Uyandığımda aynada ki şişmiş gözlerime baktım. Banyoya girip soğuk suyu yüzüme çarptım kendime gelmem için buna ihtiyacım vardı. Okul kıyafetlerimi giydikten sonra aşağı indim. Neyse ki erken uyanıp bizimkilerle muhattap olmayacaktım. Onlar suçlulardı. Koca bir bardak suyu içtikten sonra çantamı da alıp okula doğru yürümeye başladım. Sıraya girdiğimde kızlar dehşet içinde bana baktı ve ardı ardına soruları... Tam cevap verecekken sevgili (!) müdürümüzün sesini duymamızla yerimize geçmemiz bir oldu. Sınıfa girdiğimde gözlerim Kaan'ı aradı tabi daha gelmemişti o hep en son gelirdi. Kızlara olan biteni anlatırken hepsi ağzı açık bir şekilde beni dinliyordu. Bir süre bunun olamayacağını kabul edemeyeceklerini söyleyip durdular kafam bu kadar konuşmayı çekemeyecekti. Sınıftan çıkacakken coğrafya öğretmeni kapıda belirdi. Son hafta olmasına rağmen dersleri yetiştirme çabası içindeymişçesine dersi anlatıyordu. Derdi neydi bu adamın?! Ah cidden. Bir iki dakika sonra Kaan girdi. Hoca sanki görmemiş gibi yaparak derse devam etti. Ders, ders, ders. Kaanla göz göze geldiğimizde kaşlarını çattı noldu dercesine ağzını kıpırdattı bende sonra anlatırım diye mırıldandım. Iyi ki coğrafyacının kulakları yaşı kadar eskiydi. Masalla beraber oturuyorduk. Haberi aldığından beri en çok o üzülmüştü, en yakınımdı. Bazen kızlara söylemeye çekindiğim şeyleri ona ayrıntısıyla anlatırdım.
Tenefüste Kaan elimden tutup dışarı çıkardı beni. Herşeyi anlattım arada birkaç gözyaşımla. Beni kendine çekip sarıldı kulağıma seni hiçbir yere bırakmayacağım dedi. Öyle diyince daha çok ağlayıp daha çok sarıldım. Okulu kırmaya ne dersin derken bir gözünü kırpıp çarpık şekilde gülüyordu. Hayatımı kurtaran kahramanımmış gibi ona bakıp gülümserken bu teklifi nasıl reddedebilirim dedim. Okuldan kaçmak o kadar kolaydı ki zaten son hafta olduğu için bizimle uğraşmazlardı bile. Beraber yürüdüyorduk elim tutan eli bana güven veriyordu. Tüm dertlerimden ayırıyormuş gibi. Ona annemleri şikayet ettim , dedemin yanında kalmam ve arada onların yanına gitmem için ikna etme planlarımdan bahsettim. Her zaman arkamda olduğunu söyledi.
Onunla ayrıldıktan sonra dedemim evinin yolunu tuttum. Dedemi çok severdim o da beni biricik kız torunuydum sonuçta. Babaannem de dünyanın en tonton babaannesiydi. Ikisinin de bu teklifimi kabul edeceklerine emindim. Eve vardığımda babaannemin mis gibi kurabiyesinin kokuları karşıladı beni. Ikisi de beni görünce çok sevindiler ikisini de öpüp sarıldım. Babaannem aç mısın kızım dedi açtım dünden beri doğru düzgün bir şey yememiştim evet anlamında kafamı sallarken hemen mutfağa girip bir şeyler hazırlamaya başlamıştı bile babaannem. Burada olan yedek kıyafetlerimi üzerime geçirip babaannemin masaya koyduğu sandiviç portakal suyu ve kurabiyeyi yerken kızım saat daha erken değil mi diye sordu dedem, son hafta olduğu için sorun olmadığını söyledim. Yemeğimi bitirdikten sonra gitme meselemiz hakkında konuşmaya başladığımda onların zaten bildiklerini farkettim. Onların yanında kalma teklifim karşısında ilk önce afalladılar sonra çok sevindiler ama annem ve babamın bu konuda zor ikna edileceğini söylediler.Onlar neden her zaman haklı olurlar??
Doğru tahmin. Bunu düşünürken havaalanındaydık annem ve babam böyle bir şeyin mümkün olmadığını zaten çok yaşlı olduklarını söyleyip durdular. Bu oyunun kaybedeni bendim. Eğer düştüysem onları da düşürecektim.