Doğuş'un söylediği şeyle olduğum yerde kalakaldım. Doğuş gittikten sonra yanıma Berk geldi.
"Doğuş mu? Yoksa siz sevgili misiniz? " dedi bi bana bi Doğuş'a bakarak. Ben ise kafamı iki yana sallayıp kendimi sakinleştirdim.
"Hayır, kesinlikle. Alakası yok. Arkadaş olmaya çalışıyordum ama artık bunu yapamam." dedim hala şaşkınca.
"Gergin görünüyorsun. " dediğinde zorla gülümsedim.
**
O günden sonra Doğuşla hiç konuşmadım. 1 hafta geçmişti ve son sınıfların sınavı gittikçe yaklaşıyordu. Doğuş bu kafayla nasıl sınava girecek hiç bilmiyordum.
"Selam, aşık. " dedi Berk önümdeki krakerden alarak. Evet o "borç" tan sonra beraber takılmaya başlamıştık. Doğuş'u bile anlatmıştım. Tamamını değil tabiki. Sadece benim platonik olduğum kısmını. İlk başta çok şaşırsa da sonradan bana yardımcı olmaya başladı. Melisa ve bana eşlik ediyor, bizi neşelendiriyordu. 1 hafta önce bana Berk'i anlat deseler muhtemelen sessiz, çalışkan, asi felan derdim. Ama cidden alakası yok.
"Selam. " dedim nefesimi kuvvetlice dışarı vererek.
"Bu ne şimdi? Böyle mi konuşmuştuk Güneş hanım." deyip tek kaşını kaldırdığında gülümsedim. Demekki neymiş tek kaşını yersiz kaldıran tek ben değilmişim.
"Dalmışım ya. Neyse. Melisa nerde? " dediğimde dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemek için kendini zor tuttuğu apaçık belliydi. Sorarcasina kaşlarımı çattım.
"Gülmeyeceğime söz verdim. Merak ediyorsan sınıfa çık." dedi kendini gerçekten sıkarak. Gülümsedim ve onu da kolundan tutup sınıfa sürükledim. Her ne kadar gitmemekte ısrarcı davransa da ben ondan daha inatçıyım.
Sınıfa çıktığımızda Melisa başını sıraya gömmüştü. Gerçekten merak etmeye başlamıştım.
"Ben bir daha görmeye dayanamam. " dedi Berk ve kaçtı. Melisa homurdanarak kıpırdadı. Ben ise arkasından elimi kaldırmakla yetindim. Her neyse burda daha önemli bir sorunumuz var.
Sırasının önündeki sıraya oturup yavaşça Melisa diye fısıldadım.
" Sınıfta kimse var mı? " dediğinde sınıfa göz gezdirdim. Kimse yoktu.
"Kimse yok." dedim telaşla. Aşırı derecede merak ediyordum. Yavaşça başını kaldırdığında çığlık attım. Çığlık atmamla ağzımı kapattı ve gözlük taktı.
"Bu halin ne? " dedim telaşla.
"Sabah kalktığımda böyleydi. Sanırım gözümü bir şey ısırmış. Ya cidden ısırılacak o kadar çok yer varken neden gözümün altı?" dedi isyan ederek. Dudağımı büzerek gözlükteki yansımama baktım. O anda kafama dank etti. Aniden kalktım.
"Buldum! " dedim heyecanla.
"Bunu çözecek bir şey biliyorum." dedim ve kolundan tutarak konuşmasına izin vermeden lavaboya sürükledim.
Çantamdan acil durum fondötenlerimi çıkardım. Fazla makyaj yapmasam da bu gibi zor durumlara düştüğüm çok oldu.
"Biliyor musun? Bülent Ersoy olmaktansa kurbağa olmayı tercih ederim. " dedi Melisa gözünü büyüterek.
"Sadece yüz renginin tonunu bulmak için." dedim fondötenleri karıştırarak. Olabilecekleri alıp Melisa'nın yüzünde deniyordum. Böyle çok var sanmayın işte bi 10 tane felan. Zaten küçükler. Güneşten çok etkilenen cildimden dolayı varlar. Ha bide ağladıktan sonra şişen gözlerim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Doğuşu
RomancePlatonik aşık bir kız ve aşka inancı kalmamış bir erkek. Ama "Aşk kapını çaldığında kim o diyecek vaktin olur mu hiç?"