8.Bölüm

114 17 16
                                    

Multimedia da Zülal,Erdem ve Azra var . Keyifli okumalar !!

Sera'dan...

Sabah kalktığımda aşırı derecede açıkmış bir durumdaydım. Dün akşam üzeri eve geldik ve geliş o geliş. Gökalp'te bende o saatten beri yatıyorduk. Fazla uyumak da insana yorgunluk veriyordu.

Banyoya girip sıcak bir duş aldım. Saçlarımı suyun altında iyice köpürte köpürte yıkadım. Dün cenazeden sonra duygusal olarak büyük bir çöküntüye uğramıştım. Sıcak bir duş ve uzun bir uyku azda olsa beni toparlamaya yaramıştı.

Beyaz bornozumu giyip odaya girdiğimde Gökalp hala uyuyordu. Dolaptan iç çamaşırlarımı ve bugün giyeceğim koyu renk kot pantolon ve siyah bir kazak aldım. Banyoya girip dolaptan çıkardığım eşyaları üstüme geçirdim. Ardından aşağı kahvaltıyı hazırlamaya gittim.

Kahvaltı için de her şeyi hallettikten sonra Gökalp'i uyandırdım. Yaklaşık on dakika sonra aşağı indiğinde kahvaltımızı etmeye başlamıştık.

"Gökalp, bugün Erdem Bey'lere gideceğiz. Bir tanıyalım onları. Belki de seversek artık onlarla da bir aile oluruz."

"Olur gidelim" dedi. Bir pürüz çıkarır diye çok korkmuştum. Kabul edince sessizce nefesimi dışarı verdim.

Kahvaltıdan sonra hazırlanıp, Erdem Bey'lere gitmek için kapıdan çıktık.

****

Gökalp'ten...

Arabaya bindiğimizde havanın soğukluğu nedeniyle içime ürperti geldi. Uzanıp ısıtıcıyı açtım ve ısınmayı amaçlarcasına ellerimi birbirine sürtüp, sıcak nefesimi üfledim.

Annem adresi bilmediği için, elindeki küçük, katlanmaktan iyice buruşmuş kağıttaki adresi,cep telefonundaki navigasyona yazdı.

Ekranda yol tarifi çıktığında telefonu, arabaların içinde bulunan telefon koyma yerine koydu.

Ortamdaki sessizliği bozmak için uzanıp radyoyu açtım ve arabanın kapısına yaslanıp, kafamı cama dayadım. Müzik ruhun gıdasıydı gerçekten... Huzur kaynağı...

Kolumun yumuşak eller tarafından dürtülmesiyle kafamı yasladığım camdan kaldırdım ve uyku mahmurluğundan dolayı kısık gözlerle beni uyandıran anneme baktım.

"Oğlum, hadi uyan. Geldik."

Kafamı salladım ve gözlerimi ovuşturarak uyanmaya çalıştım. Kapıyı açıp, dışarı çıktığımda sıcak havanın güzelliğinden çıkıp, soğuk havanın insanı donduran esintisine kapıldım.

Arabanın etrafında dolanıp, annemin yanına gittim ve onun adımlarını takip ederek adreste yazan apartmanı aramaya başladık. Bir kaç apartman dairesini geçtikten sonra aradığımız evi bulmuştuk. Açık pembe renginde boyanmış bu bina yeni yapılmış gibi lükstü. Ayrıca büyük bir bahçesi de vardı.

Tanımadığım kişilerin yanında durmaktan, onlarla konuşmaktan her zaman nefret ederdim. Fazlaca bir utangaç yapıya sahiptim.

Annem, Erdem Bey'lerin soyadını hatırlamak amacıyla elindeki adres yazan kağıttan soyadı buldu ve tüm zillerde "Erdem Soykan" diye mırıldanarak göz gezdirdi.

Doğru zili bulduğu zaman, dudaklarından tatmin olmuşçasına bir onay belirten mırıldanma çıktı.

Zile bastığımızda bir kaç saniye bekledikten sonra ayak sesleri duyuldu. Kapıyı koyu kumral saçlı, yaklaşık benim yaşlarımda olan bir kız açtı. Söylenene göre Azra bu olmalıydı.

KÜÇÜK İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin