────────────── ─ ─ ୨୧ ─ ─ ──────────────
Bölüm 3
⋆˚𝜗𝜚˚⋆ Masum Gözyaşları ⋆˚𝜗𝜚˚⋆
"Masum gözyaşları, kalbin dile geldiği andır; sessizce akarlar, ama içlerinde bir dünya acı taşırlar."
────────────── ─ ─ ୨୧ ─ ─ ──────────────
• • •
Roya, karanlık ve soğuk yatağın içinde kıpırtısız yatıyordu. Odanın sessizliği kulaklarında çınlıyor, her yankı içindeki derin boşluğu büyütüyordu. Tavana bakan gözleri boştu, ama içinde fırtınalar kopuyordu. Yüreği sanki ince ince lime lime edilmişti, o kadar derin bir acı vardı ki, göğsü bu ağırlığı taşımakta zorlanıyordu.
Kendi bedenine bakmayı bile istemiyordu. Üzerindeki yaralar, o kanlı çarşaflar, her şey ona yaşadığı kabusu yeniden ve yeniden hatırlatıyordu. Ellerini göğsüne götürdü, ama o eller titriyordu. Sanki artık kendi bedenini bile hissetmiyordu.
Bir an dudaklarını araladı, nefes almak istedi. Ama göğsündeki ağırlık o kadar büyüktü ki, hava ciğerlerine dolmadan yutkunmak zorunda kaldı. Birkaç saniye, sadece tavana bakarak durdu. Ardından, içindeki acı ona bir darbe daha vurdu. Boğazı düğümlendi, gözlerinden akan yaşlar yastığa damladı. Sessizce ağlamaya başladı.
Bir insan bu kadar acıya nasıl dayanırdı? Roya, bir eliyle yırtılmış gömleğinin yakasını kapatmaya çalıştı. Kendi kendine sarıldı. Ama bu sarılma, onu ısıtmak yerine daha da yalnız hissettirdi. Yatağın kenarında parmaklarıyla yavaşça kanlı çarşaflara dokundu, bu görüntü kalbine batan bir bıçak gibi geldi.
Gözlerini kapattı. İçinden fısıldar gibi bir dua yükseldi. "Allah'ım... Beni buradan al. Yaşamak istemiyorum artık. Eğer bir çıkış yolu yoksa, beni kendine al."
Ama dünya sessizdi. Dua ettiği Allah bile ona cevap vermiyor gibiydi. O an, Roya'nın içindeki umut tamamen söndü. Gözyaşları hiç durmaksızın yanaklarından süzülürken, dudakları arasından bir fısıltı daha döküldü:
"Ne olur... biri beni kurtarsın. Yoksa... beni bırakın, öleyim."
Ama odanın duvarları bile bu yalvarışa duyarsızdı. Roya, o yatakta paramparça olmuş bir ruhun ağırlığını taşırken, dünya dışarıda dönmeye devam ediyordu. Onun sessiz çığlıkları, kimsenin duymayacağı bir boşluğa karışıyordu. Masum gözyaşlarının boğulmaya mahkum olduğu bir hayatı onun için...
• • •
Roya, tüm bedenini saran ağrıyla yavaşça yerden doğrulmaya çalıştı. Gücü tükenmişti, nefesi kesilmişti. Dizleri titreyerek ayağa kalkmaya çalıştı ama dayanamayıp yeniden yere düştü. Bir an, boşluğun içinde kaybolmuş gibi hissetti. Gözleri dolmuştu, ama ağlamaktan yorulmuştu artık. Dudakları aralandı, sessiz bir nefes verdi, ama o nefes bile ciğerlerini yakan bir ateş gibi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zendegi
Romanceİstanbul'un kalabalık sokaklarında bir kadın yürüyordu: Roya. Adı "düş" demekti, ama hayat ona düşlerin en karanlığını, en acımasızını yaşattı. İran'ın küçük bir köyünde, daha çocuk denecek yaşta, on altısında babasının elleriyle bir Türk'e satıldı...