Yemekler yenilinceye kadar arada konuşma geçmedi. Ayhan, kendisine telefon gelmesi üzerine önceden kalkıp ayrıldı. Onun gitmesine rahatlamıştım biraz. Aslında Ayhan buralarda olmasaydı ben şu şapşal Sinan'ı bir şekilde kandırıp buradan rahatlıkla kaçardımda işte..
Dalıp gittiğim hayallerle, elimdeki çatalla tabakla oynarken kafamı kaldırmış bulundum. Handan hanımın bakışlarını hissetmişim demek ki. Daldığımı fark etmiş olmalı. Kendimi toparlamış gibi yapıp bir yudum içecekten aldım. Hakan'ı da başını tabağa eğmiş elindeki çatalla tabağındaki yemekle oynarken gördüm. O da tıpkı benim gibi hayallere dalmış olmalıydı. O ne düşünüyordu acaba? Saniyeler içinde ki düşüncelerimden arınıp bakışlarım tekrar Handan hanımı bulunca hala bana kesintisiz baktığını görmem, bir şekilde beni rahatsız etti. Kötü bir bakış değildi bu. Aksine. Konuşacak sanki, bir şey demek istiyor gibi hali vardı. Ama.. Sanki susuyordu. Birşey de onu susturuyordu sanki. Zaten olayları kafamda bir türlü aydınlatamıyordum. Çok mu düşünüyor, detaylara giriyordum acaba? İyice kafayı yemek üzereydim.
"Handan hanım, demek istediğiniz birşey mi vardı? "
Dedim daha fazla sessizliğe dayanamayarak. Sesim gayri ihtiyari yüksek çıkmıştı. Bu nedenle herkes bana şaşkın bir halde bakıyordu." Yani.. Demek istediğiniz birşey varmış gibi... "diyerek açıklama yaptım yarım yamalak..
Handan hanım önce gülümsedi." Hayır hayatım, düşündüğüm çok şey var ama söylemek isteyip istemediğimi henüz karar vermedim. "
Bu kadın gerçekten aklımı karıştırıyordu. Omuz silkeleyip önüme döndüm tekrar. Sadece birilerinin artık beni aydınlatmasını yada harekete geçip buradan biran önce gidebilmeyi istiyordum.
Çok geçmeden kapıya gelen iri yapılı, uzun boylu ve siyahlar içinde bir adam Sinan'ı aceleci hallerle çağırdı. Arkasından Hakan'da gitmişti. Harika! Zaten meraktan ölüyorum . Ne olmuştu acaba?
Kapıdan gözlerimi çekdiğimde Handan hanımın kahverengi gözleriyle çarpıştı gözlerim. Yeniden...
Bakışları öylesine kilitli ki insanı adeta hapsediyordu. İnsanı şüphesiz düşündüren bakışlar. 'Ben birşey mi yaptım acaba gibi'Bu benim açıkçası korkmama sebep oluyordu.
"İremcim sen çok güzel bir kızsın. Kader öyle bir şey ki bir bakmışsın hiç ummadığın bir kapı, hiç bilmediğin bir durak. Hiç beklemediğin sonuçlar... Ne yapacağını çoğu kez bilemezsin. Kestiremezsin. Çünkü bu yaşadığın olayları eminim tahminlerine bile almamışsındır. Ama kızım dedim ya kader işte. Bir bakmışsn burada aşık olmuş, aradığını bulmuşsun. Hayatını tamamen değiştir... "
" Aşık falan olmam ben, kusura bakmayın ama oğlunuz hiç tipim değil. " diyerek püskürdüm. Sinir olmuştum, kadın resmen oğluna aşık olup hayatımı o yönde değiştirmemi mi beklemişti?!
" Onlardan nefret ettiğini biliyorum. " içten gülümseyip devam etti.
" Benimle biraz gelir misin? Sana anlatmak istediklerim var. "
Bu kadın beni her zaman ki gibi şaşırtmaya devam ediyordu. Gitmeli miydim? Öte yandan deli gibi merak ediyorum.
" Buna gerek olduğunu düşünmüyorum Handan hanım. Az önce kader ve benim hissetdiklerim konusunda nasıl oluyor bilmiyorum ama çok haklıydınız. Fakat aşk ve evlilik gibi konularda haklı değilsiniz. Üzgünüma.Bana anlatacağınız birşeyin beni etkileyeceğini düşünmemenizi öneririm. "
" Tatlım sadece küçük bir dertleşme. Seni ikna etme gibi amacım yok. Hadi ama. Beni kırma. "
Bu kadın.. 70 yaşında değildi. 17 sinde tatlı bir kız çocuğu. Evet evet. Kesinlikle. Böyle tatlı bir kadının akrabam yada tanıdık olmasını deli gibi isterdim ama kaynana değill!
"Pekala. Olabilir "dedim. O da memnun ifadeyle ayağa kalkıp önden yürümeye başladı. Bense arkasından ilerliyorum.
Merdivenleri çıkıp daha önce hiç girmediğim bir odanın kapısını, cebinden çıkardığı değişik tipte bir anahtarla açıp yavaşça adımlarla içeri girdi. Sanki içeride rahatsız olacak biri varmışcasına. Sessiz olmaya özen gösterir gibi. Ağır ağır. Ben de tıpkı onun gibi biraz çekingensi ağır ağır içeri girdim. Oda çok eski bir tarzda. Vintage usulü lambaları, duvar kağıtları, yatak ile uyumlu komidin ve makyaj masası ve aşığı olduğum pikap.. O kadar muntazam bir güzellikti ki. Tıpkı 'kartpostallarda' görebildiklerim gibiydi.
"Burası gerçekten.. Çok.. Çok güzel."dedim hayranlıkla. "Kimin odası diye sorsam.. "
" Elbette sorabilirsin istediğini. Burası benim odam, daha doğrusu rahmetliyle bizim odamızdı. " cümlesini bitirdikten sonra gardırop olduğunu anladığım dolaptan bir kutu çıkarıp yatağın üzerine oturdu.
Bir an sanki ben kaçırılmış, onca şey yaşamış kız değilmişim, aileyle tanışdırıldığım şanslı gelinmiş gibi hissettim kendimi. Ama sonra bu güzel hayalden iğrenerek kendimi silkeledim. Handan hanımsa, oturduğu yerde, eliyle boş yere vurup , oturmamı istedi. Usulca çöktüm bende.
" Yıllar önce canım, tıpkı.. Tıpkı senin gibi.. Özür dilerim ağlamayacağım. "
Arkadaşlar oy vermeyi ihmal etmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHERE İS THE ADALET
Teen FictionMerhaba arkadaşlar epeydir istediğim şeyi yapıyorum şuan. Umarım beğenirsiniz. Lütfen düşüncelerinizi aktarmayı unutmayın. Küfür ve hertürlü kötü sözlerin kullanılmamasını rica ediyorum.