"Ulan ben sizin.. " yüzüme yediğim, sayısını da bilemediğim yumruk, lafımı yarıda kesti. Ben size gösterecem! Şu lanet yerden bir çıkayım o zaman canınızı o bedende bırakmayacam!
"Şimdi burada uslu dur avukat. Bu zevkli işimizi tamamlamak üzere birazdan dönücez. Malum şuan biraz enerjiye ihtiyacımız var da. "
" Yatcaz kalkcaz burdayızz" diye espri yapmata çalıştı aralarından biri. Çelimsiz ve bi o kadar da aptal bir adam olduğu belli. Bunu kandırmak kolay olsa gerek!
"Sinan. Hadi. Çıkıyoruz. " diye uyardılar.
Maymun güzeli hayvan sırıtışlı adam!
Sonra beni yalnız bırakarak çıktılar.
Bu.. Bu İrem'in küfür etme tekniğiydi.. Napıyor acaba şuanda. Allah kahretsin! Bağlı olduğum sandalyede biraz debelendim ama kurtulmam için daha büyük bir şey lazım. Ne yazık ki getirdikleri depo benim için özel değildi.
Buraya getirilişim ise;
Lavaboya gittiğim sırada iki adamın beni takip ettiğini görmemle köşeye sıkıştığımı anladım. Nasıl oldu hala anlam veremiyorum. Her nasıl olduysa, önemli olan o an arkamda olmalarıydı. Allah'tan ki tuvalet kalabalıktı. Dakikalarca oyalandım, bekledim çıkmak için ama kapının dışında beklediklerini gördüm. Telefonu elime aldım ama telaşımdan heralde elimden düştü. Sert zemin ekranı çatlattı. Ulan her bi bok beni buluyo.Çok zor durumdaydım. Hem küfürler ediyorum hemde telefonu kullanmaya çalışıyorum. Ama ne yazık ki telefonun çatlayan tarafını kullanmak mümkün olmuyordu. Bu da arama yapmamı engelledi haliyle.Tam ben telefonla uğraşırken İrem aradı. Açmalı mıydım açmamalı mıydım bilmiyorum ama eğer indiyse binmesi gerekiyor. Bunu söylemeliydim. İlk çaliştan sonra açtım.
"Abi sen nerde... O.. O seslerde ne öyle?! "dedi.
Kapıyı, tuvalette kimse kalmayınca kilitlemiştim. Şimdide hayvan gibi kapıya yüklenip kırmaya çalışıyorlar heralde.
" Ufaklık buradalar. Sakın inme uçaktan."
"Ne. Saçmalama. Hemen geliyorum. Nerdesin? "
" Sana git dedim. Kahretsin. Parayı da çekememiştim. Benim valizdeki parayla idare et. Sakın.. "
Kapı büyük bir gürültüyle açılınca telefonu tuvaletin deliğine attım. Kayıtlardan onu bulmaları gibi bir şey de olsun istemedim. Önce iri yarı olan yanıma gelip yüzüme geçirdi. Boş halimle karşılık veremedim. Ama yere düşdüğümde hemen kendime gelip ayaklandığım gibi adama bir de ben geçirdim. Arkadan gelen kişiyi de duvara boynundan tutup yasladım. İşte o anda olan oldu. Herifin biri elektro şok verdi galiba. Olduğum yerde küçük çırpınışla etkisiz haldeydim.Arabaya bindirildim,bu leş depoya getirildim. Kendime geldiğimde yüzüme soğuk su attıklarını anladım. Karşımda üç adam, kenarlarda da bir kaç tane.
Şu anda da enerji toplamalarını bekliyorum! Ulan.. Ulan..
Bütün gece uyuyamadım. Arada kendimden geçtiğim oldu ama sıçramalarım uyutmadı.
İrem için endileşelensem de bi o kadar rahatım. Bu şerefsizler en azından benimle meşgul ve Hakan İrem in yanında. O da bizimle aynı uçaktaydı ne olur ne olmaz hesabı. Kardeşimi koruyacağına eminim. Bundan İrem'e bahsetmemiştim. Umarım iyidirler. Keşke bir haberlerini alabilsem.
Büyük gürültüyle koca kapı açıldı.
"Günaydın avukat, nasıl rahat uyuyabildin mi? Ah patron her zaman misafirperver... "
Şu adamın aptal sırıtmalarına tahammül edemiyorum!
"Bak ne diyecem avukat . Hani plan yapıp Amerika'ya kaçma işlemi yapıyorsun ya. Bence bu işleri kıza devretmelisin. En azından o biliyor gitmeden sizi bulacağımızı." dedi. Adını Tayfun olarak bildiğim kişi.
"Tayfun bir sakin ol dostum." deyip bana daha da yaklaştı zayıf olan. Adı Sinan.
"Bir de soralım bakalım kız kardeşin neredeymiş? Söylesene avukat. Güzel kız nerede? "
"Cehennemin dibinde! Burdayım lan işte şerefsizler! Öldürecek misin kesecek misin ne yapcaksan yap lan! "
Dediklerim mi yoksa elim kolum bağlı çaresizliğim mi bilmiyorum ama onların daha da sırıtmalarına neden oluyorum.
" Olabilir. Ama ne düşünüyorum biliyor musun? Bence nerede olduğunu sen de bilmiyorsun. "
Arkada ki adamlardan birine işaret etti. Adam dışarı çıktı. Hayır. Hayır. Hayır. Onuda mı aldılar. İrem! Sana inme dedim. Bir kere de beni dinle! Hayır buna tahammül edemem.
Öfke nefesimi bile kesiyordu. Yerimde fazlasıyla debelenip kurtulmaya çalıştım. Ama üzerime beşten fazla adam gelince beni yine oturttular. Her biri hala beni tutuyordu.
Kapı açıldı tekrar. Allah'ım buna dayanam lütfen yardım et diye yalvardım. Gözlerimi sımsıkı yapatmiştım.
Bir müddet sonra "aç gözlerini avukat"
Gözlerimi aralayıp etrafıma baktım. Oh çok şükür burda değildi. Önüme uzattıkları telefona baktım.
Ses hopörlerden veriliyordu. Bir kaç kere çalınca karşı taraf açtı.
"Tayfun? Sen misin? Kız burada. Özlettirmeden kendini, kavuştuk biz. "
İğrenç kahkahaları tekrar ayağa kalkıp etrafımdaki adamlara zarar vermeme neden oldu. Tekrar oturtuldum.
" Ulan şerefsizler bırakın lan kızı. Ne adi şerefsiz köpeklersiniz lan. Bırakın kızı! "
Karşıda ki adam
" Oooo avukat. Sende mi bizdesin ya. Oh oh ne güzel. Eğer böyle bir deliliğe kalkışmasaydın şu an evinde güzel güzel oturuyor olurdun. Haksız mıyım? "
"Ayhan sen misin lan. Ulan ben senin yedi sülaleni.. Bırakın onu. Masum birini tutmak da nedir? Bırakın onu ben buradayım."
"Ah biliyorsun ki Yunus Güner, sana ciddi hasar veremiyoruz. Ve sana zamanında bu davaya girişmemen, sonrada geri çekilmen ve sonradan da kardeşin üzerinden tehdit vermiştik. Yoksa unuttun mu? Madem bizi kale almadın sonuçlarını da görmeye hazır olsan iyi olır. "dıt dıt dıt...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHERE İS THE ADALET
Teen FictionMerhaba arkadaşlar epeydir istediğim şeyi yapıyorum şuan. Umarım beğenirsiniz. Lütfen düşüncelerinizi aktarmayı unutmayın. Küfür ve hertürlü kötü sözlerin kullanılmamasını rica ediyorum.