|| 5-Müzeyyen'i sevmek, kırmızıya aşık olmaktı

2.2K 198 92
                                    

Herkese yepyeni bir bölümden merhaba!

Söz verdiğim gibi bilgilendirme bölümünden kısa bir süre sonra yeni bölümü de sizinle paylaşıyorum. Bununla beraber tabii yeni kapağımızı da size göstermekten mutluluk duyarım. Harika bir kapak bulana kadar arada kapakları değiştiriyorum, kusura bakmayın lütfen. Fakat en güzelinin olmasını istediğim için her şey.

Ben sadelikten yana olduğum için karmaşık kapakları pek sevemiyorum maalesef. Ayrıca karakterli kapak da olmasını istemiyorum. Çünkü her şeyi okuyucunun hayal gücüne bırakmak bana daha uygun geliyor diyebilirim.

Hikayemizin okunması sürekli artmaya devam ediyor ve gün geçtikçe yeni okuyucular da katılıyor aramıza. Bu benim için gerçekten de çok güzel bir haber.

Ayrıca... Eğer sizin de kapak yapmaya ilginiz varsa veya beğendiğiniz alıntıları benimle paylaşmak isterseniz sizi hikayenin grubuna bekliyorum. Linki diğer bölümde olduğu gibi dış bağlantıya ve yoruma bırakıyorum.

Hepinize iyi okumalar!!! *-*


***


İnsan kimin yanında kendini daha huzurlu hissederdi? Sevdiğinin mi, sevildiğinin mi? Peki ya ikisi de aynı kişiyse? Huzurumuz daha da artar mıydı? Zaten Süreyya, sevilmeyi pek umursamıyordu. O, koşulsuz sevmeye aşıktı. Kadın'ı her şeyiyle kabullenmeyi, sadece iyi yönlerini görmeyi, hatta dünyadaki tek kadınmış gibi davranmayı seviyordu. Bu yüzden Kadın'ın yanındayken sürekli huzurluydu. Bunun sevilmekle bir alakası yoktu ona göre. Tüm iş sevmekte bitiyordu.

Müzeyyen de sevmesine seviyordu Adam'ı, bunu inkar edecek hali yoktu zaten. Fakat bir yandan da içinde tarif edemediği garip bir duygu hüküm sürüyordu. Kadın, Süreyya'nın duygularının baskınlığından korkuyordu diğer bir deyişle. Müzeyyen ne hissederse, Adam'ın hissettikleri her zaman üstün geliyordu ve bu da kendini garip hissetmesine sebep oluyordu. Süreyya'nın yanındayken üzerindeki utanç duygusunun etkisi de hiçbir zaman geçmiyordu zaten. Fakat her konuştuğunda ona sarılmak istediğini fark ediyordu. Daha önce hiç hissetmediği şeylerin etkisine kapılmıştı genç kadın. Bu duygularını nasıl kullanacağını, neler demesi ve nasıl davranması gerektiğini hiç bilmiyordu. Sadece sevmesi gerektiğini biliyordu, Süreyya'nın aşkını karşılıksız bırakmamalıydı.

Genç kadın, oturduğu yerden sakince kalktı. Kafasının içindeki susmak bilmeyen soruları bir kenara itip pencereyi açtı. Bir süre bakındıktan sonra pencere mermerindeki sigara paketinden bir sigara çıkardı ve ince kibritle tutuşturdu. Süreyya çok kızardı Müzeyyen'in sigara içmesine. Kendi bile bırakmıştı içmeyi, onun da bırakmasını istiyordu haliyle. Fakat Kadın her zaman, bu sefer son, sözlerini bozuyordu istemese de. Süreyya evde olmadığı zamanlar istediği kadar içiyordu sigarasını. Her sigarayı söndürdüğünde de pişman oluyordu tabii.

Müzeyyen bu aralar kendini pek bir yalnız hissediyordu. Sırf sevildiğini hissetmek için neredeyse her gün Süreyya'ya gelmeye başlamıştı hatta. Bazen onu kullandığını düşünüyordu fakat hemen ardından Süreyya'nın onun için ne kadar önemli olduğunu kendine hatırlatıp duruyordu. Adam'ın da itirazı olmuyordu tabii, Müzeyyen'i her gün görmek onun için bir hediyeydi çünkü. Fakat arada genç kadının kederli olduğunu fark ediyordu, aslında bunu sürekli fark ediyordu, fakat bir türlü sormaya fırsatı olmuyordu ya da sormak istemiyordu. Açıkçası Müzeyyen'in vereceği cevaptan korkuyordu biraz da, kendisi yüzünden böyle olacağını söylemesi Adam için bir yıkımdan farksız olurdu.

Müzeyyen'i Sevmek #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin