Harun Ağa'nın hizmetçisi olmak benim için kaçırılmayacak bir fırsattı. Onun için rekabete giren diğer kadınlar gibi olmak istemiyordum ama başka çarem yoktu. Önüme koyulan bu fırsatı uçurumdan aşağı atabilirdim. Fakat, o zaman kendimi de o uçurumdan aşağı atmam gerekirdi. Buradan kurtulmanın yolu buydu.
''Dilan Abla,'' Bana doğru döndü. ''Ben Harun Ağa'yla özel olarak ilgilenebilirim.'' Beni yanlış anlamalarını istemiyordum. Fakat yüzlerindeki ifade bunu gösteriyordu.
''Yani hizmetçisi olarak ilgilenirim demek istedim.'' Yaptığım gafı toparlamak isterken daha da batırmıştım.
''Anladım kızım ama Ağamla uğraşmak zordur,'' dedi ciddi bir tonla. ''Sen yeni geldin bilmezsin onun huyunu.'' Geldiğim ilk gün ne kadar zor olduğunu bir nebze olsun anlamıştım.
''Anlat o zaman biraz,'' Anlamamış gibi baktı. ''Bende ona göre karar veririm.'' Onunla alakalı şeyler duymak beni her ne kadar rahatsız etse de bilgi toplamak işime yarardı.
''Peki kızım,'' dedi ve yanımda ki sandalyeye oturdu. ''Harun Ağa çok aksidir, çok çabuk parlar. Sinirlendiği zaman karşındakinin sessiz kalmasından hoşlanmaz.''
''Nasıl yani?'' dedim. Genelde insanlar sinirlenince üstüne gelinmemesini isterdi. En azından bana göre doğru olan buydu.
''Yani kendisi sinirliyken başkasının sakin kalmasına katlanamıyor,'' Yüzümdeki ifadeyi süzdü. ''Sana zor olduğunu söylemiştim.'' dedi.
''Çok zıt biri sanırım,'' Yutkundum. ''Ama baş edebilirim.'' dedim zafer edasıyla. Aslında baş edemezdim. Öncelikle kendime güvenmem gerekirdi. Tahmin edilebilir bir kişiliği olmadığını anlamıştım ve bu kendime olan güvenimi sarsıyordu. Onunla uğraşırsam belkide güvenimi yıkardı ve ben altında ezilirdim. Gerçi yaşamım boyunca her zaman başkaları tarafından ezilmiştim. Hayatımı hep ikinci planda yaşamıştım. Başkasının gözlerinden kendi yaşamımı izler olmuştum. Kendime hatırlatmam gerekirdi; bu benim bir daha yakalamayacağım bir şanstı.
''Peki o zaman kızım sen bilirsin,'' Sandalyeden kalkıp mutfak kapısına doğru ilerledi. ''Ben bir Hanım Ağamla konuşayım.'' dedi ve mutfaktan çıktı.
Sonra geçen iki saat boyunca her zaman yaptığım işleri yaptım. Sofrayı kurdum, kaldırdım, bulaşıkları yıkadım ve mutfağı temizledim. Harun Ağa'yı o günden sonra hiç görmemiştim. Akşam yemeğine de gelmiyordu. Eğer hizmetçisi olarak seçilirsem her gün mecburen görecektim. Hatta yanında kalacaktım. Kendimi buna hazırlamam gerekiyordu.
İşlerimi bitirdikten sonra bugünün verdiği yorgunlukla mutfaktan çıktım. Konağın çalışanlara ait olan bölümüne doğru ilerlerken Dilan Abla'nın bana doğru geldiğini gördüm.
''Efsun!'' dedi telaşlı adımlarla yaklaşarak.
''Ne oldu Dilan Abla?'' Cevabı arar gibi yüzüne baktım. ''Hallettin mi?''
''Hanım Ağam,'' Nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. ''Kabul etti.''
''Yaşa Dilan Abla!'' dedim ve boynuna sarıldım. ''Kız bırak boğulacağım.'' demesine rağmen bırakmıyordum. Bugün benim günümdü. Bu kadar şeyin tesadüf olmasına inanamıyordum. Sanki hayatımda olması gereken her şey yoluma koyulmuştu.
Ve benim bu tehlikeli yolda dikkatli adım atmam gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa Konağı
Teen FictionEntrika ve oyunların döndüğü bir Konak. Hizmetçilerin, kızların ve hatta evli kadınların hedefi haline gelen genç, karizmatik bir Ağa; Harun Kalender. Konağa hizmetçi olarak alınan bir genç kadın; Efsun Şahan. "Bu basit bir oyun. İhtiyacın olan tek...