Emirin Ağzından :
Elimi beline koyunca kendimi mutlu hissettim. Bana sokulup sarılması kollarımın arasında uyuya kalması o kadar huzur veriyorduki bazen ben bile şaşıyordum kendime. Ona baktığımda keyfi gayet iyiydi uyurken derin bir iç çekti rahatsız olmasın diye mısır tabağını sehpaya bıraktım. Uyuyordu. Kusursuzdu. Fındık burnunu altında öpülesi dudakları...
Boynuma biraz daha yaklaşınca daha fazla dayanamayıp fotoğrafımızı çektim. Ve Aşk Var albümüne koydum. Dikkatlice kalkıp battaniye ve yastık getirecektim ki elimi tutup "Gitme. Burda kal" dedi. Ne yapacaktım ben bu kızla? Tek bir yastık ve battaniye aldım. Çoktan köşeye kurulmuştu. Yastığı kafasının altına koyup battaniyeyi örtecekken "Gel yer açtım sana " dedi. Uykusunda nasıl konuşabiliyordu ?
Tişörtümü çıkarıp yanına yattım. Kafasını boyun boşluğuma soktu. Nefes alış verişi her ne kadar beni huylandırsada bunu hissetmek mükemmel bir duyguydu. Bazen çok kızıyordum kendime. Onu üzdüğüm için. Ona bağırdığım için. Hatta bazen onu öptüğüm için. O kadar saf o kadar güzel ve o kadar kusursuzdu ki ona bakıp aşık olmamak elde değildi. Saçlarına ufak bir buse kondurup gözlerimi yumdum. Sabah olsun istemiyordum. Onun yanından ayrılmak hiç istemiyordum.
Kırılmak sevmekten ise peki ya değişmek oda aşktan mı?
Güneş'in Ağzından:
En son hatırladığım kare Emirin belime elini koymasıydı. Sabah kalktığımda yanımda üstü çıplak ultra kaslı bir çocuk vardı ve ellerim onun üstündeydi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda yüzü kaskatıydı. Uyurken bile kaşları çatılı.
Yavaşca kalkıyordum ki bileğimden tuttu. "Biraz daha uyuyalım" . Ben iptal olmuştum zaten. Tekrar kafamı boyun boşluğuna yerleştirdim. Eliyle belimi kavrayıp yan döndü. Aramızda sıfır mesafe vardı burnum burnuna değiyordu ve nefes alış verişi her ne kadar yüzümü gıdıklasada beni mutlu ediyordu. İşaret parmağımla suratında daireler çiziyordum. Kaşlarını iyice çatınca elimi yavaşca çektım.
Elimi tutup yüzüne yaklaştırdı. Bu "devam et " oluyordu sanırım. Bende yüzünde daire değil bazı yazılar yazdım parmağımla. Saçlarımla oynamaya başlayınca ben elimi yanağına koyup bıraktım. "Uyuyor musun? Yoksa gözlerini mi dinlendiriyorsun" diye sordum. "Bedenimi dinlendiriyorum" dedi. Buruma dudaklarını değdirip "kalk hazırlan bakalım fındık burunlu" dedi.
Bana iyi davranması garibime gidiyordu. "Nereye gidiyoruz ona göre giyineceğim" dedim. "Olmayacak bu böyle. Gel benimle ben göstereceğim ne giyeceğini" dedi. Kolumdan tutup merdivenlerden hızla çıktık. Dolabıma geldiğinde "O kısmı açma kişisel eşyalarım var" dedim. Çarpık bir gülümsemeyle dolabı açtı. "İç çamaşırında neden siyahı tercih ediyorsun" diye sordu kızaran suratımı öne eğdim. "Haklısın fiziği güzelleştiriyor" dedi.
Diğer kısmı açıncada kırmızı kazağı ve siyah kot pantolonumu çıkarttı. "Giyin odama gelirsin" dedi. Saçlarımı dağınık bir şekilde topladım ve hemen giyindim. Aşağı indiğimde gözüm saate ilişti. Saat daha 7 idi. Çantamı alıp odasına girdim. "Hazırım" dedim. "Çıkalım madem "dedi.
