Sıradandı. Tek farkı ilk görüşte olmasıydı. Basitti. Tek zorluğu karşılıksız olmasıydı. Dillere destan değildi. Aksine kimse görmüyordu bile.
Hayalimde ki erkekten o kadar uzaktın ki Özgür, bazen sırf bu yüzden ağlıyordum. Senin gibi düzenli olmasaydı mesela benim erkeğim. Gömleğini pantolonunun içine sokmasaydı. Darmaduman olsaydı üstü başı. Saçları senin ki gibi olmamalıydı, karışık olmalıydı, asi tutamlar rüzgara karşı koymalıydı sevdiğim adamın. Suratından hiçbir şey okuyamasaydım, senin yüzünden duygularını satır satır gördüğüm gibi. Başkalarının gereksiz istekleri yüzünden kendi hayatından ödün vermeseydi. Ukala olmalıydı ama senin gibi kendini bilmez değil. Sert olmalıydı. Biraz da egoist olmalıydı. En çok ta uğruna herşeyi yapacağım, bedenimin efendisi olmalıydı. Ruhumdaki gizemli zindanlarımın gardiyanı olmalıydı. Karanlığında saklasaydı beni. Ama kaçıp gitmemem için çok az ışık barındırmalıydı içinde. Aydınlık fazla olursa yok olacağımı bilmeliydi. Korkmalıydı, ürkmemden.
Bu düşünceler beynimde eserken, elimde ki kırmızı sıcak sıvıya bakıyordum. Aklımda sadece buradan nasıl kurtulabilirim düşüncesi vardı. Bomba patlayalı bir saati geçiyordu. Etraftaki seslere aldırmadan mırıldanıyordum. Her gün pencerimin arkasından izlediğim cehennemi bugün yaşıyordum. Cehennem.. tam anlamıyla bu olmalıydı. Yer yer küçük gölcükler halinde kanlar yeri suluyordu. Başka bir hastane yardıma koşmuş yaralılara ve durumu ağır olanlara yardım etmeye çalışıyordu. Bense hala centilmen kurtarıcımın kollarındaydım. Yere, çimlerin üstüne oturmuştu ama beni bırakmamamıştı.
"Özgür kim?" Kurtarıcım meraklı bir sesle sormuştu bunu.
"Uğruna her şeyi yapacağım adam." Evet tam olarak buydu. Özgür benim hayatımda sevginin ötesinde bir yerdeydi. Sevgi demiyordum artık çünkü bu beş harf hissettiklerimin yanında bir hiçti.
"Burada mıydı? Yani hastanede. Adını sayıklıyordun." Kurtarıcım ısrarcıydı. Güldüm. Karnım acıdı.
"Bilmem. Belki. Artık hiç bir şeyden emin değilim. Yaşadığımdan bile. Nefes alıp vermek yaşamaya yetiyor mu sence?" Gözlerim dolmuştu. Kendimi tutmadım eskisi gibi. Söylediğim sözler kulaklarımda çınladı." Ağlamak zavallılıktır, ve ben zavallılardan nefret ederim." Göz yaşlarım akarken gülümsedim. Hatta bir ara kıkırdadım diyebilirim. Küçükken kimsenin benim ağladığımı görmesini istemezdim. Bu yüzden karanlığa sığınırdım karanlığa akıtırdım sessiz gözyaşlarımı.Karanlık beni saklardı. Bende hep onun siyahına büründüm. Gün ışığı tüm zavallılıklarımı gözler önüne serecek diye korkardım aydınlıktan.İnsan sesi yerine, kitap satırlarını tercih etmiştim. Çünkü biliyordum hepsinin bir gün beni terk edeceğini. Terk edilmek yerine, kitaplarla dost oldum. İnsanlardan öylesine farklılardı ki. Hiç terk etmediler beni; bazen bedavaya gezdirdiler, bazen hiç yaşamadığım şeyleri yaşattılar, bazen de yalnız olmadığımı hissettirdiler. Bu yüzden onlara sığındım. Ve minnettarım onlara tüm bunları yaparken onlar benden hiçbir karşılık beklemeden yaptılar. Başrolüydüm yazıların, cümlelerin. Bu yüzden yalnızlığı tercih ettim. İnsanlar ne kadar uzak o kadar iyiydi benden. Hoş, yalnız olduğumda sayılmazdı, o kadar çok rolüm vardı ki. Bazen şapşal bir aşık oluyordum mesela, bazen çok güçlü bir siyasetçi, bazen bir anne, bazen.. bazen de yalnız bir insan oluyordum yine. Ben buydum işte ne yaparsam yapayım günün sonunda geldiğim yer sadece yalnızlığımın büyülü dünyasıydı.Kurtarıcıma baktım. Anlamsız bir şekilde bana bakıyordu. Tekrar güldüm gözyaşlarımın arasından.
