Ayca (8)
* Önceki Bölüm *
Tatilde ve tatil sonrası yaşadığı olaylarla yepyeni bir kişiliğe bürünen Ayça, yeniden işe başladığının ikinci günü şirketin yönetim kurulu toplantısına katıldı.
Erman bey’in çocuğu rahatsızlandığı için toplantıda ona Ayça ikame ediyordu. Bu toplantıda dikkatini çeken bir nokta Ayça’nın aklına daha önce gelmeyen bazı olasılıkları getirdi.
Genel müdür Rıfat bey kendisiyle gereğinden çok daha fazla ilgileniyor, gözlerini sık sık vücudunda gezdiriyordu. Ayça da minicik eteği ve gömleğinin düğmeleri arasından bir görünüp, bir kaybolan sütyeniyle dikkat çekmeyecek gibi değildi.
Rıfat bey altmışına merdiven dayamış, belki de gelmiş, şişman, kel kafalı, parası hariç hiç bir şekilde bir kadının ilgisini çekmeyecek bir adamdı.
Bugüne dek Ayça’nın da ilgisini hiç çekmemişti fakat artık Ayça’nın aklından başka şeyler geçiyordu. Şirket içindeki pozisyonu ve gerçekleşmesini istediği bazı olaylar açısından Ayça’nın ilgi alanına girmişti.
Yine de, “Bu aralar olmaz, başka planlarım var”, diye düşünen Ayça, Rıfat bey’in bakışlarına fazla karşılık vermedi. Toplantıdan sonra yerine geçince hemen telefona sarıldı ve Mirey’i aradı. Birlikte öğle yemeğine çıkmayı teklif etti.
Mirey biraz tereddüt ettiyse de teklifi kabul etti. Öğle yemeğinde Ayça sözü fazla dolandırmadan konuya girdi:
“Mireyciğim, nasıl, ben yokken Tolga ile iyi vakit geçirdiniz mi?”
“Tolga ile görüşmedik Ayça. Sen izin verdin diye hemen birlikte olacak değildik ya!”
“Siz bilirsiniz. Sizin cinsel hayatınıza karışmıyorum. Fakat, bil ki, ikinizi sevişirken izlemek istiyorum.”
“Ne diyorsun sen Ayça? Aklını mı kaçırdın? Nasıl olur?”
“Çok güzel olur. Belki sizden alacağım dersler vardır. Hem sen çok hoş bir kızsın.”
“Sana inanmıyorum. Hayır, olmaz.”
“Bence bir kez daha düşün. Teklifimi kabul etmezsen, öğleden sonra doğru Rıfat bey’in odasına gidip, senin eşimi baştan çıkarmaya, yuvamı yıkmaya çalıştığını anlatacağım. Bu aralar aramızın nasıl iyi olduğunu biliyorsun. Bu durum sanırım hoşuna gitmez. Belki de şirkete yeni bir personelci almak ister.”
“Çok adisin. Bunları söylediğine inanmıyorum.”
“Bence bir an önce kararını ver. Bu akşam için Tolga’yı ara. Bizim evde buluşun. Ben bu akşam çok geç geleceğimi söyledim zaten. Saat 9 gibi sessizce gelirim. Sizi izlemek harika bir tecrübe olacak.”
…..
Tolga yemekten yeni dönmüş, Ayça’yla telefonda görüşmüştü. Ayça’nın işleri bu aralar çok yoğundu; yine geç saatlere kadar çalışıp, yeni ürünün promosyon kampanyası üzerine kafa patlatacaklardı. Tolga önündeki dosyalara gömülmüştü ki, çalan telefonla irkildi.
“Alo. Merhaba Tolga, ben Mirey.”
“…Merhaba Mirey. Şaşırdım biraz, işe dalmışım. Nasılsın?”