Her sabah aynı terhaneydi benim için mutlaka biri kaçırıyordu bir yerlere. Boğazımıza da düşkünüz tabii.
Arabaya oturduğumda hiç olmadığım kadar rahattım. Nereye gideceğimize dahi hiç bir fikrim yoktu. Emirdi bu kafası nereye eserse oraya götürecekti.
Geldiğimiz deniz kenarında bir mekandı. Hoştu hem mavinin hemde yeşilin her tonu vardı. Bence istisnasiz Kadıköyün en güzel mekanıydı. "Ne yemek istersin yer elması?" diye sordu. Çok samimiydi.
"Hmmm aslında şöyle güzel bir serpme kahvaltıya asla hayır demem" dedim. Derin bir iç çekere güldü. "Osman Amca bakar mısın?" diye yaşlı bir amcaya seslendi. "Ooo Emir oğlum hoşgeldin. Bu güzel kızımız da kim?" diye sordu. Emir gülümseyerek "Bu güzel kız Güneş. Bizim Güneşimiz" dedi. Bir an anlamsızca dudaklarına bakakaldım. "Merhaba güzel kızım,hoşgeldin. Ne arzu etmiştin?" diye sordu. O sırada Osman amcanın tonton yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tutuyordum. " Amcacım ben serpme kahvaltı istiyorum hmm şey birde yanına mıhlama yapar mısınız?" dedim. Emir "Öh tosun yavaş gel" dercesine baktı bana. Osman amca gülerek " Tabii kızım hemen hazırlatıyorum" dedi. Masadan ayrıldıktan sonra camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Ben ucsuz bucaksın denizi,Emirde sanki son günlerini yaşayan hasta gibi uzun uzun bana bakıyordu.Masamız yavaş yavaş hazırlanıyordu. O sırada Emir peçete alıp ağızımın kenarlarını sildi. "Ne oldu?" diye sordum. Gülerek " Silmeseydim ağzından su akacaktı" dedi. Gülmeye başladım. Kahkaha atıyordum. Ve cama yapışan bir çocuk görünce irkildim. Emir yavaşca camı açtı "Ne oldu küçük iyi misin?" diye sordu. Elinde bir sürü gül vardı. "Abim be şu güzel ablama gül al be abim" dedi. "Allah sizi birbirinize kavuştursun. Mutlu et şu ablayı" dedi. Emir gülerek " Hepsini ver bakalım" dedi. Cebinden 300 tl çıkartarak çocuga uzattı. Çocuk gülerek teşekkür etti.
Emir çiçekleri bana aldı diye seviniyordum ki "Günes bunlarla recel yap olur mu?" dedi. Bir an ciddileşip " Güllerin yapraklarıni tek tek ağzına sokar onları sana bir güzel yediririm." dedim. Gülmeye başladı. "Ah canım arkadaşım al bu gülleri kurutup sakla." dedi gayet ciddileşerek. "Dayı oğlu istersen burdan sonra tavla atalım" dedim. "Emir amacın ne? Neden bazen bana çok iyi davranıp sonra bir anda kötü birisine dönüşüyorsun. Gecen akşam beni odama götürmeden arabada söylediklerini duydum Emir. Hangi kıza tutuldun şimdide. Ben seni anlayamıyorum. İki ince çizginin arasına sıkıştım kaldım. Rengini belli et ne olursun." dedim.
"Sen benim konuşmalarımı mı dinledin. Ya peki madem uyumuyordum bana neden kendini taşıttın?" diye sordu. "Onca söylediğim şeyden buna mı takıldın" diye sordum. "Hadi hadi sonra konuşuruz bunları kahvaltımızı edelim" dedi. Kafamı sallayarak yemeğe koyuldum.
