İrem Güner :
Haziran ın her ne kadar kavurucu sıcaklığı da olsa vücudumu okşayan hafif esintisiyle mayışmış, apartmanın kamelyasında gelişi güzel oturuyorum. Burayı o kadar seviyorum ki. Apartman sahibinin oğlu iç mimar ve burayı o yapmıştı.
Bembeyaz pofuduk L şeklinde alçak koltuk, ortada genişçe bir masa, muthiş bir şekilde ışınlandırma ile donanmış tavan ve açık olan duvar kısımlarında koltukla uyumlu tül. Samimi arkadaşımda olmadığından favorim olan müzik ve kitap ikilisiyle çoğu zaman buradayımdır.Ağabeyimin avukat olup tayininin İstanbul'a çıkmasıyla buradaki kiralık daireye taşınmıştık. Babamın devamlı bir işi olduğundan onlar memleketde kalmaya devam ediyor. Beni ilk başlarda göndermek istemedikleri için tüm tercihlerimi bu taraflara yapmış ve abime ev işlerinde de yardımcı olabilmek adına ikna edebilmiştim. Aslında abim gelmemi istediği için ikna etmek daha kolay oldu desem daha isabetli olmuş olur.
Ve ben muhteşem kamelyamın içerisinde kulağımda kulaklıklarım, kafamı geriye doğru atmış düşüncelerle boğuşurken sağ kulaklığımın çekilmesiyle irkildim.
Abim gelmiş. O kadar mı boğuluyordum ya.
Karşımda ki koltuğa yerleşti.
-abi erkencisin? dedim. Çünkü bu saatte evde olmadığını iyi biliyordum.Gülümsedi. - nasılsın bakalım ufaklık? Soruma soru ile cevap vermek ha?
- İyiyim de sen?
-İyi ya. Bir sorun yok. Ben üzerimi değiştiriyorum çıkmam gerek. Ben yokken sakın evden çıkmıyorsun, kapıyıda kilitliyorsun.
Ayağı kalktı, işaret parmağını bana uzatıp
- anlaştık?Bunları bana her gün söylerdi zaten. Gözlerimi devirip tebessüm ettim.
-Korkma korkma evden çıkmam, öcülerde beni yemez.
-Dalga geçme benimle ufaklık, derken ayaklanmıştı bile .
Sürekli bana korumacı tavırları sergilemesinden sıkılsam bile şikayetçi değilim hani.
Abimin adı Yunus bu arada.
Esas kafamı kurcalayan şeyse;
Kendisi bu aralar sıkıntılı yada dertli her ne ise artık. Sürekli ya dalıyor ya düşünceli. Hep soracam diyorum sonra unutuyorum . Neyse bugün mutlaka sormalıyım!Ben bu düşüncelerdeyken o çoktan eve girmişti bile. Derin bir iç çekerek "Allah'ım gerçekten bir sıkıntısı derdi varsa hallolsun lütfen. Lütfen başına kötü bir şey gelmesin Allah'ım."
Ciddi anlamda başına bir bela gelmesinden korkuyorum. E ne de olsa genç ve başarılı bir avukat. Bu zamanda genç ve bu kadar başarılı bir avukat zor ve nadir tabii. Bu yüzden işlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir de kendi standartları var tabi. Kendince uygun bulmadığı, haksız olduğunu düşündüğü kimselerin "benim anlayacağım dilde kötü adamların " avukatlığını yapmaz mesela.Yaklaşık yarım saat sonra indi. Üzerine kahverengi pantolon, beyaz gömlek ve lacivert ceket. Hımm. Nereye gidiyordu bu? Hemen yanına gidip aklımdakileri sormak yerine kalbimdeki soruyu sordum.
-Abi bir sorun yok değil mi?
Küçük bir tebessüm etti eleriyle yüzümü kapladı.
-Merak etme, yok bir sorun. Hımm... Anlaşıldı kamelyada ki tuhaf bakışların. Bir sorun yok canım. Bu akşam arkadaşlarla iş hakkında ıvır zıvır olucak. Gelmeden önce seni arayacam tamam?
Başımı aşağı yukarı tamam anlamında salladım. Son kez yüzüme bakıp arabasına ilerledi bindi ve gitti. Bir süre orada dikildikten sonra nefesimi seslice dışarı verip apartmana yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHERE İS THE ADALET
Teen FictionMerhaba arkadaşlar epeydir istediğim şeyi yapıyorum şuan. Umarım beğenirsiniz. Lütfen düşüncelerinizi aktarmayı unutmayın. Küfür ve hertürlü kötü sözlerin kullanılmamasını rica ediyorum.