Benim kanatlarım yok, senin bulutların.

137 13 3
                                    


Benim çocukluğum sana âşık, senin çocukluğun benimle oynamaz bile.

Ben dünyaya seninle birlikte gelmişim, sen yoldan habersiz.

Gel karşımda dur, gözlerimi salayım o durgun suyuna, ellerimi sevindireyim yüzünün o yumuşak toprağıyla. Etme, bırak bütün endişelerini, ezberlerini sileyim (aslında senin bana emanetin) cümlelerimle. Bir başkası gördüyse kalbini, sen onu sevebildiysen, ben gidip toprağıma yatayım ve sen gel üstüme cümlelerimi dök sevgili.

Sana aşığım deyip sus pus olsam ve pul pul dökülsem masaya ve sen bir nefesle beni dağıtsan. Kalbim soğumaz sevgili, ölsem bedenim soğumaz bu içimdeki yüzünden. Aşığım, çok aşığım diye diye uyuyakalsam da sen uyandırmadıkça gözümü kilitlesem dünyaya.

Daha kaç cümleye diyet ödeyebilirim?

Kaç defa daha kendi kendime "Sana âşığım..." diye içimden söyleyip sonra durup sonra bi nefes alıp nihayet o nefesin içime çökmesine izin verebilirim? İçimde şişen o hayvan ölüsü duygunun beni boğmasını beklerken yine uyanıp yine devam etmenin o sıkıntılı zorunluluğunda kaç defa daha seni unutuyorum sanıp aniden duvara çarpabilirim? Sanıyorum ki ölene kadar bunlara devam edebilirim sevgili, kendime kastımdan değil sevdamdan.

Her şey bir cümlenin devamına bir ömür adamak istediği ile başlıyor. Sen konuştukça çevrede değişenler, yavaş yavaş başka bir dünyaya geçişler, sen devam ettikçe keşfedilen renkler, lezzeti değişen içkiler ve sınırı olmayan rahatlatıcı bir aptallığa teslim oluşlar. Böyle böyle zehirleniyor kan, sonra boğaza dayanıyor da en fenası boğmuyor, orada kalakalıyor.

Sen benim kanımsın.

İşaretli Yerlerden SevinizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin