Merhaba, merhaba, merhaba! ^_^
Uzun bir aranın ardından yeni bir bölümle yine buradayım. Bu bölümden sonra Müzeyyen'in neler sakladığını öğrenmeye daha çok yaklaşacağımızı belirtmek isterim. Aslında bu bölüme kadar hikayeye daha giriş bölümündeydik diyebilirim. Bakalım bizi neler bekliyor?
Hepinize iyi okumalar! *-*
***
Güzel seven adam, kendini güzel hissetmiyordu artık. Bir kenarda unutulmuş, hatta hatırlanmak için çabalanmıyormuş gibi hissediyordu. Çoğu zaman haksız da değildi böyle hissetmek konusunda. Çünkü Müzeyyen'in dik duvarları vardı aşması gereken. Her geçen gün ona daha da yaklaştığını düşünürken, o koskocaman duvarlar örüyormuş aslında. Sırdan duvarlardı bunlar. Süreyya'nın bir türlü anlam veremediği sırlar taşıyordu Kadın bedeninde. Genç adam birbirlerine yaklaştıklarını düşündüğünde demek ki Müzeyyen bu duvarları bir kat daha yükseltiyormuş. Bu da adamı günden güne parçalıyordu tabii. Lakin bir farklılık olmadığı da ortadaydı aynı zamanda Müzeyyen'de. Her sabah, hatta her gün, Süreyya'yla birlikte kahvaltı ediyor, günlerini birlikte geçiriyorlardı. Sanki her şey normalmiş gibiydi. Fakat akşama doğru bir şeyler değişiyordu aynı zamanda. Adam bunu fark edeli çok olmamıştı maalesef. İşte Süreyya buna anlam veremiyordu. Ne değişiyordu ki birkaç saat içinde? Neden birden yabancılaşıyorlardı?
Bir şey de demek gelmiyordu içinden. Seviyordu işte Adam. Saf kalbinin alabildiğince seviyordu. Sanki bir nefeste çekiyordu tüm sevgisini içeri. Kimseyle paylaşmak istemiyormuş gibi yüreğinin tam ortasına konduruyordu genç kadını. Zaten kimseler fark etmiyordu bedeninde olanları. Yanından geçen hiçbir insan böylesine büyük afetlerin yaşandığını bilmiyordu cılız bedeninin içinde.
Süreyya'nın eve gidesi yoktu bu hafif serin yerden. Saatlerce, günlerce hatta haftalarca burada oturup Müzeyyen'in neden böyle davrandığı üzerinde kafa yorabilirdi. İçinden bunu yapmak gelse de kime ne yararı olacaktı ki bu serseri hareketlerin? Kadın'ı mı üzecekti, umrunda bile olmazdı belki.
Belki de basit bir insan olduğunu tekrar kabullenmeliydi Süreyya. Onu sadelikten çıkaran kadın bile mesafe koymaya çalışır gibiydi artık. Başka çaresi yoktu eskiye dönmekten. Niye böyle olmak zorundaydı sanki? Ne vardı Müzeyyen de farklı olsaydı? Her şey daha kolay, daha güzel olmaz mıydı, olurdu tabii.
Her ne kadar Müzeyyen o gün sokaktaki kadının kendisi olmadığını söylese de Süreyya bir şeylerden kuşkulanıyordu yine de. Gözlerini kaçırması normal değildi çünkü. Tanıdığı Müzeyyen, söylediğinin arkasındaysa karşısındaki insanın gözlerinin en dibine bakardı. ''Bak, ben haklıyım.'' imajı verirdi onu suçlayanlara. Bugün ise farklıydı, çok farklı.
Süreyya yavaşça doğruldu. Aralarındaki kısa konuşmaya rağmen çok uzun bir günmüş gibi geldi ona. Bir yanı Kadın'ın peşinden gitmek için aklına yalvarırken, bir yanı da tam tersi yönde ilerlemek için çırpınıyordu. Ne olacaktı bu kararsızlığı kendisi de bilmiyordu. Hiçbir zaman anlaşamıyordu kendisiyle genç adam.
Kaldırımın kenarından yürürken kendi kendine konuşmaya başlamıştı Süreyya. Canına tak etmişti artık içinde bulunduğu bu keşmekeş.
''Hadi be Süreyya, yap bir çılgınlık. Göster sevmek nasıl olurmuş. Yeter sustuğun. Sustun da ne oldu, anladı mı sanki senin ne kadar aşık olduğunu ona? Öyle anlamıyorsa alıp karşına dökeceksin içini birden. Elbet anlayacak. Aklında soru falan da kalmayacak. Huzura ereceksin işte, mutlu olacaksınız.'' diye kendini cesaretlendirmeye başlamıştı. İçindeki binlerce his aynı anda harekete geçti sanki. Bir uzayan kaldırıma baktı, bir de aşk kokan ellerine. Yaparsın Süreyya, dedi kendine, başarırsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzeyyen'i Sevmek #Wattys2016
Romance# Keşfedilmemiş Cevherler Atty'15 En İyi Romantik Hikaye # Siyah beyaz bir kadındı Müzeyyen. Arnavut kaldırımı sokakların birinde, elindeki kan kırmızı gülle yürüyordu salına salına. Üzerindeki beyaz elbise uçuşuyordu nazlı nazlı kimi zaman. Om...