"Deliriyor muyum sence?" Bunu sorarken hem kahkaha atmış hem de daha çok ağlama başlamıştım. Şu an anımsamıyorum nasıl yaptığımı."Sadece seviyorsun." Gözlerini kaçırmadan hemen önce söylemişti bunu.
"Hayır!" Diye bağırmaya çalıştım. Ama sesim bir oktav bile yükselmemişti. Kurtarıcımın yüzü dönmüştü ama bana. Gözleri tanıdıktı sanki.
"Evet. Sadece seviyorsun!" Diye diretti.
"Hayır bu kadar basit değil anladın mı? Hissettiklerim beş harfle anlatılabilecek bir şey değil. O olmazsa nefes dahi alamam anlıyor musun? Şu an belkide içeride bedeni kül yığını haline geldi. Gidip onu bulmam lazım. Sonra bende ölüme karışıcağım zaten. Bırak beni!"
Güçsüz sesim karşımdaki bedene çarptığında kolları daha çok sıklaşmıştı. Beni bırakmamak için miydi? Güldüm. Komikti çünkü. Aşağılanısıydı da biraz. Ama.. güzeldi. Evet güzeldi. Keşke ben gitmeyeyim diye sen bunları yapsaydın Özgür. Beni tutsak etseydin özgürlüğüne. Sadece senin kadar özgür olsaydım.
"Salak. Dur durduğun yerde. Karnına bak. Kan kaybından geberip gideceksin hala tutturmuş Özgür diye." O an gücüm olsaydı vururdum suratına. "Aptal kız." Haklıydı aptaldım, salaktım. Zaten kendimi hiç bir zaman insan gibi görmemiştim. Sustum.
Beni taşıyan vücut hareketlendi. Kollarım iki yanıma düşerken, "Rahat dur iki dakika. Geliyorum şimdi anladın mı?"Umrumda değil demek istedim. Ama tepkim belirsizce başımı sallamak olmuştu. Kurtarıcım, emin olmak gibi bir süre yerde ölü gibi yatan bana baktı. Sonra hızlı adımlarla uzaklaştı yanımdan. Dudaklarımda ki kelimeler fısıltıyla kurtarıcımın arkasında kaldı "Hoşça kal centilmen erkek. Seni unutmayacağım hayatımın ilk ve son kurtarıcısı."
Arkasından bakmıştım bir süre. Hayallerimdeki erkeğe o kadar benziyordu ki. Siyah rampa saçlar, siyah gözler, siyah deri ceket, siyah pantolon, siyah botlar en önemlisi de ukala tavırlar. Düşüncelerimi itfaiyenin gürültülü çığlıkları dağıtmıştı. Kulaklarımı kapatmak isterken canımı acıtan ellerin kollarımı kavramıştı. Neye uğradığımı şaşırırken sürüklenmeye başlamıştım yerde. Canım yanıyordu daha doğrusu canımı yakıyordun. Biraz daha uzaklaşıp kolumu yere savurdun. Çenemden bir elinle tutup gözlerine bakmaya zorladın beni. Hatırlıyor musun? Ama bunun sonunda senden alıcağım intikam seni intahara kadar sürükleyecekti.
"Bugün hayatımı cehenneme çevirdiğin gün. Bugün hayatımda ki tek gerçeği çaldığın gün. Bugün beni mahvettiğin, diri diri mezara soktuğun gün." Sözlerin beni öldürüyordu. Ağzından çıkan her kelimede biraz daha delirdiğimi hissediyordum. Biraz daha kahrolduğumu. Biraz daha mafvolduğumu.
"Bugün hayatımda o kadar büyük bir iz bıraktın ki hayatımı sikerek. Ama ödeşeceğiz. Nasıl biliyor musun? "
Hayır diye bağırmak istedim. İlk kez hayatımda ilk kez senden kaçmak istedim Özgür. Kulağımın yanında fısıldadın, "Sen benim hayatımı becerdin bende seni becereceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
Teen FictionBir kalbin sevgisi başka hayatlara nasıl yansırdı? Bu sevgiye ışık tutan Ayna, çaresiz bir ruhun kayboluşunu satır satır yazacaktı.