Bölüm 2

1K 59 11
                                    

The man who can keep a secret may be wise, but he is not half as wise as the man with no secrets to keep. - E.W Howe

Güneş ışığı ve dün gece açık unuttuğu balkon kapısından içeri duyulan dalga sesleri oldu Alyssa'yı uyandıran. Onun için bu şekilde uyanmak güzel bir yoldu. Yatağın içinde bir kenara doğru dönüp saate baktı 5.30 yazıyordu. Gelişme vardı yarım saat daha geç kalkmıştı. Yataktan kalkıp masanın üstünde duran kitabı aldı. Elinde evirip çevirdi ama bir türlü canı açıp okumak istemiyordu. Balkonun kapısını kapattı, perdesini de çekti bu kalın siyah perdeler tek nedenden ötürü buradalardı, güneş ışığının daha erken düştüğü vakitlerde Alyssa'yı  uyandırmaması için ama işe yaramamıştı güneş hangi saatte doğarsa o saatte kalkıyordu. Bazen çok yorgun olduğunda bugün de olduğu gibi yarım saat gecikiyordu. Komik bir hikayeydi, Tyler ve o güneş ışıklarının daha yeni havayı aydınlatmaya başladığı zaman doğmuşlardı. Tyler hep bunu farklı sebeplere bağlar hikayenin sonu da Alyssa'nın sabahları uyuyamamasına bağlardı. Duş almak için banyonun yolunu tuttu. Güneş henüz odasını tam anlamıyla aydınlatmamıştı. Ayaklarını sürüyerek yürüyordu, çıplak ayakları banyonun soğuk zeminine değdiği zaman ışıkları açması gerektiğini hatırladı. Aynalara bakmamaya özen gösteriyordu çünkü saçları uyandıktan sonra genellikle zombi gibi görünmesine neden olurdu. Sonunda duştan çıktıktan sonra ve insana benzediğinden emin olduktan sonra aynanın karşısına geçip saçlarını at kuyruğu yaptı. Banyodan çıktıktan sonra, masasının üzerindeki ajandaya baktı. On beş yaşında bile olmayan birinin ajandası tuhaftı tuhaf olmasına ama gereksiz şeyleri- geçen yıl bugün bu saat ne yaptığı gibi-hatırlayabiliyordu ama iş gerekli şeyleri hatırlamaya gelince beyni hata veriyordu. Bir keresinde Tyler'ın doğum gününü unutmuştu ve kardeşi çok sinirlenmişti. Bu konuda ciddiydi, hatta bu ajandayı ona unuttuğu doğum günlerinde almıştı. İnsan kendi doğum gününü nasıl bu kadar sık unutabilirdi ki? Ajandanın yanında olan kamerayı açtı. Bu onun bir çeşit günlük tutma yöntemiydi. Bundan önceki doktoru ona günlük tutmasını söylemişti ama Alyssa bunun sonunu görmüştü. Sürekli elinde defterle dolaşacaktı onun yerine kamera almakta çözüm bulmuştu. Telefonundan da aynı işi yapabilirdi ama o zaman unutabilirdi. Bale dersi öğleden sonraydı. Piyano dersinin üzerini çizdi. Anlatması gereken bir tarih projesi vardı, baleden sonraya bırakmaya karar verdi. 

Daniel'ı ara. Bu yazı kendi el yazısı değildi sağa eğikti ve Alyssa'nınkinin aksine düzenli ve güzeldi.

 Cuma günü biraz tartışmışlardı ve dün onu arayamamıştı. Yine erteledi. Bu saat onun için bile çok erkendi. Birkaç kere onu yedi civarında aramıştı. Ve telefonu ilk açtığında pek mutlu olmadığını ağır bir dille ifade etmişti.

Kendimi kitaplığın karşısındaki koltuğa bıraktı. Aşağı inmek ve inmemek arasında karar vermeye çalışıyordu. Dün akşam olanlardan sonra inmemeyi seçmek çok zor olmadı. Tekrar balkona çıktı. Küçükken Tyler ile birlikte sürekli burayı kullanırlardı. Balkonun kenarındaki demirlerden, duvardaki borudan ve diğer şeylerden destek alarak çatı katının terasına çıkarlardı. Bu yolu kullanırlardı çünkü çatı katından buraya açılan kapıyı açmalarına asla izin vermezlerdi. Bu şekilde çıktığımızı öğrendikten sonra bile izin vermemişlerdi ama dikkatli oldukları sürece buradan çıkmalarına izin vermişlerdi. Boruya gerek bile yoktu ama sırf Alyssa ve Tyler kullandığı için duruyordu. Belki yine çıkabilirdi. Balkon demirinin üstüne çıktı. Duvardaki çıkıntılardan birine ayağımı yerleştirdi. Borunun birleşim noktasındaki çıkıntıya da diğer ayağımı yerleştirdi. Yukarı doğru dikkatlice itti. Elleri korkulukları hissedince tutunup kendini yukarı çekti. Korkuluğun diğer tarafına geçince üstünü düzeltti. Esinti saçlarının arasından geçiyordu, birkaç saniyeliğine dün olanları unuttu ve huzurlu hissetti. Bugün hava biraz serindi, dalgalar ise daha azgındı. Kendisini yine 10 yaşındaki hali gibi hissetti. O zamanlar oldukça kiloluydu -doksanlı rakamlardan söz ediyordu-. Kendini yeniden o tombul küçük kıza dönüştürmek için her şeyi verirdi ama her şeye rağmen. Çünkü o zaman tek derdi insanların kendisine şişko demesi, oyun oynayacak arkadaşının olmamasıydı. Ama Tyler her zaman onun için oradaydı. Kendisi her ne kadar kardeşinin kendisinden hoşlanmadığını düşünse de Tyler daima onun yanındaydı. Tyler doğum günlerini ortak kutlamakta ısrar ederdi bunu nedenini Alyssa da biliyordu ama hiçbir zaman itiraz etmemişti. Alyssa'nın partisine gelecek arkadaşı yoktu. Tyler kendisi için onca fedarkarlığı yapmıştı ama Alyssa bencildi. Hiçbir zaman karşılığını vermemişti. Teşekkür bile etmemişti. Şimdi ise etrafında olan herkesi kendisinden uzaklaştırmayı görev edinmişti sanki kendine  zaten etrafımdaki herkes beş altı kişiden ibaretti ama yine de bazen yanınızda birinin olmasına ihtiyaç duyuyordunuz.  Arkadaşının olmaması eskisi kadar rahatsız etmiyordu. Eğer babasının kim olduğunu öğrenseler zaten birçok arkadaşı olurdu, ya da annesinin kim olduğunu. Ama Rebecca için üzülüyordu. Annelerinin ölümü Alyssa'yı ne kadar paramparça ettiyse, o da o kadar dağılmıştı. O üç yıl içinde toparlanmaya başlamıştı, ne kadar olabilirse tabii. Alyssa ise tek arkadaşını saçma bir nedenden dolayı kendinden uzaklaştırıyor, elinden geldiğince kendini mahvetmeye çalışıyormuş gibi davranıyordu. Hala kendinsini acındırmaya çalışıyor, küçük bir çocuk gibi davranışlarını haklı çıkarmaya çalışıyordu. Alyssa bunları yaptığının farkındaydı ama değişemiyordu. Her ne olduysa zaten bu üç yıl içinde olmaya başlamıştı, Alyssa'nın hastalığı annesi ölmeden birkaç ay önce başlamıştı, Rebecca'nın alerjileri de aynı yıl başlamıştı, kalbindeki sorun da ertesi yıl. Aslında kalbindeki sorun çok korkulacak bir şey değildi. Böyle demişti doktor. Sadece çarpıntı yapıyordu. Rebecca, Alyssa yokmuş gibi davranmaya da o zaman başlamıştı. Alyssa düşüncelerinden sıyrılmaya çalışırken omzuna dokunan bir el bunu onunn yerine yaptı. Korkudan dizlerinin bağı çözülmüştü. Bir anda arkasını döndü. Tyler'dı.

ReflectionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin