Bu ani hareketime herkes şaşırmış olacak ki bir süre hepsi bana bakakaldılar. Ayhan önce sırıttı sonra da diğerlerine kafasıyla çıkmaları için işaret yaptı. Sinan ayağı kalkıp kafasını bana doğru eğdi, yanağımdan makas aldı. Refleks olarak sanırım elini yüzümden kurtarıp sert olduğunu düşündüğüm bakışı attım. O ise sırıttığına göre onun gözünde sert değildim sanıyorum. David arkadan Sinan'ı çekiştirince tökezledi şapşal. Bu haline normalde kesin olarak kahkaha atardım ama şu an ki sinirli atmosferimi bozamazdım. Ciddi ve kendimden gayet emin bir şekilde gelmiş, cesur hareket sergilemiştim. Oysa ki bu ben değildim. Yani ben cesur ve korkusuz biri değildim. hep korkak, çekingen, deli dolu, şakaya vuran, kahkaha atan, soru sorandım. İçinde bulunduğum durum bana daha neler yaptırabilir?
Onlar mutfaktan çıkıp kapıyı da kapattıktan sonra yüzümü Ayhan'a çevirdim. Cevap bekliyorum der gibi yüzüne baktım. Çatalını eline alıp peynire uzanırken
"Sanıyorum kahvaltı etmemiştin. Uslu bir kız olup kahvaltını edersen düzgünce anlatırım. " dedi. Hah. Bu da - ye- demenin başka bir boyutu olsa gerek diye geçirdim içimden.
" Pek bir kibarsınız bugün hayırdır inşallah " diyerek kaşlarımı kaldırıp başımı devirdim. Sinirlendirmiş olmalıyım ki suratı değişti birden.
" Canın dayak istiyorsa oda olur. Her türlü misafir ağırlarız!"" iyi tamam tamam, yiyorum. "
Elime temiz çatalı alıp yiyormuş gibi bir kaç şey aldım tabağıma. Daha fazla sinirlendirmeden anlatmasını bekledim. Aslında neden anlatmasını istediğimi bilmiyorum. Sonuçta onlar abimin düşmanı. Benimde öyle. Şimdi bana ne anlatabilir ki? Anlatsa da ne kadar doğrudur? Şunlara bak. Bildiğin zorba mafyası.
İçime doğan korku kabarcıkları masanın altından bacaklarımı durmaksızın sallamama neden oluyordu. Kahretsin korkuyordum işte. Ama. Ama hayır. Bunu belli etmeyecektim.
"Bizi dava eden adamlarla eskiden beridir düşmanız. Onlar bizden haksız yere davacı oldular." diye lafa başladı. He he kesin öyledir dedim içimden. Siz dava olunacak adamlara mı benziyorsunuz canım?!
"Tabi bunun için iki üç kere bir sonuç alamadılar. Sonra abinin namını duyunca ona koştular. Abin de kabul etmiş davayı. Önce odasına kadar gidip konuştum. Bizzat kendim konuştum. Haksız olduklarını anlattım. Ama o ne yaptı? Beni dinlemedi. Bu davada sonuna kadar savaşacağını söyledi. Küçük hanım... Bu beni çok öfkelendirdi. " bu son sözüne sırıtıp, çayından bir yudum aldı.
" Onu tehdit ettim. Ama bir işe yaramadı. Ölümden korkmam diyip durdu. Biz onu yakalayıp tıkardık bir depoya ama görüşmelerimiz, davalıları olmamız falan filan olarak kayıtlı ne yazık ki . güvenlik kameraları, ofise giriş çıkışlar falan.. Anlarsın ya. Evli de değil. Canını yakacak adam yok. Bil bakalım ne oldu? " bana iyice yaklaşarak sordu. Bir süre cevap bekledi.
" Ne oldu? " umursamazca sordum.
" Süpriz yumurtamız, sen çıktın. İzmir'de güzel kız kardeşi, abisinin yanına geliyormuş. Peşine daha sen buralara gelmeden adam taktım küçük hanım.
"elini yanağıma değdirdi." Bana.. "diye bağırdım." Küçük hanım diyemezsin. " bu ani çıkışımla elini çekip sandalyesinde doğruldu.
" Ah. Peki küçük hanım sinirlenmeyin. Daha birşey anlatmadım. Abine tekrar haber yolladım. Senin üzerinden onu tehditler ettim. Ama o ne yaptı ? Seni umursamadı. Davasından bir an bile tereddüt etmeden geri çekilmedi. Sonra tekrar tehdit etdiğimde sen kamelyadaydın. Her şeyden habersiz otururken adamlarımın biri sana silahını doğrulttu. Abinde yanımızda tabii. Eğer çekilmezsen kardeşinin canı yanacak dedik. Tek dediği çekilmiyorum oldu biliyor musun? Madem onu umursamıyorsun bize ver dedim. Gücünüz varsa alın sizin olsun dedi. " sonrasında kahkaha patlatarak.
Bense afallamış, beklemediğim şeylerle karşılaşmış durumundayım. Gerçekten abim mi? Yok hayır o öyle söylemez?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHERE İS THE ADALET
Teen FictionMerhaba arkadaşlar epeydir istediğim şeyi yapıyorum şuan. Umarım beğenirsiniz. Lütfen düşüncelerinizi aktarmayı unutmayın. Küfür ve hertürlü kötü sözlerin kullanılmamasını rica ediyorum.