Telefonun ekranına bakarken 'bela' yazısını görmem ile bütün merakım tuzla buz olmuştu. Annem ancak beni para vermek için arardı. Yani galiba. Başka konularda konuşmadığımıza göre.
"Ne var?" "Adacığım, ben Didem Ablan. Annen biraz rahatsız, hastaneye yatırdılar. İstersen gel. Evin oradaki hastanedeyiz." "Gelmeme gerek yok Didem Abla. Eve geldiğinde bir ara yanıma uğra ama unutma." "Tamam canım."
Zaten ne bekleyebilirdim ki? 'Kızım, ben bütün bu zamanlarda yaptığım şeylerden dolayı senden özür dilerim. Yaptığım hatayı şimdi anlıyorum. Affet beni' demesini mi? Hayal gücüm çok geniş galiba benim. Ama yinede, küçücük bir umudum var orada. Gelir belki, gitmez hiç.
Gitmedim hastaneye. Hatırlıyordum, küçükken aşağı kata doğru indim diye beni dövdürtmüştü. 'Elimi kirletemem bunun için.' diyerek beni göstermişti hatta. Sonra Didem Abla beni hastaneye götürecekken ona da vurmuş , beni odamda yaralarımla yalnız başıma bırakmıştı.
O bana böyle yaparken, ben ona neden öyle yapacaktım ki?
O kadının bana verdiği tek şey paraydı. Ben de bana verilen şeyi sonuna kadar kullanırdım ki o parayı da sonuna kadar kullanıyordum. Hiç sevmediğim halde, sırf ona kızdığım için kaç kez alışverişe gitmiştim acaba? Unuturum sayısını.
Ama ne o bunları, ne de ben bu yaptıklarımın saçma olduğunu fark edememiştik.
Odamdaki ses sistemindeki şarkı değişirken Adamlar'ın huzurlu sesini duymamla yüzümde aptal bir sırıtış oluşmaya başladı. Kapısı kapalı çalarken tekrarlamaya alarak sözlerine tekrardan gülmeye başladım.
Her şarkı hayatın bokluğunu anlatırken hüzünlü bir melodiyle başlarken, bu şarkı 'Abi kafanda kurbağa var' diyerek başlıyordu.
Sevilmez miydi böyle bir şarkı?
Şarkı nakarata geldiğinde bende beraberinde söylemeye başladım.
Kapısı kapalı etrafı sarılı
İçimizde yürür hiç görmeyiz onu
Sözleri fısıltı kalbinde nasıldı
Bir büyük boşluğa her şeyi dağıldı
Sesim pek güzel değildi ama güçlüydü. Bu yüzden müzik dersinde kendimi belli etmemek için güçlü ses gerektirmeyecek şarkılar söylerdim. Hocanın gözünde ise görünmez olurdum. Zaten hocalarım bile benimle uğraşmak istemiyordu ki.
Saate bakmamla Ege'nin gelebileceği aklıma dolaşırken gardolabımın kapısını açıp üstümü giyinmeye başladım.
Mutfağa su içmeye giderken Ege'nin "Müzik zevkinin güzel olabileceğini düşünmezdim ezik." diyerek geldiğini de anlamış oldum. Suyumu içmeden önce "Geç otur bir yere" diyerek bağırmayı unutmadım.
Ona benim evime gelmesini söylerken merdivenden tırmanacağını söylemiştim. Onunsa bana karşılığı
"Annenin çalışanlarını görmemi istememendeki anlamı çözemiyorum ezik. Gizlilik anlaşması mı imzalattırıyorsunuz her müşteriye?" demesiydi ve bütün okulun bana gülmesiyle sonuçlanmıştı.
İlk kez bir insanla muhattap olmak zorunda kalacağımdan dolayı ne yapacağımı tam olarak bilmiyordum açıkçası.
Odama geçip ona bir Biyoloji kitabı verirken konu paylaşımı yapabileceğimizden, bu yüzden de konuşmayla muhattap olmayacağımız fikrini ortaya sererken o da kabul etmişti.
Neden gıcık bir hoca orkide, timsah ve sülüğün ortak yönlerini bize araştırmamız için ödev verirdi ki?
****
Odamı topladıktan sonra kendime kahve yaparken bu işin kolay bir şekilde bitmiş olduğuna seviniyordum. Ne de olsa bir tartışma yaşanmadan gitmişti. Fazla konuşmamıştık gerçi ama bu da bir şeydir. 16 senelik hayatım boyunca ilk kez farklı biriyle muhattap olmak benim için değişik bir adımdı.
Ama bunun, ödevin, benim evimde gerçekleşmesinin kötü bir yanı da vardı. Bu şehirdeki kimse benim evimle annemin işyerinin(!) ayrı ayrı olduğunu bilmiyordu. Benim de o işlerin içinde olduğumu, olacağımı söyleyenler vardı. Hatta bana yakınlaşmaya çalışan bir kaç kişiyi sevecenlikle karşılamış olsam bile birkaç gün sonra aileleri yanıma gelip 'Kızımdan uzak dur, yaptığın işlere benim kızımı bulaştırma, arkadaş olacak başka kimseyi bulamadınmı?' diye tehtidler savururdu.
Ve emindim ki, yarın okula gidince Ege'yle işi pişirdiğimi düşünen kişi çok olacaktı.
Umarım Ege bu söylenenlere onay vermezdi de yarın alay konusu olmazdım.
Telefondan yazıyorum her bölümü kısa geldi kusra bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA'YA DÜŞEN SU
RandomAnnesi bir genel ev işleten bir kızın ve önyargılı insanların hikayesi bu. O'nun babası yok. O'nu seven kimse yok. Ve yapacağı ödev hayatını değiştirecek. **** Ben Ada. Adım ve ruhum Ada.. Ruhumun içinde olan Ada'da su yok. Bitkilerim, içimdeki duy...