BÖLÜM 3

290 18 0
                                    

Birşeyler uydurup eve gittim.Annem suratımın ifadesinden bir şey olduğunu anlamıştı ve ben de imdat Bey amca gibi amca diyesimde gelmiyordu o adam gibi sordum anneme imdat bey amca benim babammış.Annemin gerginken kalkan kaşı yukarıda kalmıştı ve dudakları seğirmeye başladı.Cevabı almadan odama gittim.Çünkü babam yani benim yorgun savaşçım henüz eve gelmemişti.Akşam geldiğinde annem anlatmış olacak ki takmaktan nefret ettiği eve gelir gelmez fırlattığı kravatı hala boynundaydı.Kıvrıldığım yatağın kenarına gelip beni kaldırdı ve anlattı.Evet gerçek babam İmdat Bey amcaymış.Annemle evlendiklerinde annem bana hamileymiş.Terkedilmiş hamile bir kadını kraliçesi yapacak kadar kralmış benim babam.Babam yine yaralandığım yerlere şifa olurken,gerçek babam beni kandıramayacağını anlamış olacak ki hem kötü adam senaryosu yazıyor hem de Oscar'lık oyunculuk sergiliyordu.Babamı beni elinden almakla tehtit ediyor kaçıracağını söylüyordu.Ve o dönem hayatıma bir grup erkek girdi.Babamın beni korumaları için tuttuğu koruma ordusu.Yani gerçekten babam olmayan adam gibi adam gerçek babam olan ama adam olamayan adama karşı beni koruyordu.
Hayatım hiç olmayacak bir zamanda çatırdamaya başladı.Amann dedim nasılsa düzelir.Tüm zamanımı üniversite sınavına çalışmaya adadım.Testlerle,dersaneyle düzeyli bir ilişkim başladı.Garip bir ilişkiydi ne dersler beni ne de ben onları seviyordum.Bizim ilişkimiz tamamen çıkarlara dayalıydı.Bunu şimdi bu kafayla rahatça söyleyebiliyorum.Çünkü insan ilişkilerimde çok farklı olmayacaktı.Lay lay lom günlerim sınav stresiyle ahey ahey dedirten bol zılgıtlı günlere dönmüştü.Başardım.Çok iyi bir üniversitenin hazırlık bölümündeydim.Azim dedi herkes ama yaşadıklarımın azimle alakası yoktu bu bildiğin bana biçilen rolde dayatmaydı.Bir de asilik çıktı huyumda suyumda.Sisteme,hayat standartlarına,aşk denilen duygusal atraksiyonlara karşı asileşiyordum.Çok sürmedi bu ruhumdaki asi devrimcilik.İlk darbeyle yıkıldım.Yaşıtlarım gibi üniversitenin sunduğu sonsuz özgürlükten suyunu çıkarana kadar yararlanıyordum.Eee nasılsa bir kez gelecektim dünyaya.Sezar'ın hakkı Sezar'aydı.
Sınıf arkadaşlarım sanki üniversiteden sonra başka bir sınava daha tabii tutulmuş gibi aynı standarttaydı.Hocalara yalakalık,bitip tükenmeyen fotokopi kuyrukları,birbirinden not saklamalar,sınıfın popüler olma çabaları,vıcık vıcık aşk arayışları.Kaçınılmaz gruplaşmalar.Tüm grupların kesişen elemanı bendim.Hepsiyle takılabilme ayrıcalığı bir bana verilmişti.Kendime has bir tarz geliştirmiştim.Üniversite de dokunulmazlık kıyafet ve saç tarzıyla kazanılıyordu.Saçlar konusunda Allah'a çok şükür hiç zorluk çekmedim.Taklidim hiç olmadı.Olamadı.Giyimde sadelik en çok bana yakışıyordu.İlk yılım saçmasapan bir rutinlikle geçti.İkinci yılımda içimde taşıdığım çılgın ruhum biranda ortaya çıktı.Ben dahil kimse bilmiyordu nasıl bir deliliğin içimde yaşadığını.İkinci yıl dolu öğrenci partili,az iyi notlu,bol alttan dersli,oldukça gürültülü geçti.Hala üniversitede yaşanılan aşk unutulmaz cümlesinde ki unutulmayan aşk gelip bulamamıştı beni.Adeta kendine gizli özne muamelesi yapıyordu.Ve benim oldum olası görünmeyen şeylere karşı inanılmaz bir takıntım vardı.
