1

14.8K 404 42
                                    

Mardin'de yaşayan, kimsenin varlığından haberi olmayan biriydim. Burada doğup büyümüştüm ve hiç arkadaşım olmamıştı. Babam denilecek adam beni okula bile göndermemişti. Melda Teyze bana okuma yazma öğretmiş, elinden geldiği kadarıyla genel kültürümü yükseltmişti. Elime az sayıda kitap geçse de okuyup diksiyonumu geliştirebilmiştim. Onun dışında amaçsız biriydim. İdeallerimin olmaması çok doğaldı çünkü hayallerimi elimden almışlardı.

Babama göre bir kızın dışarıya çıkıp erkeklerin onu görmesi çok yanlıştı. Bana göreyse bu düşünülecek en saçma şeydi. Benim doğrularım burada yaşayan çoğu insana göre yanlıştı. Bir insanın özgürlüğünü nasıl gözünü kırpmadan elinden alabilmişti? Pardon,vicdanı olmadığını unutmuştum.

İşte böyleydi. Yazacak çok şeyimin olması gerekirdi belki. Ama benim yoktu işte, yaşadığım güzel anılarım bile yoktu. Dört duvar arasında hapis hayatı yaşamıştım. Bunlardan bahsedebilirdim elbette ama bahsetmek sadece nefessiz kalmış ruhumu daha da boğardı.

''Efsun! Neredesin?'' diyen annemin sesini kulak ardı etmek istiyordum. Oda hiçbir zaman bana destek çıkmamıştı. Babamın ve onun saçma kuralları altında hem kendisini hemde beni ezdirmişti.

''Niye cevap vermiyorsun iki saattir seni arıyorum!'' dedi bağırarak.

Bağırıp çağırmaktan başka bir şey biliyor muydu diye düşündüm.

''Duymadım.'' dedim her ne kadar duysam da.

''Kulaklarını açta beni iyi dinle! Ağa Konağı'na gideceğiz bugün. '' dedi.

Yüzünde ki sırıtışa bir anlam yükleyemesem de Ağa Konağı'nı iyi bilirdim. Aslında, Mardin'in hepsi iyi bilirdi. Kalender, Mardin'in en büyük aşiretiydi. Abbas Ağa'nın büyük oğlu, aşiretin ağası olup herkesin saygınlığını kazanmıştı.

Harun Kalender. Tabii ki hiçbir zaman görme fırsatım olmamıştı ama etraftan duyduğum kadarıyla tüm kadınların hedefi haline gelen bir adamdı. Hatta birkaç ay önce bir kadın Harun Ağa'ya aşık olmuş ve kocasından boşanmak istemişti. Tabii ki bunların hiç biriyle ilgilenmiyordum. Benim dikkatimi çekecek şeyler dış görünüşten çok insanın kendisiydi.

''Nereden çıktı bu peki?'' dedim.

''Bilmem,baban söyledi bana da. Hazırlık yapmalıyız birkaç saate gideriz.''

''Yine ne karıştırıyordur Allah bilir.''

''Töbe töbe adamın bizi düşünmekten başka yaptığı bir şey mi var!''

''Bilmem. Belki eve hapis etme,okutmama gibi yaptığı şeyler vardır.'' dedim. Yüzünde az da olsa bir pişmanlık duygusunu göremedim. Söylediklerim vicdanını sızlatmıyordu bile.

''O her şeyin en iyisini bilir sen diline hakim ol yeter.'' dedi tehdit içeren sesiyle.

''Olurum.'' dedim alaylı bir sesle.

Artık bana savurduğu hiç bir tehditten korkmuyordum. 19 yıldır yeterince hatta fazlasıyla tehdit içeren cümlelerle karşılaşmıştım ama icraat olarak hiçbir şey görmemiştim.

Uzun zaman sonra dışarı çıkacak olmanın verdiği mutlulukla dolabımın kapağını açtım. Bugün kimse için değil ama kendim için güzel olmalıydım. Bugün, özgürlüğümün sadece bir sahnesinde oynayacaktım. Askılardan, özel günlere mahsus olan mavi elbisemi aldım. Yakasında yine mavi renk taşları olan elbise dizimden iki karış uzundu. Vücut hatlarımı belli edecek kadar dar değildi ama belimin inceliğini gözler önüne seriyordu.

Ağa KonağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin