Ruhum acıyordu.
Neyi düşünmem gerekiyordu yada hiç bir şey düşünmemem mi gerekiyordu karar veremiyordum. Sadece acıya odaklandım. Bedenimi ve ruhumu sarmalayan acıya.Bana kucak açan umutlar yoktu.Aksine bana çelme takan kötülükler vardı. Belki o gün o çakıyı yanıma almamış olsaydım, bunların hiç biri yaşanmayacaktı. Sadece kendimi korumak için alıp saklamıştım cebime. Niyetim kötü değildi, sadece ruhumu korumak istemiştim. Belki biraz daha canlı kalabilmek istediğimdendi bu. Bilmiyorum. Sabah kalkığımda hava karanlıktı. Şafak yeni sökmüş, güneş yeni uyanıyordu.Seni görecektim. İçimde amansız bir heyecan vardı. Ellerim titriyor çocuk gibi bir oraya bir buraya gidiyordum.Aynada yansımama baktım en sonunda. Kumrala çalan saçlarım siyah görünüyordu her zaman ki gibi.Koyu kahverengi gözlerim, siyaha boyalıydı her zaman ki gibi.Her şey her zaman ki gibiydi. Normal gidiyordu her şey. Kapıdan çıkmadan önce içimde bir his belirdi, yatak odasına gittim.Babam bana sırtı dönük olarak yatıyordu. Düzenli nefes alışverişleri içimdeki duyguları dağıtmak istedi.Odasına göz gezdirdim, yatağın iki yanındaki komodine, gardoloba, üzerinde sadece bir kaç kitap bulunan bomboş makyaj masasına.En son tekerlekli sandalye gözüme çarptı.Olaylar kafamda bir bir ayaklanıyordu; annemin ölmesi, bunu kaldıramayan sinir krizleri geçiren ben, acısı boyuttan boyuta geçerken tüm bunlardan kurtulmak isteyen ama trafik kazasında bacaklarının işlevini kaybeden babam.
Daha fazla düşünmemek için dışarı çıkmak için yürümeye başladım. Tüm o düşünceler bu odaya aitti sanki. Buradan çıktığımda normal hayatıma geri dönecek ve mutlu yaşayacaktım. Kapının kolunu tuttum. Usulca kapıyı çekerken makyaj masasındaki kitapların üzerinde ki çakı dikkatimi çekmişti. İçeri süzüldüm tekrar. Çakıyı elime alıp dokunmaya başladım üzerinde garip desenler vardı. Altın varak ve gümüşi renkler birbiriyle dans ediyordu. Aynaya baktım. Bıçak elime yakışmıyordu. Hemen anlaşılıyordu başka birine ait oluşu. Umursamadan çakıyı ikiye katlayıp cebime attım.
Kapıdan çıkarken gülümsüyordum.
Her zamanki gibi otobüsümü bekledim. Trafik, saat erken olmasına rağmen sıkışıktı. İleride bir kaza olmuş yolu tıkamıştı. Buna rağmen mutlu yüzler görüyordum hep. Elinden telefon düşmeyen kızlar, sevgililerini koltuk altlarına almış oğlanlar... Bir an hepsine imrendim. Hiç bir zaman öyle bir hayatım olmamıştı. Samimi arkadaşlarım elbette olmuştu. Ama hepsinden kendimi soyutlamıştım, nedensiz kavgalar çıkararak, onlara yüz vermeyerek... Hepsi gitmişti sonunda ve yalnızca ben kalmıştım. Sevgiye aç ölümün eşiğinde ruhum ve sapasağlam, sağlıktan parıldayan bedenim. Zıtlıklar benim parçalarımdı. Varoluşumdu.
Yani her şey yolundaydı.
Ta ki ineceğim durağa ulaşıncaya kadar. İçimde birbirine sığmayan duygularım baş göstermişti yine. Elimi saçlarımın arasından geçirdim. Okula nasıl gireceğimi düşünürken güvenliğin yerinde olmadığını gördüm. Sanki herşey bana, sana gitmemi işaret ediyordu. Hemen turnikelerin altından geçerek yürümeye başladım. Yüzümde hiç solmayan bir gülüsemeye yeşermişti. Seni görmeyi bile çok özlemiştim çünkü. Okul fazla kalabalık değildi. Biraz oturdum banklarda. Okulunu izledim. Canlanıyordu zaman geçtikçe. Akrep ve yelkovan birbirini kovaladıkça içimde ki o his büyüyor ruhum daralıyordu.
Sonra.. sonra seni gördüm. Turnikelerden geçişini seyrettim. Kalbim hızlanmıştı. Yüzündeki ifade standarttı. Her zaman ki gibi, diye düşündüm. Seni sevdiğimi söyleyecektim o gün sana. Ayağa kalktım tam yanına ilerlerken dersin olabileceği aklıma geldi. Durdum. Aklını karıştırmak istemiyordum her şey güzel olmalıydı. Mükemmel.. Bu yüzden beklemeye karar verdim ders çıkışına kadar.
Okuldan içeri süzülüp kayboldun. Bende banka geri dönerek beklemeye başladım. Güldüm sonra. Sonunda dedim içimden. Sonunda kalplerimiz birleşiyor Özgür. Bir ara o kadar düşüncelerime dalmışım ki uyuya kalmışım bankta. İrkilerek uyandığımda bir kaç kız bana bakıyordu. "İyi misin, uyuyan güzel?" Bembeyaz tenli, sarı saçlara ve kahverengi gözlere sahip kız söylemişti bunu. Açıkçası umrumda değildi. Cevap vermeyerek kalktım ve yürümeye başladım."Ukala aptal!" Az önceki kız bağırmıştı. Arkamı dönmedim. Çünkü Özgür' üme gelmiştim. Ve onu bulmam lazımdı. Herşeyin mükemmel olmasını istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
Teen FictionBir kalbin sevgisi başka hayatlara nasıl yansırdı? Bu sevgiye ışık tutan Ayna, çaresiz bir ruhun kayboluşunu satır satır yazacaktı.