Herşeyi olmaması gerektiği gibi yapan bu bünye yine yaptı yapacağını.Okulda o kadar çıtır çocuk varken ben benden on dokuz yaş büyük iktisat hocama sınıfa girdiği ilk an vurulmuştum.Vuruldum derken bildiğiniz bir kova buzun içine kalbimi koydular sanki.Kanım dondu,elim ayağım titredi.Kısacası Allah belamı vermişti .Hocamın adı o dönemler ona kocam demeyi herşeyden çok istiyordum Bilal'di.Sarışın,orta boylu,çok zayıf,renkli gözlü çirkin bir adamdı.Ben çirkin severdim.Özeldi onlar.Kendimi kimsenin istemediği şeylerle sınıyordum.Bilal hocam tek üretim bir adamdı.İktisat derslerini televizyonda yayimlanan eğlence programı formatı haline getirmişti.Arz,talep tablosunu birbiriyle kapıştırıp bundan inanılmaz bir haz alıyordu. Delilikte dahilik birbirine girdi.
Kafamı bu adama takmıştım.Peşinden ayrılmıyor sürekli konuşmak için soru soruyordum.O kadar çok soru soruyordum ki her ders arası hocaya düşen soru sayısı en az on bir taneydi.Bu yüzden adam benim beynimin yerinde ne olduğunu merak eder gibi bakmaya başlamıştı.Benim için hiç önemli değildi.O adam da beni sevecekti.Sevdi de.Ama sevdicekli cümlelerle değil kardeşimli cümlelerle.O ilk kardeşim kelimesi ağzından çıktığında gözüm karardı.Ne kardeşimi beee senin varya ağzını burnunu kırarım diyemedim.Arkamı döndüm ve gayet başarılı bir Hülya Koçyiğit çıkışı yaptım odadan.Resmen sevdiğim adam bana kardeşim demişti.Aile kavramım iyice değişmeye ve gelişmeye başlamıştı.Yedek baba,beni kardeşi olarak gören bir koca aman hoca.Bu resmen al kızım aklını başına,sen daha iyilerine layıksın gazlama cümlelerine giriş dersinin önsözüydü.
Bilal hoca artık ilgimi çekmiyordu.Onun kız kardeş kadrosunu doldurmaya niyetim yoktu.Zaten hocaların insafsız eğitim sistemi belimizi bükmüştü.Kimseyi görecek halimiz kalmamıştı.Eee ne de olsa buradan mezun olunca herbirimiz en iyi şirketlerin yöneticileri olacaktık.Hıı hıı olacaktık.Bilinç altımıza işlenen yöneticilik egosu daha işe başlamadan ele geçirmişti bizi.Deri koltuklu ofisler, kapının önünde sekreterlerimiz olacaktı.ilk staj başvurularını tamamladık.Final sınavlarından sonra müdürcülük oynamak üzere evlerimize dağıldık.İki hafta sonra staj başlıyordu.Heyecan doruktaydı.Açılın millet müdürleriniz işinin başına geliyordu.
Stajımın ilk günü elime bir önlük,saçlarım için kep ve içerisinde tuvalet fırçası,deterjan olan bir kova verdiler.Ta taaaaa otelin hausekeeping departmanında gözümü açtım.Kaç odanın yatağını yaptığımı,banyosunu parlattığımı hatırlamıyorum.Her yatak yapmaya başladığımda nevresimin açılmayan katlarına küfrederken egomuzu şişiren hocalarında kulaklarını çınlattım.İşin güzel tarafı misafirler beni pardon saçlarımı çok seviyorlardı.İşi ticarete dökmüştüm.Bahşişin tadını aldıktan sonra işin tüm püf noktalarını öğrenmem daha kolay oldu.Eeee ne de olsa bu benim alın terimdi.Babamın verdiği harçlıklara benzemiyordu.Otelin tüm departmanlarında çalıştım.Hiç de demediler bunlar stajyer bir gün gidecekler.Emdiğimiz süt burnumuzdan geldi ama değdi.Hayatın beni pamuklara sarmayacağını kafama çakmışlardı resmen.
Sayılı gün çabuk geçer dedikleri aslında sayılı gün çok iyi geçirir demekmiş anladik.Okul başladığında erkeklerin askerlik kadınların doğum hikayelerine taş çıkaran anılarımız olmuştu. Lakin kimse yiğitliğe laf ettirmiyordu.Sanki bir ben tuvalet temizliği konusunda tez yazmıştım. Her biri genel müdürlük yapmıştı. Insanlar işte dedim.Bire bin katma konusunda ödül verilse almayan kalmazdı.

AŞKIN ADA'LI HALLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin