Bölüm 1

1K 72 13
                                    

Lütfen hatalarım olursa beni affedin, telefondan yazıyorum yine de kontrol edeceğim.Yorumlarınızı esirgemeyin :D

Bugün, Minseok için heyecanlı ama bir o kadar da hüzünlü bir gündü.Yıllardır yaşadığı, annesiyle ve babasıyla dolan bu evi bırakıp gidecekti, annesiyle.Annesi ve babası boşanalı bir ay olmuştu ve annesi Güney Jeolla Eyaleti'ne bağlı olan Boseong ilçesinde yerleşik bir düzen kurmuştu.Şimdi ise biricik oğlunu hiçbir zaman eve uğramayan bir adamdan almaya gelmişti.
Babasının eve uğramamasının sebebi ise bir gezgin olmasıydı.O, ülkesini ya da diğer ülkeleri gezen birisiydi.Ve gittiği her yere arkadaşlarını da götürüp beraber avlanırlardı.
Babasının yeteri kadar parası vardı, Minseok'a her zaman para yollardı-boşanmadan önce annesine de yolladığı gibi-ama artık yollar mıydı bilmiyordu çünkü hiçbir zaman göremeyeceği babasını seçmektense her daim yanında olabilecek olan annesini seçmişti.
Şimdi ise eşyalarını eline alıp odasına son bir bakış attı ve pencereye yöneldi.Burayı unutmayacaktı.Havasını özleyecekti.Ama O henüz kendine bakamayacak bir yaştaydı ve her insanın muhtaç olduğu gibi o da sevgiye muhtaçtı.Bu yüzden gitti.
"Bir an gelmekten vazgeçtin sandım Minseok."dedi annesi Heajong.
"Vazgeçmedim anne, seni sevdiğimi ve sana muhtaç olduğumu biliyorsun.Daha 16 yaşımdayım."dedi Minseok gözlerini yere sabitleyerek.
"Biliyorum hayatım.Hadi arabaya geç."
Annesinin eskimiş arabasına baktı Minseok.Eşyalarını bagaja bırakırken annesinin bir iş bulup bulamadığını merak ediyordu.Annesinin herhangi bir para kaynağı yoktu ve şu ana kadar biriktirdiği paralar sadece Boseong'da ikisine yetebilecek bir eve ve kolaylık sağlasın diye aldığı bu 2.el arabaya gitmişti.Minseok dayanamadı ve sordu:
"Anne, iş bulabildin mi?"
"Ah, evet, Boseong'un merkezinden çok az bir uzaklıkta etrafı yemyeşil ormanla kaplı ve arka tarafında gölün bulunduğu bir lokantada çalışıyorum.Gideceğin okula biraz uzak ama dert etme.Çok güzel bir yer ve ayakların seni memnuniyetle oraya götürebilir."diyip gülümsedi.
"Peki işlek bir yer mi, iyi para veriyorlar mı sana?"
Minseok'un derdi para değildi.Annesinin para için kendini çok fazla yormasını istemiyordu sadece.
"Merkezde olmadığı için pek işlek değil ama düzenli gelen müşterileri sayesinde bana da iyi para veriyorlar.Hem patron da çok iyi bir insan.1982 yılında kadınların çalışmasına karşı çıkan erkekleri bilirsin, o öyle birisi değil ve bana hemen bir iş verdi."diyerek Minseok'un başını okşadı.Minseok sevinmişti.En azından zor durumda kalmayacaklardı.

~~~

Minseok geldikleri eve baktı.Hemen karşı kaldırımında bir bar vardı.Korkuyla annesine baktı.
"Özel günlerde gençler eğlenmek için gidiyor."diyerek yanıtladı Minseok'un bakışlarını.
Minseok annesine cevap vermeden bagajdan eşyalarını aldı ve eskimiş merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.Annesinin parası buraya yetmiş olmalıydı ve mecburen burada kalacaktı.
"Minseok tatlım ben artık lokantaya gidiyorum.Sen de evi gezersin.Dışarıya çıkacak olursan sana lokantanın adresinin yazılı olduğu bir kağıt bırakıyorum.Masanın üstünden alırsın.Çıktım!"
Kapı sesi duyulduğunda Minseok eşyalarını yerleştirmeye başladı.Olanları ve olacakları düşünüyordu.Bir okula gidecekti ve arkadaş bulabilir miydi bilmiyordu.Her şeyini anlatabileceği bir arkadaşı olmamıştı.Sadece havadan sudan konuştuğu birkaç kişi vardı.Burada başlayacağı liseyi yalnız geçirmemek umuduyla derin bir nefes aldı.
Eşyalarını yerleştirdikten sonra odayı bir sessizlik kaplamıştı.Duvardaki saatin 'tik-tak' sesini duyduğunda başını saate çevirdi.Saat daha 5'ti.Minseok ceketini aldı ve annesinin bıraktığı notu da alarak evden çıktı.Sokakta tabelalar vardı ve yönünü kolayca buluyordu.Lokantaya geldiğinde annesinin şu an çalıştığını ve onunla ilgilenemeyecek olduğunu gördü.Ona gözükmeden bahsettiği göle doğru ilerleri.Etrafında gezerek lokantaya uzak bir yer seçti.Ağaçların toprak dışına çıkmış kalın köklerine oturarak uçuşan kuşları izlemeye başladı.
O uçuşan kuşları izlerken, onu izleyen bir çift bal rengi göz vardı, ormanın derinliklerinde...
Ve o bir çift bal rengi gözün sahibinin derince inlemesine bu küçük çocuğun kalbindeki kanın hızlıca pompalanması yetmişti.

Kısa mı uzun mu bilemiyorum.Telefondan ilk kez yazıyorum ve sıkıntı içerisindeyim.Kısa ise diğer bölüm daha uzun yazacağım.Bu bir geçiş bölümüydü.Birkaç bölüm sonra her şey yerine oturacak.Hikayemde yıl 1982 fark ettiyseniz.Daha hoş olacağını düşündüğüm için böyle yaptım.Umarım beğenirsiniz.Yorumlarınızı esirgemeyin ^^

Heart's Blood (Xiubaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin