2-İLK BAKIŞ VE KAYIP
İstanbul özgürlüğün şehriydi benim gözümde.Çoğu zaman kalabalıkları arasında kaybolduğum,bazende o kalabalıktan tamamen kendimi soyutlayıp yalnızlığıma ortak ettiğim şehirdi.Bir zamanlar büyük bir neşeyle sokaklarında dolaştığım,delice yağan yağmurun altında çığlıklar attığım,üzüntümü ve sevincimi paylaştığım şehirdi.Başka bir yerde asla yaşayamayacağımı bildiğim halde artık her noktasından,her karesinden nefret ettiğim şehirdi.Birkaç sene öncesine kadar sokaklarında kaybolurken artık o kaybolduğum sokakların beni boğduğunu bilmek bana acı veriyordu.İstanbul özgürlüğün şehriydi.Aynı zamanda beni derin bir kedere ve acıya tutsak eden şehirdi. Yine de bu şehirde hala huzur bulduğum bir semt vardı.Kalabalığını,hareketliliğini ve umursamazlığını sevdiğim bir semt.
Beyoğlu...
Benim gözümde İstanbul'un başkenti.Gündüz bütün güzellikleri bünyesinde barındırıp gece ise bütün kötülüklerin açığa çıktığı İstanbul'un kalbinin attığı yer.Her kesimden insanı kucaklayan,şarkılara konu olmuş o güzel semt.Ve ben bugün bu semte hayatımı kökünden değiştirecek olan yüzleşmeyi yapmak için gelmiştim.Saat neredeyse gece üçe yaklaşmak üzereydi ve ben şuanda Beyoğlu'nun ara sokaklarındaki o izbe barı arıyordum.Elimdeki tek adres bu bardı.Ahmet Bey uzun araştırmalarının sonucunda Emre'nin abisinin sürekli takıldığı bu bardan başka bir adres bulamadığını söylemişti.Kendimi birden bire büyük bir çıkmazın içine sürüklenmiş olarak bulmuştum.Bu hiç normal değildi.Elimizdeki tek adres bir bardı.Ad ve soyadlarından başka hiçbir bilgi elimizde yoktu.Yaşadığı yerleri bilmiyorduk.Ve en önemliside Erke ile daha önce iki kez karşılaşmıştım.Bütün bunlar kafamda büyük bir soru işareti oluşturuyor ve ürpermemi sağlıyordu.Tüm bunların içinde ise neredeyse tek bir şeyden emindim.Kafamdaki soru işaretlerini giderebilecek tek bir kişi vardı.Ve ben birazdan onunla yüz yüze gelecektim.
Adımları girdiğim sokakta biraz daha hızlandırdım ve birkaç sarhoşun yanından geçtim.Üzerimde siyah bir pantolon,siyah ayakkabılar ve yüzümü tamamiyle gizleyebildiğim siyah bir kapşonlu vardı.Bu saatte böyle bir yerde tek başıma olmaktan son derece rahatsızdım.Fakat böyle yerlere bir o kadar da alışıktım.Bir zamanlar en yakın arkadaşım olan insanla birçok defa evden kaçmış ve birçok defa böyle yerlere gelmiştik.O kişi artık en yakın arkadaşım değildi.Çünkü en yakın arkadaşlar bile mutsuzluğa bir süre tahammül edebiliyorlardı.Sonra da çekip gidiyorlardı.
Bakışlarımı barın girişinde odaklamış ve derin bir nefes almıştım.Vücudum her gergin anımda olduğu gibi tepki vermeye başlayıp yavaşça titremişti.Ellerim vücuduma çarpan soğuk havanın aksine terlemeye başlamışlardı.Cesur olmalıydım.Korkaklığın sırası değildi.Zaten korkacak ve kaybedecek neyim kalmıştı ki?
Yavaşlayan ve tereddüte düşen adımlarımı hızlandırdım ve vakit kaybetmeden içeri girmek için harekete geçtim.Sırtım dikleşmiş ve kalbim çoktan bir maratona katılıyormuşçasına koşmaya başlamıştı.Kafamdaki kapşonu hızlı bir şekilde çekmiş saçlarımın omuzlarıma dökülüp rüzgarda savrulmasına izin vermiştim.
Hazırdım.Şimdi tam zamanıydı.
Beni ilk önce ağır bir sigara ve alkol kokusu karşılamıştı.Yoğun bir duman etrafımda süzülüyor ve kulaklarımı klasik rock'ın mükemmel ezgisi dolduruyordu.Sarhoş birkaç beden uzun,ince koridorun bir köşesine çökmüş ve neredeyse sigara olmadığından emin olduğum bir şey içiyorlardı.Girdiğim kapıda güvenlik yoktu.Kimse yaşımı sormamış ve benden kimlik istememişti.Pisliğin ortasına düşmüştüm.Bunu daha içeri girmeden anlamıştım.
"Taze kan."Neredeyse kulağımın dibinden gelen bu sesle düşüncelerimden sıyrılıp yerimden birkaç metre havalanmama engel olamazken bakışlarımı sesin kaynağına çevirdim ve korkuyla gözlerimi kırpmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizlikte Bir Gece
Teen FictionTANITIM Hep yarım kalmıştım.Hep eksik.Bir şeylerle hep tek başıma mücadele etmiş ve sonunda da hep çuvallamıştım. Ben yapbozun eksik kalan parçasıydım.Kaybolmuştum ve ben olmadan yapboz tamamlanamıyordu.Kayıp parçayı ise kimse aramaya cesaret ede...