Yeni bölümden her kesi selamlıyor, bol bol öpücükler gönderiyorumm❤🔥(öpücük değilmiş ama neyse ltltltltllt)
Okudukça bölüm hakkında yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Yorumlarınız bana yazma sevinci veriyor lutfen bol bol yorum yapın.
Bölümü son kez düzenledim. Hatam varsa affola.
Bölüm şarkısı:maNga, Dursun zaman.
Keyifli okumalar!
❤🔥
....
"Susmak; sessizlik değildir bazen. Susmak öfkedir, hayal kırıklığıdır, kırgınlıktır. Oldukça gürültülüdür susmak..."
Askeriye koridorunda hepimiz emin adımlarla yürüyorduk. Başımız dik, alnımız ak bir şekilde. Koridordaki Türk bayraklarına ve Mustafa Kemal Atatürk'ün bütün fotoğraflarına gururla bakıyordum.
Çok seviyordum ben ülkemi. Beni uzun bir süre ülkemden ayırmışlardı. Beni yurdumdan, evimden, vatanımdan ayırmıştılar. Beni hayatımdan ayırmıştılar.
Ya ben ayrılmak zorunda kalmıştım, ya da ayırmıştılar. Orası ayrı bir muammaydı.
Geçmişimdeki bazı anılar çok silikti. 14 yaşımdaki o günümü net hatırlıyordum mesela. Ama ondan önceki bütün anılar kırık camdan dışarıyı izlemek gibiydi.
Eşref Uludağ, benden hayatımı çalmıştı. Eşref Uludağ benim çocukluğumu çalmıştı. Eşref Uludağ benim ergenliğimi dolu dolu yaşamama izin bile vermemişti.
Öyle ya, bende onun herşeyini çalacak, yaşamasına izin vermeyecektim. Bunun yaşanması için canımı bile verirdim.
Âkif abi bir odanın kapısında durdu. Kapının yanında,"Binbaşı Âkif Gurur ÖZDEMİR" yazılmıştı.
Onun odası olmalıydı. Hepimiz birlikte sırayla odaya girdik. Oda geniş bir odaydı.
Âkif abi masasına ilerledi ve oturdu. Karşısında dosyalar vardı. O şerefsizin dosyaları olmalıydı.
Âkif abi oturduktan sonrasiz de oturabilirsiniz temalı bakışını attı.
Odanın etrafındakı koltuklara oturduk. Oldukça büyük koltuklardı.
Benim sağ yanımda Nevrâ, Nevrâ'nın sağında Ufuk, Ufuk'un sağında ise Giray oturmuştu. Sol yanımda ise Mert Demir oturmuştu. Onun yanında ise Âkif abiden azıcık farkla daha az heybetli olan birisi oturmuştu. Ayı denilecek şekilde heybetliydi. Rus mafyalarına benziyordu.
Hepimiz yerimizi rahatladıktan sonra bakışlarımı Âkif abiye çevirdim.
"Mavi gözler hep soğuk bakar.",derdi bir sevdiğim büyüyüm. Ama Âkif abinin bakışlarının sıcaklığı içimizi ısıttı. Kalbimin büyük huzurla dolmasına sebep oldu. Öyle ya, ben sıcak gözlere çok rastlamamıştım. En son bana sıcak bakanı toprağa gömmüştüm.
Âkif abinin bakışlarına birden hüzün kuruldu.
Dediğim gibi, hissleri kuvvetli insan olmak zordu. Nedense Âkif abinin çok acı çektiğini düşündüm. Hiç olmayacak acılar. Gözlerinin hüzünün sebebini çözememiştim. İçimdeki bir hiss bunu az sonra öğreneceğimizi fısıldıyordu.
"Bu odadakı konuşulanlar sadece 4 kişi tarafından duyulacak. Diğer kişiler, Mirâ, Nevrâ ve sorumlu iki kişiyi korumakla görevliler. Onların kılına zarar gelmesi, görevin başarısızlıkla bitmesine sebep olur. Onları canınız pahasına korumalısınız!", diye Âkif abi söze başladı. "Yüzbaşı Mert Demir ASLAN ve onbaşı Kuzey Şerif ALPARSLAN'dan başka bütün askerlerimin dışarı çıkmasını emrediyorum!",diye sözüne devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gece Kadar Karanlık
Teen FictionKaranlıktı. Bir sandalyeye bağlı bir şekilde oturduğumda her yer karanlıktı. Ne kan kokusundan,ne de cesetden. Hiç bir şeyden korkmazdım. Ama karanlık farklıydı. Karanlık korkutucuydu.