Son bir dilim börek kalmıştı ki aynı anda Emirle börege uzandık. "Ya o benim hakkım ama" dedim. "Mızıkçılık yapma ben ağzıma sürmedim" dedi. Ben ısrar edince " Al hadi başımın belası" dedi. Yüzüme zafer gülücüğümü yerleştirip tabağı önüme çektim. Öyle güzel bakıyordu ki bir parça kesip ona doğru uzattım "Ciddi misin" dedi. "Evet kıyamadım" dedim. Çatala doğru yanaşınca kendi ağzıma tıktım böreği. Yüz ifadesi görülmeye değerdi. "Öyle mi Güneş hanım. Sen görürsün" dedi.
Bu sefer bir parca daha kesip Emire uzattım. "Yine aynı çocukluğu yapmayacaksındır umarım." dedi. Gülerek "Bu sefer ciddiyim " dedim.
"Doydum ben" dedi. "Saçmalama çok az yedin" dedim. "Sen yerken ben doydum Güneş. Lokmalarını saymıyorum" dedi. "Şuan sinirlerimi bozamazsın" dedim. Gülmeya başladı.
"Hadi bakalım yavaş yavaş eve doğru yol alalım" dedi. "Asla daha kahve içeceğiz" dedim. "Burda içemeyiz başka yere gidelim" dedi. "Söz mü?" diye sordum. "Yer elması!" dedi. "Tamam tamam" dedim. Hesabı ödeyip olduğumuz yerden çıktık.
"Türk kahvesi mi yoksa dibek kahvesi mi karar veremedim" dedim. "Ben senin yerine karar veriyorum" dedi garsonu yanına çağrıdı. "İkı tane duble Türk kahvesi. Yanınada beyaz çikolatalı sufle" dedi.
"Bana ihanet mi ediyorsun şimdi sen?" diye sordum. Dediğimi anlamamış olacak ki boş boş suratıma baktı. " Derken" dedi. " Benim yaptığım suflenin üstüne sufle yemezsin sanıyordum" dedim. Kahkaha atarak "Sen harbi harbi psikopatsın kızım bunu nasıl düşünebildin" dedi. Bende gülmeye başladım ve kahveler ile sufleler geldi.
Emir cebinden bir paket çıkardı. Sigara içiyordu. İçerisinden çıkartıp banada uzattı. Sigarayı almıştım. Yaktığımda ciğerlerime dolan dumanı hissettim. Burnumdan ve ağzımdan çıkan dumanı Emir dikkatle izliyordu. "Kullanıyor muydun?" diye sordu. "Hala kullanıyorum" dedim. "Hiç görmedim" dedi. "Herkesin yanında içmiyorum. İlk öğrenen kişi sensin." dedim. " Vay canına. Şaka değil umarım" dedi."Hayır değil. Kullanıyorum." dedim. "Aramızda,Efe öğrenirse çok kızar ama haberin olsun." dedi. Uyardığı için teşekkür ettim. Bazen melek gibi olabiliryordu.
"Hadi kalkalım artık. Evdekiler telaşlanmasın" dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp bulunduğumuz yerden arabaya doğru yürüdük. Arabaya bindiğimde Emir şeker uzattı. "Ne olur ne olmaz fındık" dedi. "Fındık?" diye sordum. "Burnun çok benziyor" dedi gülerek. "Peki yer elması?" dedim. "Çok sevmem o yüzden sana öyle hitap ediyorum" dedi. "Öküz" dedim ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
Çok uzun aradan sonra yeni bölüm geldi arkadaşlar malum üniversite sınavları tercihler sınav hazırlıkları. Bu arada bayağı kitap arasından üzüntü etiketimiz 200. sırada size ne kadar teşekkür etsem azdır. İyiki varsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VAR!
RomanceAşk, insanın önüne bakmamasıdır,çünkü başka türlü kimseyle çarpışamazsın. Hayatınızda mucizelere yer verin. AŞK VAR! SADECE BİZİM SAKLADIĞIMIZ YERDEN ÇIKMAYI BEKLİYOR...