Zordu severken sevilmemek.. kader, bunca yıl kaderde böylesi varmış der geçerdim, yanılmışım.. günler geçiyordu ve ben galiba her geçen gün daha da bir ölüyordum. Elimdeki telefonu yatağın diğer ucuna savurdum. Tek bir mesaj bile yoktu,onun için bu kadar değersiz mıydım? Aramıyordu beni görünce yüzüme bile bakmıyordu üstelik sevdiği biri vardı. Beni onu severken o başkasını seviyordu. Yaptığım yanlıştı fazlasıyla hemde. Derin bir nefes alıp yatağımdan çıktım. Ev halkı kahvaltı yapmaya başlamıştı bile. Ben olmadan da yaparlardı kahvaltı oysa ben onlar yokken boğazımdan yemek geçmezdi.Umursamadım bugün güzel bir gündü ve benim bugün mutlu olman lazımdı. Banyoya gidip güzel bir duş aldım, ardından üzerime siyah bir kazak altıma siyah bir pantolon giydim. Soğuktu Ağrı. Hatta kar yağıyordu. Yılın ilk karı. Anneannem yılın ilk karı yenmez derdi. Yemezdim küçükken yılın ilk karını değil ikinci karını yerdim. şimdi düşününce çok saçma geliyor. Ama o zamanlar bu yaptığım şey beni mutlu ediyordu. "Meryem, gel yemek ye." Sonunda bir kızı olduğunu hatırlatmıştı.
Aslında ona kızmıyordum,aksine üzülüyordum. Tek yaptığı şey denilenleri yapmaktı benimde böyle olmamı istiyordu ama ben asla onun gibi olmayacaktım. Boyun eğmek yoktu. Ben bir kızdım ve bununla gurur duyuyordum kimsenin isteklerini yapmak zorunda değildim.
Onun erkek olması bende üstün olacağı anlamına gelmiyordu.
Yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Çoğu yemek yiyip işlerinin başına geçmişti. Bu evde herşey dakka dakikasına yapılması gerekiyordu. Bir iş tamamlanmadan diğerine geçilmezdi. Evet bunu duyduğumda ben bile garipsemiştim. Her evde olduğu gibi buranın da saçma sapan kuralları vardı.
"Hep geç kalıyorsun." Diye homurdandı annem. Bu huyumu bende sevmezdim ama elimde olan bir şey değildi. Uykum biraz ağırdı. Bir şey demeden geçip oturdum. Tabağıma bir kaç bir şey eklerken annem söze girmişti."Fırat, düğün tarihini ayarlamak için geldi bugün."
.
.
.Hiçbir yalan gizli kalmazdı herşey el yada geç ortaya çıkardı. Yalanların böylede bir huyu vardı. Parçalar her geçen gün yerine oturuyordu. Hiç beklemediği yerlerden darbeler geliyordu ama o alışkındı. Duyduğu isim karşında dönüp kalmıştı Dilruba. Fırat'ın böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemişti.
Yusuf o yüzden meleği burdan göndermişti başına bir şey gelmesini istemiyordu. Fırat'ın duracağını düşünmüyordu. Bir derdi vardı ve buna derman bulmadan durmazdı. Ne olacaktı şimdi? Kan davası mı başlayacaktı? Yıllar önce olup biten bir defteri açmıştı. Ve Yusuf tabikide geri durmazdı bundan korkuyordu.
Derin bir nefes çekti içine."Şimdi ne olacak?" Diye mırıldandı karşında oturan kocasına. Bir şey demedi Yusuf bilmiyordu çünkü ne yapacağını bilmiyordu. Abisi devreye girecekti bu konuda. Düğünde onu vurmaya kalkan kişi de Fırat'ın adamıydı ama olmamıştı. Durmayacaktı kan dökmeden asla durmayacaktı.
"Bilmiyorum, ama Şahmaran aşiretini yıkmak o kadar kolay değil." Yavaşça ayaklandı."Burda kal çıkma." Diyerekten Karısını arkasında bırakarak yan odaya abisinin yanına gitti. O bir çözüm bulurdu her zaman bulmuştu. Ama Fırat'ın hedefinin o olmadığını zarfları olduğunu biliyordu.
Çok iyi tanırdı onu. Birinin canını yakmak isterse sevdiklerini alırdı."Sana en başından beri söylemiştim." Abisi sert bir tonla konuştu. Herşey için çok geç olabilirdi."İnsan inanamıyor abi, dostum du o benim nasıl böyle birşey yapacağını düşünürüm?" Bir şey demedi Şiyar bir yandan ona hak veriyordu ama bir yandan herşey için geç kalmıştı...
Başından beri herşeyi tahmin ediyordu aslında yavaşça kardeşine doğru döndü."Bu gece herşey bitecek." Diye mırıldandı..
.
.
.Kulağına yaslandığı telefonu yavaşça çekti Murat. Başı şişmişti adeta."Bugün işini bitiricem merak etme." Diye mırıldandı Fırat'a. Lakin Fırat ona pek güvenmiyordu. Neticede ağalık için kendi öz kardeşini harcayan biri neden ona ihanet etmezdi ki? Ama tek yolu buydu bir şey demeden telefonu kapattı. Murat ise yavaşça arkasına yaşlandı. Yağan karı seyretmeye başladı.
