. Otururken onları içtik ikimizden de ses çıkmıyordu eminim o aklının bir köşesinde Arda'yı diğer köşesinde Merve ile Poyraz'ı başka bir köşesinde ise beni düşünüyordur. Ona baktım ve
" Ne o ne düşünüyorsun öyle ne fesatlıklar geçiyor aklından" dedim içeceğinden son yudumunu aldı.
" Merve'yi düşünüyorum ona üzülüyorum bu kez de Arda bana aynını yapar mı diye düşünüyorum bu kez daha çok üzülüyorum"
"Hande açık konuşayım sana Arda yapmaz diye garanti veremem sana ama güvenmelisin hepimiz bu hayatta birilerine güvenmek zorundayız. Bazen güvenimizin karşılığı yeni şeyler kazanır bazen de kazandığımız ne varsa kaybederiz bunun adı YAŞAM nerde ne zaman ne olacağını bilemeyiz sadece akışına bırak ve yaşadığınız güzel anların tadını çıkar"
"Asrın iyi ki dostumsun hatta dostumdan ötesi kardeşimsin. E sen nasıl hissediyorsun Mardin konusunda"
"Önceden hayallerimin baş tacı olan ama büyüdükçe hayallerimin katili olan şehre 7 yıl sonra geri dönmek zor geliyor ya da bilmiyorum ben mi çok abartıyorum sence Hande sence ne yapmalıyım? Hiç gitmeyip özlemimi mi öldürsem yoksa gidip de hayallerimi mi öldürsem?"
"Nerden biliyorsun hayallerinin orada öleceğini belki şimdiye kadar içinde tuttuğun kimselere açamadığın hayaller orada beden bulacak hem bir şey olursa ben her zaman yanında bir telefon uzağındayım hem 2 hafta sonra yanında dizinin dibinde olacağım bana dediğin gibi bu YAŞAM akışına bırak."
"Çok çok iyi bir kardeş olduğunu söylemiş miydim acaba size leydim?"
"Ah hem de defalarca kraliçem" dedi. Gözüm telefonuma kaydı saatin 9 olduğunu gördüm tam üç saattir burada oturuyormuşuz.
"Hande vakit yaklaşıyor hadi kalkalım artık geç kalırsam anne terliği bu kez kafama isabet edecek üç gıdım olan beyin hücrelerimde gidecek ondan sonra uğraş dur" dedim. Güldü hesabı ödeyip geri geldi. Arabaya bindik Hande radyoyu açtı çıkan şarkı ise "Ankara'da bu son gecem" ikimizde kahkaha attık ve ben şarkının sesini yükselttim ve söylemeye başladım.
-Angara'da bu son gecem bir daha hiç gelmeyecemm...
Sonunda eve gelmiştik odama girip hızlıca duşumu aldım hızla yatağımdaki kıyafetlere baktım.1991 yazılı salaş bluzumu giydim altına kemik renginde mini eteğimi giydim siyah topuklularımı giydim iddaalı bir makyaj yaptım.Saçlarımı tepeden bir topuz yaptım ve güneş gözlüğümü yakama taktım.Koşar adım odadan çıktım valizi aldım ve arabaya bindim.Bu kez arabayı Hande kullanıyordu zaten arabayı ona bırakacaktım. Güney bana oradan araba ayarlayacaktı. Hava alanına geldik işlemleri hallettim. Hande ile çabucak vedalaşarak onu gönderdim neden mi? Çünkü ben gidecekken o ağlayacak o ağlayınca ben de dayanamayıp ağlayacağım sonra da gidemeyeceğim. Zaten o da bunu bildiğinden sözümü dinleyip gitti yoksa Hande ve benim sözümü dinlemek aynı tümcede bile geçemez.
Yine o salak saçma kadının yaptığı Mardin uçağı anonsunu duyar duymaz ayağa kalktım ve uçağa ilerledim. Bir süre sonra sıra bana gelince yavaş ve sakin adımlarla uçağın kapısından geçip oturacağım koltuğu aramaya başladım.Ama ayaklarım geri geri gidiyordu. Bir şeyler Mardin'e gitmemi istemiyor gibiydi aslına bakarsanız ben de gitmek istemiyordum.Neden mi çünkü ortaokul sondayken 8. sınıfın son günü eve elimde takdir belgemle birlikte koşa koşa gelip kapıdan heyecanla babamın yanına gittim.Ona karnemi verdim ve elimdeki takdiri uzattım. Babam ise bana bakarak gülümsedi saçımı okşadı ve "Aferin benim akıllı kızıma hepsini 5 getirmiş yine" deyip bana sarıldı.Ben de kollarımı onun boynuna doladım sıkıca sarıldıktan sonra heyecanla babama bakıp konuşmaya başladım.
