Ayca (3)
* Önceki Bölüm *
Ertesi sabah kuş cıvıltılarıyla uyandı Ayça. Kendini epeydir hissetmediği kadar iyi hissediyordu. Neredeyse on saatlik derin bir uyku çekmişti; dinlenmiş, her şeye hazır hissediyordu kendini.
Bir süre yataktan çıkmadı. Beyaz çarşafların üzerinde çırılçıplak uzandı. Gece yarısı Mahmut’un gidişini, onun kendisine yaşattığı inanılmaz zevkleri hayal meyal anımsıyordu.
“Hayret” diye düşündü; “Bir kereyle yetindi. Sadık da yeniden gelmedi. Şansım varmış. Daha fazla seks yapacak halim kalmamıştı. Pestilimi çıkardı hayvanlar!” Kadınlık organı ve arka deliği hafif hafif sızlıyorlardı.
Yarım saat sonra duşunu almış, üzerine eşofmanlarını giymiş, kahvaltı salonunda çayını yudumlarken olanları düşünüyordu. Henüz bir kaç gün önce Piraye’yle birlikte çıkacakları tatilin planlarını yapıyorlardı. Hatta Piraye tatilde tanışmayı umduğu erkeklerden bahsettiğinde, ona ne kadar da kızmış,
“Tatile erkekler için mi çıkıyoruz?” diye takılmıştı. Güzel bir kadın olduğundan her zaman için erkeklerin ilgisini çekmiş, ve bundan keyif duymuştu. Asla hafif bir kadın olmamıştı ve bir ilişki içindeyken partnerini hiç aldatmamıştı; ne fiziksel ne de zihinsel olarak. Son iki günde olanlara inanamıyordu.
Tolga’yla evliydi ve onu bir bakıma aldatmıştı. Her ne kadar yaşadıkları tecavüz gibi başlamışsa da sonunda zevk aldığı, hem de inanılmaz zevk aldığı ortadaydı.
“Tolga’ya sanırım biraz haksızlık ettim” diye düşündü, “Erkekler çok daha kolay tahrik olurlar. Ben Sadık ve Mahmut gibi iki hayvandan zevk alabildiysem, Tolga’nın Mirey’in baştan çıkarmalarına karşı koyması şaşılacak bir şey değil.”
İstanbul’a dönünce Tolga’yla bir kez daha konuşmaya karar verdi. Eğer yaptığından pişmanlık duyduğuna inanırsa, onu affedecekti. Kahvaltıdan sonra odasına çıkıp bavullarını aldı, lobiye indi ve otelden çıkışını yaptı.
Bir saat sonra kalkacak otobüsle Antalya’ya, Piraye’nin kaldığı tatilköyüne gidecekti. Resepsiyondan kendisine bir taksi çağırmalarını istedi. Kapıya doğru ilerlerken, bir anda nereden çıktıysa Mahmut yanında belirdi.
“Günaydın Ayça.”
“….”
“Küs müsün bana? Yapma ama. Ne güzel vakit geçirdik işte, fena mı oldu yani?”
“Seninle konuşmak istemiyorum.”
“Dün gece başka türlü konuşuyordun. Daha doğrusu konuşmuyordun da, inliyordun…”
“Adileşme lütfen.”
“Tamam tamam. Ben de seninle sohbete meraklı değilim. Nereye gidiyorsun?”
“Sana hesap verecek değilim. Toplantı bitti.”
“Evet ama birlikte bir kaç gün daha geçirebiliriz diye düşünmüştüm. Kocana telefon edip, toplantının iki gün daha süreceğini söyleyebilirsin.”
“Ne münasebet! Neden seninle iki gün daha kalacakmışım ki?”
“Çünkü birlikte çok iyi vakit geçirdik. Ve daha yapacaklarımız bitmedi. Duyduğuma göre Sadık’a götten vermişsin. Bunu ben de denemek isterim.”