Sabah evdeki telaş ve tıkırtılar yüzünden uyandım. Ne oluyor ne bu telaş diye düşünmeye başlamıştım ki. 2 gün sonra düğünüm vardı ve ben hala oturmuş o günü bekliyordum. Bir şeyler yapmalıydım olmaz bu evlilik olamaz onlar için kendi hayatımı düzenimi bozamam tamam biraz bencil düşünüyor olabilirim ama ben buralara 5 yıl önce karşı geldim bu yaptığım tükürdüğümü yalamak olur zaten, ben böyle düşünürken kapım açıldı annem
- Evin uyanmışsın ve hala oturuyon mu dedi.
-Yeni uyandım hatta kalkıyordum dedim.
-Kahvaltıya da inmedin zaten baban köpürüp duruyor bende ne yapacağımı şaşırdım. 2 güne de düğünü sokuşturdular.Her bişeyini ben ayarlamaya çalışıyorum dedi.
-Ben mi dedim erken yapın diye ben mi dedim beni seçin diye bağırdım.
-Kızım sus ne olur baban daha yeni duruldu hadi aşağı inde kahvaltı yap hem daha oğlan tarafı gelecekmiş bugün alışveriş yapılacak kızım hadi hazırlan dedi.
- Niye hemen geliyorlar ya anne bak gel yol yakınken dönelim gerçekten olmaz bu evlilik dedim. Son direnişlerimi sergileyerek ama ne çağre :(
-Evin bunları benden bekleme benim sözüm bu konakta bir sana bir abine bide ırkatlara (çalışanlara) geçer başkalarına laf düşmez bana dedi.
Tabi annemde haklıydı koskoca aşiret annemi mi dinleyecekti zaten benimki de laf konağın kapısı açılınca annemle aynı anda pencerenin önüne geldik annem bana dönüp.
- Hahh işte geldiler kızım hadi giyin aşağı gel bekletme insanları dedi.
Başımı sallamakla yetindim. Annem odadan çıkınca banyoya girip kısa bir duşun ardından banyoda saçlarımı kuruttum aynada kendime bakarken dün babamın tokat attığı yer kıpkırmızıydı oraya da kapatıcı sürmem lazımdı kimsenin beni böyle görmesini istemem güçlü olmam lazım hem belki de bugün benim için iyi olabilirdi hazır çarşıya çıkmışken oradan boş bir anlarını yakalayıp kaçabilirdim. Tabi şans benden yanı olursa saçlarımı kuruttuktan sonra valizimin yanına gittim eee onca olaydan sonra valiz yerleştirmeye zaman mı kalmıştı ki. Neyse içine şöyle bir göz attıktan sonra asker yeşili gömlek yakaları zımbalı altına da siyah dar paça pantolon İstanbul da hiç ayağımdan çıkarmadığım asker yeşili vanslarımı da giydim şimdi geldi çantama siyah deri kol çantamı alıp içine 2 tişört 2 tayt koyup İstanbulda ki evin anahtarını cüzdanımı falan hepsini attım içine son kez aynada kendime bakınca yüzümdeki kızarıklığı unuttum kapatıcıyla kapatınca şimdi gözükmüyordu, saçlarımı da bir şey yapmayı düşünmüyorum zaten dalgalıydı her şey hazırdı. Odanın kapısını açtım aşağıdan sesler geliyordu büyük ihtimal salondalardı ben aşağı gelince herkes bir anda bana baktı bense sadece anneme bakıyordum. Sonra bir anda herkes ayağa kalkınca bende herkeste gözümü dolaştırdım. Uzun boylu sert çehreli ve takım elbiseli bir adam vardı aralarında tek takım elbiseli oydu tabi ya damat buydu ilk defa gördüm ama ne bileyim çok kötü bakıyordu rahatsız edici . En sonunda onlardan bir kadın konuştu
- Hadi o zaman Elmas Hanım çıkalım mı dedi.
- Çıkalım çıkalım Zişan Hanım dedi. annemde
Kadının adı Zişanmış o zaman bu kadın o oğlanın annesi. Hepimiz aşağı indiğinde iki tane arabayla gelmişler herkes arkadaki arabaya yönelirken bende o yöne gittim adının Zişan olduğunu bildiğim kadın ban
- Kızım sen öndeki arabaya bin burada yer kalmadı dedi.
Öndeki arabaya baktığımda onu arabanın şoför koltuğunda olduğunu ve arabanın bomboş olduğunu gördüm. Hayır valla bilerek ayarlanmış gibi bu ne ya hemen itiraza geçtim.
-Eeee.... şeyy o zaman sizin araban 1 veya 2 kişi öndeki arabaya binsin oturmayın tıkış tıkış dedim. son kurtuluş laflarıyla ben Zişan Teyzeden konuşma beklerken arkamdan sert bir sesle biri bağırınca ona döndüm.
-Evin bin şu arabaya! !diye bağırınca sıçradım çok sert bakıyordu Allahım ben bununla mı evlenicem yaa hiçbir şey demeden öndeki arabaya yürüdüm arka kapıyı açtım bana bir baktı hemen ön kapıyı açıp oturdum zaten bugün kurtuluyorum bundan sık dişini evin sık biraz araba harekete geçince zaten havalar sıcaktı Mardin daha da sıcak arabanın camını sonuna kadar açıp saçlarımın uçuşmasına izin verdim. Bir anda cam kapanınca hemen ona döndüm o kapattı camı ben tekrar açtım o kapattı en sonunda dayanamadım.
-Ya açsana camı ne zararı var sana dedim.
-Bana değil sana zararı var zaten banyo yapmışsın bide camı açıyorsun hasta olmanı istemem dedi ve göz kırptı. iğrenç herkesten iğreniyorum, yine başladık sessiz yolculuğa..
Araba çarşıda durunca arkaya baktım onlarda durmuş hemen aşağı indim onu beklemeden direk annemin yanına gittim. Zişan Teyze konuşmaya başladı
- Barlas oğul sen git hadi biz işimiz bitince seni ararız dedi.
- Yok ana bende sizinle dolaşıyım hem gel git yapmayalım dedi. barlas
- Oğul gelin alışverişinde damat ne yapsın tövbe tövbe biz seni arıyacağız hade git sen dedi.
Barlas ilk bana sonra annesine baktı .
- Eyi sizin dediğiniz olsun bakalım dedi.
O gittikten sonra bir sürü elbise aldık ayakkabı falan ama bu Zişan denen kadın ne terbiyesiz yaa bir sürü iğrenç gecelik aldı. Tövbe onlar alırken sadece kafa salladım zaman geçek bilmiyordu.Kuyumcuya girdiğimizde ben bir tane yüzük seçtim sonra anneme dönüp
-Anne benim Ayşe diye bir arkadaşım vardı ya hani dedim.
- Haa evet biliyorum ne olmuş ona dedi.
-Şu karşıdaki kırtasiyede çalışıyormuş bi onun yanına uğrayım diyorum şimdi buralara kadar geldim uğramazsam ayıp olur dedim.
- Eyi çabuk git bak oyalanma daha alınacaklar var dedi.
- Tamam tamam hemen gelirim dedim.
Ve kuyumcudan hızla çıktım yolun kenarında bir taksi vardı allahım şansıma gidiyorum işte olmayacak bu düğün taksiye biner binmez şoföre
- Hava alanına dedim.
Taksici kafa sallayıp arabayı çalıştırdı. Zaten merkezde olduğumuz için hava alanına yakındık 15 dk sonra araba durunca ücreti ödeyip taksiden indim. Koşarak hava alanına girdim direk görevlinin yanına gittim- İstanbul uçağı kaçta kalkar acaba dedim. Kadın bilgisayardan bakıp
-Yarım saat sonra hanımefendi dedi.
- Peki ben bir bilet alıyım dedim.
Kadın bileti bana uzatıp
- Buyurun hanımefendi uçağınız yarım saat sonra anons edilir dedi.
Ben tebessüm ederek oradaki koltuklardan birine oturdum alllahım kurtuldum ohh bir daha buraya gelmeyecektim. Biraz bekledikten sonra İstanbul Yolcuları diye anons edilince heyecanla ayağa kalktım ki anında geri oturdum. Ensemdeki o soğuk metal şey ve o seste kimdi.......
Arkadaşlar Bölüm Biraz Geç Geldi Hatta Baya Geç Geldi Özür Dilerim Onun İçin Bir Daha Zamanında Atmaya Çalışacağım.
- HATIRIŞİMA-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yolcusu
Literatura FemininaKarakter Tanıtımı Evin Dinçer - 22 yaşında,yeşil gözlü, kahverengi saçlı, 1.70 boylarında fiziği düzgün bir ağa kızıdır. Mardin'de babasından kaçarak kazandığı üniversiteye gelir (İstanbul Marmara Üniversitesi). Okumak onun için belkide Mardin'den...