"Baba biliyor musun öğretmenim dedi ki; beni bu notla kesin fen lisesine alırlarmış gideceğim baba değil mi, göndereceksin beni değil mi"der demez hemen arkamdan Babaannem çıkıp
"Kız çocuğusun sen bu kadar okuduğun bile fazla ne lisesi imiş hem sen otur evde iki yemek öğren sana evlenince matematiğin kaç diye sormayacaklar" Dedi ben de bir hışımla babaanneme döndüm
"Ne yani yaşıtlarım okuyup her şeyi bilirken ben cahil mi kalayım,ağa kızı değil miyim ben nasıl olur da bir ağanın kızı cahil hiçbir şey bilmeyen biri olur?"Babaannem üzerime hışımla yürüdü ve beni babamın yanından kaldırdı ve kaldırmasıyla attığı tokat ile oturduğum sedirden daha aşağı olan yeri boyladım bana küçümseyerek baktı
"Sen bize cahil mi diyorsun şimdi biz de okumadık okusan ne olacak okumasan ne olacak hem dediğin gibi ağa kızısın sen aşiret okumana karşı çıkar. Hem bu kadar okuyunca çenen açılmış senin daha fazla okusan kim bilir bize neler yaparsın ilerde bu yüzden kocandan yiyeceğin tokadı şimdi benden yedin minnettar olmalısın bana"
"Evet cahil diyorum. Cahilsiniz çünkü hiçbiriniz sesinizi azıcık açıp da kocanıza bir şey diyememişsiniz.Size hep değer verildiğini düşünüyorsunuz bu konaktaki bütün kadınlar aynısınız.Siz hep susacaksınız kocanıza karşı gelmeyeceksiniz diye büyütülmüşsünüz.Onca hırpalanmanıza rağmen sesinizi çıkarıp da bir şey diyememiş söyledikleri iki tatlı sözle iki gülümsemeleriyle kendinizi değerli zannetmişsiniz.Siz onların gözünde değerli falan değilsiniz anlayın artık.Anne sen söyle eğer değerli olsaydın babamın gözünde ilk ablam doğdu diye üzerine kuma getirtmezdi seven adam ne yapar eder bir yolunu bulur sevdiği kadının üzerine kuma getirtmezdi.Sen söyle Nazan Teyze babam madem sana o kadar çok değer veriyordu da sen ağlarken neden o annemin yanındaydı ve ya madem seni seviyordu niye üzüleceğini canının yanacağını bile bile seni annemin üzerine kuma getirdi.Ya babaanne sen söyle okumak hiçbir şey değiştirmiyorsa dedem neden senin yerine okumuş olan İstanbullu karısıyla ilgilendi ha?Çünkü siz sesinizi çıkarmadıkça onlar sizi kullanabileceği birer eşya gibi görüyor e haklılar da ben olsam ben de sizi kullanırdım nasıl olsa ne yaparsam yapayım sesiniz çıkmayacak"
Demiş ve hayatımda görmediğim bir hızla gelen tokadı suratımda hissetmiştim.Evet evet babaannem yine gerçeklere katlanamayıp bir tane indirmişti bana alışmıştım artık ve söylediklerimin de doğru olduğunu anlamıştım çünkü ben ne zaman doğruları söylesem gerçekleri göz önüne sersem babaannemden bir tokat yerdim bazen de daha fazlası.O cümleleri o yaşta hangi akılla kurdum hangi mantıkla söyledim bilmiyorum.Belki annemin babamla Nazan teyzeyi gördüğündeki bakışı zoruma gitmişti belki de babam gece annemin yanındayken yan odadan gelen Nazan teyzenin hıçkırarak ağlayış sesleri içime batmıştı.Ya da bilmiyorum belki de Seval ablam ve Erdem abimin kavuşamayışları.
İşte tam o gün ağa kızı olmaktan nefret ettim.Aşiretten nefret ettim.Töreden nefret ettim.O gün gece bir karar aldım ve Ankara'daki dayımı aradım evden kaçacağımı oraya geleceğimi bana yer bulmasını istedim.Dayım buradan kaçmamı hep istedi çünkü o da nefret ediyordu töreden ve onun yaptıklarından.Hızla valizimizi toplayarak herkes uyuduktan sonra bir gece yarısı kaçmıştım babamın evinden.Ve yine geri dönüyordum nefret ettiğim o yere babaannemin evine.Ben bunları düşünürken hostesin sesiyle dünyaya döndüm.
"Bir şey ister misiniz efendim"
Sakince bir şey istemediğimi belirttim kulaklıklarımı taktım ve rastgele çal tuşuna bastım ve Ayna-Çayımın şekeri çalmaya başladı.Onunla birlikte uykuya açtım gözlerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ HANIM AĞA
General FictionHayat Asrın'ın bunca yıl kaçtığı şeyi karşısına mı çıkartacaktı. TÖRE'yi gerçekten bu kadar acımasız mıydı? hayat tüm dileklerini yok sayacak tüm mutluluğunu elinden alacak kadar.Babası gitti diye ondan bu kadar nefret mi ediyordu?Onun acı çekeceğin...