|| 10-Müzeyyen'i sevmek, bunu tüm hücrelerinde hissetmekti

1.4K 116 65
                                    


Herkese yepyeni bir bölümle merhaba merhaba! ^_^

Nihayet 10. Bölüme gelebildiğimizde karşılaştığım manzara beni çok mutlu etti. Müzeyyen'i Sevmek 9.6K okunma ve 1K beğeni sayısına ulaşmış! Bu küçük görünen rakamlar benim için gerçekten çok önemli. Hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum! *-*

Ayrıca umarım herkesin ikinci döneminin ilk günü çok güzel geçmiştir. Pazartesi yorgunluğunuzu alacak bir bölümle karşılaşırsınız umarım, iyi okumalar! Yorum ve oylarınızı bekliyorum!!! ^_^


***

"Müzeyyen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Müzeyyen..."

Git gide soğuyan havaya rağmen avuç içlerinin terlediğini hissetmişti Süreyya. Kadın'ın ismini aklının içinde dolaştırması bile tüm yapısını bozmak için yeterliydi. Adeta kalbi daha hızlı çarpıp daha çabuk kan pompalamaya başlamıştı. Tüm hücreleri arkası dönük duran kadının görüntüsüyle yanıp tutuşuyordu. Genç adam adımlarını biraz daha hızlandırıp gösterişli kadının yanına iyice sokulmuştu. Elini aniden genç kadının omzuna koyduğunda kendi düşünceleriyle boğuşmakta olan kadın, birden irkilmişti. Süreyya bu heyecanlı hareketi için sonradan pişman olsa da korkutmuştu işte.

"Bayım, ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Gecenin bir vakti kadın başımıza yürüyemez olduk sizin gibiler yüzünden, sabır Yarabbi!"

Süreyya, oturup küçük çocuklar gibi ağlamak istiyordu. Hem karşısında duran kadını bu kadar sinirlendirdiği için hem de Müzeyyen'i göremediği için ağlamak istiyordu. Aslında bedeninin her yerini bir hayal kırıklığı sardığı içindi bu isteği. Ne bekliyordu ki? Müzeyyen kim bilir neredeydi şimdi. Belki evinde bile değildi. Gideceğini söylemişti, gerçekten gidecek miydi? Nereye gidebilirdi ki; başka bir şehre mi, başka bir semte mi? Hem ne olursa olsun Süreyya bulurdu genç kadını. Öyle çocukça aşklardan değildi onunki. Tüm kalbiyle hissediyordu en derinden olan hislerini. Hatta sadece kalbiyle hissettiğini söylemek yetersiz kalırdı bu tanımı olmayan duygular için. Tüm hücreleriyle, tüm bedeniyle hatta kendisini oluşturan her şeyle seviyordu Müzeyyen'i. Bu tarifsizdi, bir tanımı yoktu, olamazdı işte.

İçindeki dirilen acıya aldırış etmeden yürümeye devam etti Adam. Henüz yeni çiselemeye başlamış yağmura karşı yavaş yavaş yürüyordu. Kollarını iki yana salmıştı ve montunun önü de açıktı. Dalgınlığı gittikçe artmaya başlıyordu böyle zamanlarda. Gözlerini adımlarıyla kendine çektiği yola dikmiş yürüyordu sanki yorulmuş gibi.

Nihayet apartmanının önüne geldiğinde yağmur da hızını hafif hafif arttırmaya başlamıştı. Ağır demir kapıyı tüm gücüyle ittirip kendini içeri bırakmıştı Süreyya. Alışık olduğu kokunun kendisini bu kadar rahatlatacağını tahmin edemezdi. Etrafına uzunca baktı. Bu mermer, bu korkuluklar, bu kapılar... Belki de sürekli kalması gereken, huzurlu olabileceği tek yerdi. Kabullenmek istemediği halde belki de o buraya aitti.

Müzeyyen'i Sevmek #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin