Müzeyyen'i sevmek, her şeyden ağırdı. Sıradan bir erkek için yorucu, hatta uğraşmaya değmezdi. Kesinlikle zaman kaybıydı ayrıca güçlü bir kadını sevmek. Emek gerektirirdi zaten. Siyah saçlı kadınları sevmek, kocaman bir yürek isterdi. Sabır isterdi, sadakat beklerdi kimi zaman. Kolay iş değildi imkansızın peşinden sürüklenen kalbi taşımak. Öyle büyük bir yük, öyle derin bir acı bırakırdı işte.
Kendinden emin tavrı, bir adamı köşeye sıkıştırabilecek kadar hükmederdi karşısında durana. Kadın'ı sevmek, bir kalbi saçlarından tutup yerde sürüklemek, derin gözlerin içinde kaybolmak, kendini bir daha hiç bulamamaktı. Basit bir adam için zordu işte Müzeyyen'i sevmek. Hele Süreyya için, her akşam ölmek ve her sabah yeniden dirilmekti. Adamın gözleri, kadının gözleriyle buluştuğu zaman, yerle yeksan olmayı dilemek fakat hemen ardından oradan hiç ayrılmamak için binlerce kez yalvarmaktı Tanrı'ya. Adam için çelişkilerle yaşamaya alışmaktı kısaca. Hayatındaki her şeyi bir kenara fırlatıp tek bir kadın için sil baştan yaratmaktı tüm hayatını. Oldukça zor, oldukça karmaşıktı.
Lakin her şeye rağmen Süreyya için güzeldi Müzeyyen'i sevmek. Yüksek bir yokuştan kollarını iki yana açarak aşağı doğru salınmaktı. Kimi zaman ise kelebeklerin tüm bedenini ele geçirmesine izin vermekti. Yanlış bir şey söylememek için çabalamaktı bazen de. Kalbini kırmamak için aklından geçenleri binlerce kez sorgulamak ve kendini ona adamaktı. Sıradan bir adam için, muhteşem bir kadını sevmekti Müzeyyen'i sevmek. Onu üzdüğünü hissettiğinde şiirlerin dizeleri arasında kendini asmaktı. Bir tür intihar girişimi, soğuk bir nefesin tüm bedenini ele geçirmesine izin vermekti. Ölüm kadar acı, hayat kadar güzeldi sevmek. Yüz defa ölmeyi istemek, bin defa yine onu sevmeyi dilemek. Bir keşmekeşti Kadın'ı sevmek, anlaşılması oldukça zor bir soruydu.
Süreyya, bulutlarla yaşamaya bile alışmıştı oysa. Kalemiyle daha bir dost olmuş, defterine tüm içini dökmüştü. Adam aslında kendini yeniden bulmuştu, Kadın'ı severken. Müzeyyen bunun hiç farkında değildi. Süreyya gök kubbeyi ayaklarının altına sererdi, Kadın sadece bakmakla yetinirdi. Gözlerindeki ışıltıyı beklerdi Adam fakat o ışıltı hiçbir zaman hayalindeki gibi olmazdı ve hiç belirmezdi.
Günden günü erirdi Adam. Bu siyah beyaz Kadın, Süreyya'nın hayalinde bir yere sahip olduğu sürece yok ederdi onu. Bunu kimse fark etmezdi belki Adam dışında fakat Müzeyyen'i sevmek kalple küs olmaktı.
Kadın'ı sevmek, bir ölüm haberiydi Süreyya için. Kalbini avuçlarının içinde sıkıştırıp nefessiz bırakmaktı. O derin bakışlarda boğulmayı dilemek, dudaklarında canına son vermeyi istemekti. Zordu kadını sevmek, bir küçük bakış için tüm hayatını noktalamaktı.
Diğer sevdalardan farklıydı Müzeyyen ve Süreyya. Bir aşkı anlatmıyordu. Adam'ın hayalindeki Kadın'a tutkusunu anlatıyordu. Bu hikayenin sonunda Kadın gitti, Adam ise kaldı. İşte bir aşk, en yüksek binanın çatısından kendini böyle hızlı aşağı bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzeyyen'i Sevmek #Wattys2016
Romance# Keşfedilmemiş Cevherler Atty'15 En İyi Romantik Hikaye # Siyah beyaz bir kadındı Müzeyyen. Arnavut kaldırımı sokakların birinde, elindeki kan kırmızı gülle yürüyordu salına salına. Üzerindeki beyaz elbise uçuşuyordu nazlı nazlı kimi zaman. Om...