7.Bölüm

55 9 0
                                    

Çok sıcaktı. Buharlaşabilirdim. Gözümü zor açıyordum. Tanıdık bir koku vardı etrafımda. Eduardo. " İyi misin? "Dedi. " Yanıyorum." dedim. "Ateşin var." dedi. Soğuktu sesi. Her zaman böyle mesafeli olamazdı dimi? "Yarın gidiyoruz. Yas bitti." dediği an hızlıca olduğum yerden kalktım. Başım döndü... Gerisini hatırlamıyorum.

"Auro bize gel. Gel bize Auro. Sen bir yıldızsın. Yükselmelisin. Uyan artık bu sahte hayatından." sürekli tekrarlanıp durdu bu cümleler kafamda. Annem. Babamla el ele tutuşmuşlardı. Ama sadece annem konuşuyordu. Babam üzgünce usanmışcasına bakıyordu sadece. Rüya olduğu apaçık belli ama bir şeyler vardı. Kafama takıldıysa kesinlikle bir şeyler vardı.

Eduardo ve Perry gitmek için hazırlanıyorlardı. Tek kalacaktım bir süre, bu yüzden kendime yeni bir prestij bulmalıydım.Düşünüyorum. Düşünüyorum.Düşünüy...

"Seni hiç ağlarken görmemiştim."dedi Arthur,düşüncelerimi bölerek.Dün geceki Rashida'nın konuşmasından sonra olanlardan etkilenmiş gibi görünüyordu.Doğru söylüyor,beni hiç ağlarken görmemişti.Ben ağlamazdım yani sinirlendiğim zaman hariç.

"Sinirlendiğin için olduğunu biliyorum.Sen böyle birşey için üzülmezsin.Senin yerinde olsaydım, bütün kanını emer daha sonra bir mezar açıp onu içine koyardım ve üstüne beton dökerdim.Sen fazla tepki vermedin aslında çünkü sen gittikden sonra hızla odadan çıktı.Sevinir gibi düşünmüştüm ama öyle değildi."bu kızı hiç anlamıyordum.

"Aynen öyle."dedim

"Ateşinin sadece 5 dakika sürdüğünü söylemiş miydim ? " dedi Arthur.

"Daha önce hiç ateşim çıkmamıştı."dediğim de Eduardo başını beni onaylar şekilde salladı.
"En fazla üç saat sürer diye düşünmüştüm."dedi Eduardo."Güçlenmissin.Sadece 5 dakika sürdü."

"Neyden oldu ?"dedim olanları sindirmeye çalışırken.

"Sen banyoya girdikten sonra kapını en az bin kere çaldık."dedi Perry."Kapıyı kırmaya çalıştım ama bu kapılar çok güçlü ama tabiki kırmayı 30 dakika sonra başardım.
Suda kıyafetlerinle durduğun için ateşin çıktı."dedi Eduardo ve devam etti,"Ateşin o kadar yüksekdi ki gözlerini açtığın zaman benimle konuştun, sonra bayıldın."
"

Havale geçirdiğini düşündük ama sen 5 dakika sonra eskisi gibiydin."dedi Arthur ve gülümsedi.

Çocuklarla İnfitiny'nin girişine yürümeye başladık.Perry ve Eduardo'nun gitme zamanı gelmişti.Herşey eski haline dönüyor gibi görünse de hâlâ ters giden birşeyler vardı.Hissediyordum.Rashida'nın burada olması artık bana rahatsızlık veriyordu.Dediklerinde haklı olmadığını biliyordum.Burası benim yerim.Benim yerimi benden daha iyi kimse tanıyamaz.Beni sinirlendirmek için yaptığını biliyorum.Bu onun yararına olmayacak.

Yemekhane katına gelmiştik.Bir grup aeon bir masada toplanmış oyun oynuyordu.Birkaçı ise yemek yiyordu.Beni görünce kalmaya yeltendiler ama onlara başımla oturmalarını işaret ettim.Köle gibi hissetmelerini istemiyorum.Gözüm bize yaklaşan Rooney'e takıldı.Beyaz bir pantolonun üstüne siyah bir kazak giymişti ve saçlarını tepesinden at kuyruğu yapmıştı.

"Demek gidiyorsunuz."dedi Eduardo'ya bakarak.Eduardo kafasını salladı."Güle güle."diyerek yanımızdan uzaklaştı.Rooney ilk defa bana selam vermemişti.Hatta yüzüme dahi bakmamıştı.Aptal !

"Rooney'nin nesi var ?"dediğinde Arthur'a bir bakış attım.

"Bilmiyorum."dedim.Aslında aklımda bir tahmin vardı.

Kapıya yaklaştığımızda ikisi de arkasını dönüp bize baktı.Elini ilk uzatan Perry oldu elini sıktım ve Eduardo'nun eline yönelmiştim ki,

"Sarılmayacak mısınız ?"dedi Arthur.

"Gerek yok."

"Pek sarılmadan yana değildir."dedi Perry.

Eduardo'nun 'tabi tabi.'diye imalı bir şekilde mırıldandığını duysam da onu görmezden gelip arabaya binmelerini izledim.
Beyaz,lamborghini aventador'ın camından bana gülümseyen Perry'e elimi salladım ve Arthur'la içeri geçtik.

Bir haftadır aynı konu üzerinde çalışıp duruyorduk.Tekme hareketlerinin üzerine yeni birşeyler bulmuştum.Eduardo ve Perry'nin gelmesine daha bir hafta vardı.Bir hafta boyunca boş boş duramazdık ki boş durma zamanı çoktan geçmişti.Bugün daha çok heel kick yani topuk tekme üzerinde çalışmıştık.Aeonlar bu konuda da gayet iyiler.Yeni şeyleri öğrenmeye çok açıklar bu yüzden işim kolaylaşıyor.

         Rashida'ya gelirsek ki artık onun hakkında konuşmak günlük rutinlerimin arasında.Onu görmemeye,umursamamaya çalıştıkça herşey de beliriyor.Çalışma anında sorun çıkartmadan denilen herşeyi yapması gözlerimi yaşartsa da neyin peşinde olduğunu biraz farkına varmış gibiyim.
Çalışmamız bittiği için herkes odalarına dağılmıştı.saat gece yarısına gelirken İnfitiny'nin dışında ki kamelya da oturuyordum.Yağmur damlaları kamelyanın çatısını çalarken,gri bulutları gecenin karanlığında görmek oldukça güçtü.Birinin Kamelyanın zemininde ki ayak seslerini işittiğim de yanıma oturan Rooney'e baktım.Öğlen yemek saatin de ve çalışmalar arasında su götürüp getirmesi dışında pek görmemiştim.Bir ya da iki kez konuşmuşuzdur.

        "Nasılsın ?"

         "Rooney ! " dedim sesimi biraz yükselterek.Bana bunu sormasından hiç hoşlanmazdım.

         "Tamam,sustum."

          "Yağmur ne güzel yağıyor." dediğinde ona garip bir şekilde baktım.

           "Ne var !" dedi sinirlenmişcesine.

           "Sorun ne ? " aynı bakışları bana gönderdi.

           "Her dediğim de bir sorun aramasan artık !" dedi sesini yükselterek.

           "Bu kadar sesini yükseltme ! Aeonlar uyanacak."dediğimde gözlerini devirip aynı tonda konuşmaya başladı.

             "Sorun falan yok ! Sen bu sıralar fazla paranoyaklaştın..."

             "Regl mısın ?"dediğim de sinirle ayağı kalktı.

             "Rashida seni bayağı değiştirdi! Sanırım paranoyaklaşmanın sebebi de bu !" dediğinde ben de sinirlenmiştim.Hemen yerimden kalkıp onun yanına gittim.Ondan uzundum ama topuklu giydiği için şuan aynı boydaydık.

              "Rashida beni değiştiremez !" dedim,dişlerimin arasından."Onun o küçük beyniyle beni değiştirdiğini mi düşünüyorsun gerçekten !"dediğim bana şaşırarak baktı ve,"Gözlerin..."dedi ve hızla içeri girdi.
   

Yıldızın Düştüğü YerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin