mayer - Umbra
19.01.2003/Ankara
Kimi zaman korkudan uzak sadece kaçmak istersiniz. Bir labirentte sıkışıp oradan çıkmaya tabi tutulursunuz. Sağa döndüğünde çıkmazla karşılaşırsın, sola döndüğünde yeni bir yol açıldığını düşünürsün ama sadece düşünmekle kalırsın çünkü yürüdüğün yol seni aynı çıkmaza geri getirir. Arkanı dönüp yoluna devam etmen gerektiğini anlarsın zira geri dönme yolunu da çoktan kaybetmişsin. Ne geri dönüşü olur, ne de bir çıkışı. Kayboluş... Ve ortada kalış.
Önümdeki cesete bakarken elimdeki sigaranın izmaritini dudaklarımın arasına yerleştirdim. İçime çektiğim zehrin boğazımdan ciğerlerime ilişmesine izin verdim. Dudaklarımı aralayıp dumanı üfledim. Dumanın dudaklarımdan kaybolup şekillenmesini izledim. Duman bir mesaj verircesine şekillendi. Hâlâ dumanı takip ederken arkamdan gelen sese odaklandım.
"Hadi artık Falaz, geç kalacağız." Ağır hareketlerle kafamı salladım. Tekrar sigaramdan bir nefes çekip küllüğe bastırdım izmariti. Sönen sigara küllükteki suyla ateşini söndürmüştü.
"Cesedi götürün." Emrimi ikiletmeden önümdeki ezilmiş adamı kollarından tutup sürüklediler.
Kefenin bile hak etmediği bazı cesetler olurdu. Toprağa gömülürken günahları siliniyormuş gibi temizlenirlerdi. Kefene sarılacak kadar şerefli değillerdi. Bu yüzden sessiz bir ölümü hak ederlerdi. Ses getirecek ölüm, katil için yaşayan ölü durumu gibiydi.
"Falaz..." Dedi tekrar arkamdaki ses. Elini omzuma koydu. "Geliyorlar." Dediği gibi siren sesleri doluştu kulağıma. Başımı dikleştirdim.
"Cesedi saklayın. Alt geçitten gidebilirsiniz." Efsun şaşkın gözlerle dediklerimi dinledi.
Başını iki yana salladı. "Hayır Falaz. Bu sefer olmaz, sensiz olmaz!" Asi sesine verecek yanıtım yoktu.
"Bugün veya yarın, eninde sonunda yakalanacağız. Uzatmaya gerek yok."
Dolu gözlerini kırpıştırdı. Onaylamazca kafasını iki yana sallarken bana yalvarıyordu. "Ben de beklerim, bensiz gidemezsin."
Acıyla kıvrıldı dudaklarım. Ona gülümserken o çoktan gözyaşlarını dökmeye başlamıştı. "Biz babamızı öldürdük, Efsun. Dünyaya ses getiren adamın katili olduk." Ayaklarıma kapanmak için ellerini ayaklarıma koymuştu ki oturduğum yerden kalkıp onu da kaldırdım. "Git... Seni yakalatmayacağım." Demir kapıdan gelen seslerle ağlaması şiddetlendi. Yalvarışlarını duymamak için kafamla işaret verip onu buradan çıkartmalarını istedim. Gitmek istemediğini belli edercesine hâlâ yakarışlarını duyuyor ama elimden bir şey gelmiyordu.
Başımı dikleştirip demir kapının kırılmasını bekledim. Koltuğuma oturup bordo rujumu tazeledim. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Dudaklarımda kan tadı bırakan bordo rujumu dudaklarıma yavaş hareketlerle yayarken kapı kırıldı. Yerimden hiç kımıldamadan öylece bekledim.
Ben babasının katili Fazal Karmehsa. Bugün benim doğduğum gün ve öleceğim gün. Bugün benim ölüm tarihim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPTEN FALAZ (+18)
Teen FictionYetişkin içerik barındırır. "Sana nasıl bir yaklaşımda bulunmamı istiyorsun?" Dedim sessiz nefesim dudaklarına çarparken. Ciddi ifadesini bozmadan aramızdaki mesafeyi kapatıp elini bel boşluğuma attı. Bedenlerimizi birleştirdiğinde uzun boyundan dol...