Yakında herşey onun elinde olacaktı. Kardeşi ölecekti o ağa olacaktı. Kırk yıl düşünce Dilruba'nın böyle bir işe yarayacağı aklına gelmezdi. Odanın kapısı açıldığında yavaşça arkasına döndü gelen karısıydı. Hamileydi yeni öğrenmişti oda. Bir bebeği olacaktı sevdiği kadından.
"Sen niye ayaktasın?" Diye sordu ama asıl konu o değildi. Pınar elindekileri yatağın üstüne koydu."ne yapmaya çalışıyorsun sen?" Şaşkın şaşkın baktı Murat duymuş olabilirdi. Bir şey belli etmemeye çalıştı."Neyden bahsediyorsun?" Demişti ama pınar kararlıydı."Kaç gündür gizli gizli telefonla konuşuyorsun,kimin işini bitirmeyi düşünüyorsun? Söyle"
Yüzünü sıvazladı Murat nerden çıkmıştı şimdi bu?"Bana bak murat neyin peşindesin?"
"Ağalık, ağalık benim olacak bende karşılığında Dilruba'nın canını alacağım." Dedikleri karşında şoka uğramıştı adeta pınar. Kocasının aklı kesinlikle başında değildi Ağalık için kız kardeşini öldürüyordu!!
Kendi çıkarları için kız kardeşini kullanıyordu hemde suçu yokken. Nasıl böyle bir adama aşık olmuştu? Bebeği bu adamla büyüyecekti."Benim ağzından çıkanı kulağın duymuyor galiba?" Aksine gayet iyi duyuyordu ama o bunu yapacaktı çünkü gözü öyle dönmüştü ki kız kardeşini düşüneceğini sanmıyordu.
"Abim bunu öğrenirse ne olur biliyor musun?"
Ne olur bilmiyordu çünkü öyle birşey olmayacaktı Yusuf'un haberi olmadan işini hal edecekti."Öğrenmeyecek." Dedi kendinden emin bir sesle ama pınar kararlıydı."Sen öyle san."dedi hızla kapıyı açarak odadan çıktı. Murat önce ne olduğunu anlamıştı ardından hızla arkasından gitti. Tahmin ettiği gibi olmuştu telefonunu almaya gitmişti.
"Pınar, saçmalama."dedi elindeki telefonu alacağı anda genç kızı itmesi bir olmuştu. O telefo almıştı ama karısı merdivenden yuvarlanmıştı."Ahh, bebeğim." Dedi pınar acı içinde inlemeye başladı.
.
.
.Elindeki içki şişesinden bir yudum aldı Fırat planı tıkır tıkır işliyordu. Neşeyle güldü."Bugün benim günüm ya." Dedi karşında duran kuzenine. Annesi için mutluydu en çokta. Onu bu hayatan koparan insanların canına okuyacaktı."Afferim lan sana."dedi Rojhat bekleniyordu kuzeninden böyle birşey ama o yapmıştı intikam alıyordu.
Bu konuşmayı bölen sey. Fırat'ın telefonu oldu. Kim olduğunu anlamak adına yanında duran masadan telefonunu aldı. Arayan beklediği kişiydi. Balık oltaya düşmüştü.. telefonu açıp kullağına götürdü."efendim kardeşim." Dedi sahte bir tebessümle."Sana ihtiyacım var Fırat bir kaç saate burda ol." Demişti Yusuf.
Gidecekti Fırat şahmaran aşiretinin acısını kendi gözleri ile görmek istiyordu. Son kez kuzenine bakıp konuştu."Bana ihtiyacı varmış bakalım neymiş?" Diye mırıldandı. O giderken Rojhat,"dikkatli ol onlara güven olmaz."demişti
Haklıydı olmazdı. Ama bir planı olduğunu düşünüyordu.. o konaktan ayrılırken. Yanına adam almamıştı Yusuf'un planından haberi yoktu. Galibiyet beklerken yenilgiyle karşılamayı beklemiyordu.
Obur yandan şahmaran erkekeri konağın avlusunda oturuyorlardı. Avlarını bekliyorlardı. İhanetin affı yoktu."Geldiğinde karışmayın bu benim meselem." Dedi Yusuf abisini uyardı. Siyar basını olumlu anlamda salladı. Bir şey demedi. Bir kaç saat sonra Fırat geçmişti.
"Önemli bir konu galiba beyler ne oluyor hepiniz toplanmışsınız." Sahte bir tebessümle güldu Fırat. Buna karşılık olarak Yusuf da güldu."kardeşim dediğim adamın ihanetini öğrendim de ondan toplandık.."
![](https://img.wattpad.com/cover/377912084-288-k112969.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilruba
Fiksi Umum06.10.2024 Seven insan inanır derlerdi, yalanmış.. Babası tarafından oğlu için hiç tanımadığı bir adama verilen kadın idi Dilruba.Berdel ile birleşen bir hayat.. Allah onları birbirine layık görmüştü. Dilruba Merxuri ve Yusuf Ali Şahmaran. İki zıt k...