Pamira'nın ellerindeki küçük el kayboldu. Yerde oturur vaziyetteyken ona sarılan güçlü kolları hissetti. Ayağa kalkması için yardım etti ona güçlü kollar.
"İçeride kaldığını sandım." dedi güçlü kolların sahibi Timur. Pamira bedenini ondan kurtarıp parka baktı. Kafasını ekibine çevirdiğinde geriye kalan sadece Timur, Rana ve Ömer'di. Yanlarında duran lacivert renkli vahşi atı görmesiyle Pamira nefesini tuttu.
Atın gözleri anlamlı bakıyordu. Pamira'nın boyundan uzun ve iri bir attı. Onun yanına yaklaşıp gözlerine bakmaya devam etti.
"Bana yardım edecek misin?" Pamira sessizce konuştu.
"Sana zaten yardım ettim. Buraya kadar benim yardımımla geldin." Pamira, atın sesini duymadı ama atın bu sözlerini kafasında hissetti.
"Bir kez daha yardım etmeni istiyorum." Pamira bu sözleri zorla söyledi. Şuan karşısında duran bu ata yalvarmak onun için zordu.
"Sana yardım etmem için bana bir sebep vermelisin." Atın sözlerini kafasının içinde bir yerlerde yankılandı.
"Çünkü iyi amaçlarım var." Pamira ona göre en mantıklı sebebi söyledi.
"İyi olan nedir, Pamira? Amaçlarının iyi olduğunu nasıl bilebilirsin?"
"Bilemem. Yaşayanların ölmesine engel olmak istiyorum."
"Neden?"
"Çünkü onların ölmesine göz yumarsam vahşi olurum."
"Hiç var olmayanları korumak istiyorsun." Atın bu sözü Pamira'nın içine kuşku tohumlarını bırakmıştı.
"Bilmemen gerekenleri biliyorsun. Moskova'da bir üs olduğunu bilmen mümkün değildi ama sen biliyordun." At sözlerine devam etti. Pamira atın haklı olduğunun farkındaydı. Bu noktaya kadar bu şekilde gelmişti. O hissetmemişti, her seferinde biliyordu.
"Leyla'yı öldürdün çünkü öldürmen gerektiğini biliyordun. Eğer bilmemen gerekenleri yaparsan kaybedeceksin. Seni yönlendiren birinin olduğunu biliyorsun. Onu takip etme." Pamira atın bu sözlerini kafasında tekrar değerlendirmek için bir yere sakladı.
"Ne yapmam gerekiyor?" Pamira son kez şansını deneyerek sordu.
"Sana ne yapman gerekeni söyledim." At bu sözleri söyledikten sonra Pamira gözlerini kısarak parkın girişine doğru bedenini çevirdi. Ekibin diğer kısmı şaşkınlıkla onları izlediler. At koşarak onların yanından ayrıldıktan sonra hiçbir şey sormadılar. Sustular.
"Ekibimin geri kalanını istiyorum." Pamira parkın içine doğru bağırdı. Diğerleri de onun yanında, silahlarıyla bekliyordular.
Ağaçların arkasında Barış'ın bedeni görünce, Pamira dışında, diğerleri savaş pozisyonunu aldılar.
"Ben de çok şey istiyorum ama olmuyor." Barış tek başınaydı. Yüzündeki gülümseme Pamira'yı sinirlendiriryordu.
"Söylesene Barış, hile yapanlara ne olur? " Pamira parkın sınırına gelecek kadar yürüdü. Barış ile arasında yarım metre mesafe vardı. Barış'ın yüzündeki gülümseme ise silinmişti.
"Saat başı bir kişi alacaktın ama sen ilk iki saat için benden üç kişi aldın." Bu sefer Pamira gülüyordu. İdil'in hamile olduğunu hepsi unutmuştu.
Barış gözlerini Pamira'dan çekerek geldiği yöne doğru yürüdü. Konuşmadı... Gözden kaybolduğunda, gelen çocuk ağlamasıyla hepsi parka arkasını döndü.
Timur sevinçle kucağına ağlayan Azra'yı aldı. Yerde yatan İdil'i ise umursamadı. Pamira iç çekerek Fuldem'in yanına gitti. Ona bir özür borcu vardı. Onun yanına diz çökünce Yalgı'nın ayağa kalkabildiğini görmek Pamira'yı sevindirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEŞGALE
Science Fiction"Kız kardeşini kurtarmak istiyorsan bir seçim yapmak zorundasın." dedi kalın sesiyle adam. "Bir seçim yapmayacağım, onu kurtaracağım." diye cevap verdi duygu barındırmayan yüzüyle. "Ya insanlar ya da kardeşin." dedi adam. Eğer normal bir insan olsay...