"Evimden çık!" Dedim hışımla. Onu itekledim. Bu beklemediği bir tepkiydi. "Ne?" Suratını buruşturdu. "Evimden çıkmanı istiyorum. Dediğimi duydun." Yavaşça ayağa kalktı. Dediklerimi kendine yedirememişti. "Sadece seni korumak istemiştim," dedi sakince.
"Senin korumanı istemiyorum. Gider misin yoksa polis çağırayım mı?" Yakınımda bulduğum tek şeyi, büyük annemin çiçek makasını elime aldım ve savurmaya başladım. Korkuyla geri çekildi.
" Yakında haklı olduğumu anlayacaksın!" Dedi ben onu kapıya doğru iterken. " Senin için geliyorlar! Ve istediklerini almadan gitmeyecekler!"
Kapıyı suratına kapattım.
***
Kafamı ellerimin arasına almış düşünüyordum. Büyük ihtimalle şizofrenisi vardı. Ailesi falan yok muydu? Bir anneden bahsetmişti, şimdi neredeydi?Bilgisayarımı aldım ve şifremi girdim. Ardından internette Deli Edward kelimelerini arattım.
Karşıma Edward M Cohen tarafından yazılmış 'kızlarını deli eden anneler' isimli kitabın linki ve soy adı Deli olan bir kaç ünlü Edward çıktı.
Bu sefer kayıp ilanları Edward adına arama yaptım. +4.567.201 sonucun biraz fazla olduğuna karar verip yazdıklarımı sildim.
"Son bir kez," dedim oflayarak. Cheshire kayıpları; Edward
Sayfa otomatik olarak emniyetin kurmuş olduğu siteye yönlendi. Arama kriterlerine saç rengi, göz rengi, yaklaşık yaş ve yaklaşık boy gibi özellikleri girince karşıma tek bir sonuç çıktı.
Harry Edward Styles
İlana tıkladım. Kıvırcık saçlı bir çocuğun yaklaşık 15-16 yaşında 4 fotoğrafı vardı. Gözlerinin içi gülüyordu. Benim gördüğüm Edward'ın aksine gayet mutluydu. Onu evden kaçmaya itecek kadar kötü ne olmuş olabilir? Diye düşündüm. Sorunları olan birini özel bakım altında tutmaları gerekmez mi?
İlanın üzerinde yazan numarayı aramaya karar verdim.
"Efendim?" Telefonu ince bir ses yanıtladı.
"Merhaba."diye cevap verdim. "Ben Alice, Alice Brooke. Anne Cox ile mi görüşüyorum acaba?"
"Evet benim buyrun," Cox panikledi.
"Ben oğlunuz hakkında aramıştım. Sanırım Harry Edward'ı gördüm. Sandiford yolunda oturuyor-"
Telefondan gelen çığlık sözlerimi böldü. "İyi misiniz?!" Diye bağırdım. "Bayan Cox orada mısınız?!!" Ancak telefondan gelen tek ses zavallı kadının yapma diyen yalvarışlarıydı. "Bayan Cox!" Bağırışlar telefonun kapanmasıyla son buldu.
Hızla 999*'u tuşladım. Telefona genç bir adam çıktı. "Telefonla konuşuyordum ve karşıdaki bayan çığlık atmaya, bağırmaya başladı. Sanırım biri birşey yaptı." Adam adresi sorduğunda sitedeki adresi ve telefon numarasını verdim. "Eğer birşey bulursanız banada haber verirmisiniz?" Dedim kapatmadan hemen önce.
Oturdum ve beklemeye başladım.5 saat sonra. (03.22)
Telefonun çalmasıyla sızdığım koltuktan uyandım. Bir cep numarası arıyordu. "Bayan Brooke," dedi telefondaki kadın. "Ben Cheshire Polis Departmanından memur Amy Williams. Belirttiğiniz adrese geldik ve bir kadın cesedi bulduk."
Yutkundum. Kadına birşeyler olduğunu biliyordum ama başkasından duymak farklıydı. Birinin ölümünü dinlemiştim. Son nefeslerini ve son sözlerini duymuştum.
"Ancak," diye devam etti. "Olay yerinde herhangi bir parmak yada ayak izi bulgusuna rastlanmadı. Bırakın bunları hiç bir ipucu yok. Eve zorla girilmemiş, boğuşma olmamış. Kurban tek başına yerde tepinmiş sadece. Sanki katil görünmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
homeless //h.s
FanfictionOnu gördüm. Yine. Her gün aynı saatte, aynı yerde. Bana her zamanki soğuk bakışlarını attı ve önüne dönüp yürümeye devam etti. Bazen akıl hastası bir deli olduğunu düşünürdüm, bazense sadece benimle konuşmak istemediğini. Orada ne işi vardı bilmi...