Bölüm 19

99 2 0
                                    

Bir ara kendimi birinin kucağında hissedince huysuzca kıpırdamaya başladım. "Şşşh sakin ol boynun tutulacak" dedi ve beni yatağa bıraktı. Gece her ne kadar rahat olmasamda uyumuştum ama neyseki kamp zorunlu değildi akşama kadar uyuyabilirdim. Yatakta sağa döndüm sola döndüm boştu. Ve bu kimin yatağıydı.

Gözlerimi yarıladığımda oda Emirin odasıydı ama kendisi ortalarda yoktu. Duştan su sesi gelince odayı hemen terkettim. Uykum olduğu için biraz dolandım ama neyseki bir kaza bela olmamıştı.

Kapıdan tam çıkarken Emir belinde havluyla yanıma geldi. "Çok teşekkür ederim Güneş ateşim düştü boğazımda biraz ağrı var" dedi. Gülümseyerek odadan çıktım salondaki üçlü koltuğa kafamı koymamla uyumam bir olmuştu.

"Anne" etraf karanlıktı evimdeydim annem yoktu sadece sesi vardı. "Anne nerdesin korkuyorum" dedim. "Korkma kızım burdayım" diyerek etrafımda annemin sıfatını gördüm. Heryerdeydi. Üzerime doğru geliyordu ve arkadan silah sesi patlıyordu. Annem yere yıkılıyordu. Silah sesi tekrar kulağımı doldururken bu sefer annemin komple nefesi kesiliyordu. Çok korkmuştum. "Anne. Anne beni bırakma. Anne" diye bağırınca birinin tokatıyla uyandım.

Emre " neden çığlık atıyorsun dilini yuttun sandım. Neyin var ne oldu" dedi. Ağlamaklı sesimle "Annemi vurdu. Babam annemi vurdu. Annem öldü. Emre kucağımda öldü" ağlamaktan konuşamıyordum.

"Tamam tamam geçti burdasın hadi arayalım Meral sultanı" dedi. Kafamı tamam anlamında sallayıp telefonuma yöneldim " saat daha 06.00 annem uyuyor olmalı. Sen bu saatte neden uyandın sabah namazına mı kalktın" diye sordum. İkimizde "ne saçmalıyoruz" bakışını birbirimize yollarken "yok sabahları koşu yaparımda ben biraz sitenim içinde turlayacağım" dedi.

"Bende gelebilir miyim" diye sordum. "Gelebilirsin ama beni yavaşlatma hızlı koşmalısın" dedi.

"Ben hızlı koşarım hemen giyinip geliyorum" dedim. Buğlemi uyandırmamaya dikkat ederek yavaşca dolabımı açtım. Siyah taytımı beyaz tişörtümü ve polar hırkamı giydim saçımı at kuyruğu yapıp aşağı indim. Spor ayakkabılarımı giyip kapının önüne çıktım. Emre ısınma hareketlerini yapıyordu. Benim geldiğimi görünce koşmaya başladık. Bir ara ikimiz yarış yaptık tabiki ben kaybettim. En son Emre "daha 10 tur daha koşacağız" dediğinde kendimi yere bıraktım. "Dalağım şişti benden bu kadar kahvaltı hazırlayacağım size."dedim.

Eve girer girmez Emirin yanına gittim. Ateşi düşmüştü en son ama yinede kontrol etmek istedim. Ateşine baktığımda iyiydi çok fazla yoktu. Saate baktığımda 07.00 dı ve çok terlediğim için hemen kısa vadeli bir duş aldım. Saçlarımı kurulayıp mutfağa indim. Ocağın tekinde çay kaynarken diğerinde yumurtalar kaynıyordu. Portakal suyunuda hallettikten sonra diğer kahvaltılıkları çıkarttım.

Ve dün gece telefonumda gezerken instagramdaki sayfanın birinde gördüğüm mıhlama gözümün önüne geldi. Ağzımın kenarlarını silerken hemen malzemeleri çıkarttıp tezgahın üzerine koydum. Bir yandan onu yaparken diğer yandan bizimkinleri uyandırıyordum.

Herkes masaya doluşurken Emir hala gelmemişti odasına gidip baktığımda mışıl mışıl uyuyordu. Yavaşca yanına oturdum. Elimi alnına koydum. Huysuzca yerinden kıpırdandı. Kolumdan çekip yatağa yatırdı. "Heyy iyileştin herhalde" dedim. "Sen miydin" dedi. "Kahvaltı hazır hadi"dedim.

"Peki" dedi. Odadan ayrılıp masaya gömüldüm çay ve portal sularını koyup cam kenarına oturdum. Efe "ooo bu ne kızım kuş sütü eksik" dedi. "Kuş sütü değildir o Emre gelmedi hala" dedim. Kapının önüne çıktığımda Emre kulaklıkları kulağına takmış koşuyordu. Peşinden koşup "Hadi mis gibi kahvaltı hazırladım sana" dedim. Koşmayı bırakıp yürümeye başladık. Emre çok durgundu. Fazlasıyla durgundu.

AŞK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin