Karşılıklı bu yabancılar bana, ben onlara bakarken Ayhan kımıldayıp yanıma geldi.
Kolumdan tuttuğu gibi sürükledi. Hayvan herif n'olcak!Adamlara ne dediğini anlamadığım bir dille kısa kelimeler kullandı. Bense anlamayan gözlerle bakınmakla yetinmiştim sadece. Herşeyi geçtim şuan gerilmiştim, belli etmesemde kalbim korkudan deli gibi atıyordu.
Elini çektiğinde acımaya başlayan kolumu sıvazlama gereği duydum.
"Bana bak, sakın sorun çıkarma. Misafirlere düzgün davran. Onlara merhaba de. " diye fısıldadı Ayhan.
'Onlara merhaba de' miii??
" Kim oldukları hakkında hiçbir fikrim yok. Neden diyeyim? " gözlerimi devirdim.
Sinirlendirmiştim. Oh canıma değsin. Bu arada Hakan bey neredeydi acaba. Gözümle taradım. Bu kadar insan içinde o yoktu.
"Ben abinin arkadaşıyım... "
"Bana güven ... "
Neler oluyordu. Neler olacaktı. Insanlardan değil neler olduğunu bilememek anlamamak beni korkutuyordu. Hem de deli gibi..
Ayhan konuşmasını bitirince orta yaşlı, kilolu, saçları dökülmekten seyrekleşmiş, gözünde de hiç çıkarmadığı simsiyah gözlükle duran adam bana bişeyler söyledi. Bense anlamıyorum.
" Seninle tanıştığına sevinmişler. Bir kaç günlüğüne misafirleri olacaksın küçük hanım. "
Aniden çatık kaşlarımla yüzüne döndüm.
" Şaka dimi bu Ayhan Bey" dedim kocaman gözlerle.
Patlattığı kahkaha ile salondaki tüm adamları güldürmeyi başarmıştı. Dahası Ne olduğunu anlamayanlar bile gülüyordu.
Bense kahkahalarında kayboluyordum.
Neye gülüyordu yani?
"Ayhan Bey ha? Ne oldu küçük hanım yoksa korktun mu? Merak etme. Sadece misafirlik" Son kelimeyi fısıltı ile söylemişti.
Resmen kendimi böcek gibi hissediyorum. Ayak altında ezilen bir böcek!
Şişeden bardağına biraz içki döküp bana döndü.
"Hadi amaa. Yapma böyle üzülüyorum. Bak gideceğin yer tam şenlik. Tatil, plaj, eğlence... Yoksa istemiyor musun? "
Aklı sıra benimle eğleniyordu.
Bardağı tek seferde kafasına dikip bana doğru yaklaştı. Adama komut verdi Ayhan. O da kendi adamına göz işareti ile komut verince kolumdan tutup beni çıkarmaya çalıştılar.
"Ayhan bak durdur şunu. Ne oluyor. Nereye getiriyorlar. Ayhan istemiyorum!" bağırıyorum. "hayır yaa bırak kolumu! " derken kapıya doğru yaklaşmıştık.
"Kızı bırakın. "
Sesin geldiği yere baktığımda Hakan'ı görmüştüm. Aman Allah'ım. Gerçekten buradaydı. Bu kalabalığa karşı böyle nasıl davranabilmişti? Gözlerim benden bağımsız gülümsüyordu.
Kalbimde ki tüm korkuları kelebek yapıp özgürleştirdim bir anda. Bu bir kurtarılma hissi. Bu bir... Nasıl tarif edilebilir. Benim için mi demişti bunu şimdi ?
" Ben getiririm onu. Böyle yaparak onu korkutuyorsunuz. " dedi Hakan. Yanıma yaklaşıp adamların ellerini üzerimden çekti. Ve bir elini belime koyup nazikçe beni yönlendirdi.
Ayhan ise tek kelime etmemişti. Şaşırmıştım ama şuan umrumda olması gereken en son şeydi.
Arabaya bindiğimizden beri hiç konuşmadık. Birşey sormasını bekliyordum sanırım ama olmadı .
Daha önce dediği gibi. Ben.. Gurur yapıyorum galiba.
Az önce hissettiklerimi hatırıma getirip Başımı öne eğdim, bir anda dolan gözlerimi geri itmek için mücadele verdim. Fakat biraz sonra araba birden fren yapınca başımı o anda one çarpmıştım.
"Heyy. Dikkatli olsana! " sinirle bağırınca gözlerime dolan yaşları serbest bıraktım . Zaten zor duruyordum.
Hakan bir süre birşey söylemedi. Nefesini seslice dışarı verip beni teselli etmeye çalıştı.
" İrem, biliyorum... anlıyorum... Ama korkma bu insanlar sana karşı hassas davranacaklar. Çünkü sen.. Çünkü hani... "
" Çünkü nee? "
"Bana bağırma tamam mı?" Parmağını sallayarak.
"Ben ne? Söyle o zaman! "
" Çünkü sen Sinan'ın müstakbel eşisin ya hani! "
" Sinan kim yaa" Yoo. Eşi falan değilim. Kimsenin bişeyi değilim ben tamam mı. Bana bunu diyemezsin."
İkimiz de birbirimize bağırarak konuşuyorduk. Hadi ben öfkeliyim. Ona ne oluyor?
"Kabul etmişsin. " dedi kısık sesle.
" Öyle bir şey asla söylemedim. "dedim kendimden emin bir şekilde. Söylememiştim.
Bir süre baktı. İnanmak istiyor ama inanmıyor gibiydi..
Bense sakinleşmiştim. İnsanoğlu işte. Yapacak bir şeyi olmayınca durumu kabullenmek zorunda kalır ya hani.
" O adamlar kim? Neden onlara gidiyorum?"
"Mafya camiasından , Ayhanların dostu. Sen de bu camiaya katılacak bir gelinsin. Seni tanımak istiyorlar. Oldu mu? "
" Neden beni sen getirmek istedin?"
"Unuttun mu? Sen bana emanetsin. "
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun " diyerek elime geçen her şeyi fırlatmaya başladım. O ise sadece kendini koruyordu.
" Sen kendini beğenmiş bir egoistsin. Önce gelip dostum diyorsun sonra düşman hareketi sergiliyorsun. Emanet diyosun beni kilit altında tutuyorsun. Abinin arkadaşıyım diyosun ama onun için hiçbirşey yapmıyorsun. Söyler misin sen ne kadar paraya çalışıyorsun. Şerefsizlik yapmak için kaç para istiyorsun! ? Söyle! "
kendimden geçmiştim.
Mavi yeşilli gözler dipsiz kuyu olmaya devam ediyordu tam bu noktada. Birbirimize bakarak sustuk bir süre. Sadece nefes nefese kaldık. Arabadan inip kapıyı kapattı. Oldukça sinirlenmişe benziyordu. Sinirlensindi. Sıra ondaydı.
İçimde biriktirdiklerimi püskürtmekle öylesine rahatladım ki.
Bir kaç dakika sonra birden açılan kapı sesiyle irkildim.
"Kemerini tak. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHERE İS THE ADALET
Novela JuvenilMerhaba arkadaşlar epeydir istediğim şeyi yapıyorum şuan. Umarım beğenirsiniz. Lütfen düşüncelerinizi aktarmayı unutmayın. Küfür ve hertürlü kötü sözlerin kullanılmamasını rica ediyorum.