Bölüm 20

46 2 0
                                    

Girdiğimiz mekan çok kalabalık ve gürültülüydü. Gülen insanlar vardı. Dans eden. Bir köşede oturanlar vardı. Benim gözümde olaylar ağır çekimdeydi. Biri tarafından takip ediliyormuş gibi hissediyordum. Herkes burdaydı. Emre ve Buğlem hariç.

Ortamda çalan slow dans müziği insanı dans etmeye zorluyordu. Efe ve İrem dansa kalkmışlardı bile. Masada Emir Sarp ve ben kalmıştık. Sarp ceketinin önünü ilikleyerek yanıma geldi. "Şey Güneş  dans edelim mi?" dedi. İlk önce kafamı Emire kaldırıp baktığımda çoktan kaşları çatılmıştı. "Olur" dedim. Çalan şarkıya eşlik ederek dans etmeye başladık. Güzeldi. Eli belimi sarmıştı ve kuğu gibiydik. Çok güzel dans ediyordu ve buna şahit olmak dahada dansa adapte olmamı sağlıyordu. Müzik bittiğinde sarhoş Emirin alkışına maruz kalmak... Kötü hissettiriyordu. Efe ve İrem çoktan kendi masalarında yerlerini almışlardı. Emirin delici bakışların maruz kalmaktansa İremlerin masasına gitmeyi tercih ederim. Yavaştan masaya doğru ilerlerken Sarpın sinsi gülümsemesi Emiri daha çok sinirlendiriyordu. Bundan emindim.

Efe ve İrem  bazi şeylerin farkında olmaları gerek ki beni ikinci kez uyarıyorlardı.  Kısa bir süre sonra sahnede Emiri gördüm.  Elinde gitarı ile çok daha fazla ilgi çekici olmaya başladı. Bir anda fon müziği kesildi. Işıklar azaldı. Sanki bana evlenme teklifi edilecekmiş gibi heyecan vardı.  Neyseki öyle bir saçmalık olmayacaktı.  Gitarı kucağına yerleştirip  çalmaya başladı. Yine en güzel yerden vurmuştu beni. Piiz-Vazgeç Gönül şarkısını söylüyordu.

Yan masada bulunan viski şişesi ve bardağı vardı. Bir yudum içkisinden aldı. Çok iyi sesi vardı.  Dikkat çekiciydi. "Vazgeç gönül vazgeç sesini duyan yok bir yağmurun içinde ateş böceği misali..." diyerek şarkıya kendini kaptırdı. Emir şarkıyı bitirmesine yakın barın kapısına yansıyan ışık içerisinde el ele yeni bir çift vardı. Emre ve Buğlem. Harikaydı. Emre mutluydu. Buğlem mutluydu. Çok iyi bir çift olmuşlardı.

Kendimi annesinin dışladığı kedi gibi hissediyordum.  Hareketli müzik eşliğinde herkes dans etmeye başladı. Masada tek başıma kalmıştım. İçimdeki soğuk Ankaralı'yı çıkaracaktım. Efeyi masaya çağırıp müzik repertuarında biraz degisiklik olsa güzel olabileceğini söyledim. O da anlamış olacak ki dj ile konuşup  yurdumun insanı Ankara havası çalmaya başladı. Emre Efe Buğlem Emir İrem Sarp hepsi oynarken Emre ve Efe masama yöneldiler. Kolumdan tutup "Dilara gazel düştü dağlara"diyerek sahneye sürüklediler. Şapşal herifler beni gülme krizine soktukları için oynayamıyordum. Oynamaya başladığımda Emir Efeye karşı omuzlarını sallaya sallaya geliyordu.  Beni gören Emir kafasını havaya kaldırıp oynayama başladı. Ne oluyordu bu çocuklara böyle. Eğlenceli olmaya başlamıştı  taa ki kapının önünde Burcu ve Cüneyt ikilisini görünceye dek. Her mutluluk anında ki o çöküş illaki meydana gelecekti. Gene ne işler karışıyor olabilirler diye düşünüyordum. Bunu farkeden tek ben değilim ki Emir ve Efenin cenesi kas katı olmuştu. Sarp'a baktığımda telaş yapmıştı. Ne olduğunu anlayamadığım için Emreye "ne olacak şimdi"  sorarcasına baktım.  Emir Emre ve Efe birbirlerine bakıyordu. Emir kaş göz işaretleriyle Emre ve Efeye bişiler söyledi.  Sarp'ın ortalarda gözükmemesi dikkat çekmeye başlamıştı.  Emre Buğlemin kolunu çekerek , Efe İremin elini tutarak , Emir ise bileğimden çekerek beni çıkışa zorladı. Neyseki son anda çantamı alabilmiştim.

Arabaların yanına gittiğimiz de Emre "Bunca hazırlık yaptı kızlar.  Başka yerde eğlencemize devam edelim" dedi.

Herzaman olduğu gibi Emreyi destekledim. İçerisi o kadar kalabalık olmasına rağmen dışarıda ölüm sessizliği vardı.  Korkutucuydu.

Efe "Aynen abi illa bar olucak diye bir şart yok. Meyhanede olabilir." dedi. Doğal bir ortam olacaktı.

"Tamam. Takip edin beni." diyen Emir. Kolumu tutup beni arabaya sürükledi. Kemeri takıp kafamı cama çevirdim.  Kadıköy ve İstanbul...

AŞK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin