Pamira, Yalgı'nın gülüşünden rahatsız olmuştu. O gülüşün altında birçok duygu vardı. O duygulardan bir tanesinin iyi olmasını diledi Pamira. Eğer orada hiçbir iyi duygu yoksa sonunun onun elinden olmaması için İsrafil'in sura üflemesi gerekecekti.
Yalgı gülüşünü iyice yayarken omuzlarının arkasından siyah renkli iki yılan kafası belirdi. Birinin kafası bile insanınkinden iki kat daha büyüktü. Tek lokmada üç insanı birlikte yutabilirdi. Yalgı, elindeki iki baltayı bıraktı. Gözlerinin Pamira'dan fazla ayrı kalmasına izin vermeyerek kalabalığa doğru döndü. Fuldem ağzında tuttuğu küçük çığlığı serbest bıraktı ve Pamira da elini ağzına götürdü.
Gözlerini kapattı ve gördüğünün gerçek olmamasını umarak tekrardan açtı ama onlar gerçekti. Yalgı'nın omuzlarında beliren iki yılan kafası, onun sırtından çıkıyordu. Aynı şekilde yılanın vücudunun geriye kalan kısmı da kalçasının üstündeki boşluktan çıkarak yere kadar uzanıyordu.
Üç farklı beden tek bir bedene hapis olmuştu. Pamira'nın yüzündeki tiksinme yerini öfkeye bıraktı.
"Gidin ve kendinize başka yemek bulun." Dedi Yalgı. Sesi binada yankılanmış ve yeri sallamıştı. İki yılan başı havaya doğru kalkarak mutasyona uğramış o insanlara, açgözlülükle bakıyordu. Kalabalığın yüzündeki korku belirginleşmişti. İki kişi dışında bütün kalabalık saliseler dolmadan binadan çıktılar. Kalan iki kişi de Ömer ve Rana'ydı. Pamira onları mutasyona uğramış şekilde bulmayı tahmin etmemişti. Aslında onları bulmayı beklemiyordu.
Yüzündeki şaşkınlığı ve öfkeyi yok eden boğazını sıkmaya başlayan Yalgı'nın kanlı ve iri elleri oldu.
"Benimle kavga etmek ister misin? Bence istemezsin. Eskiden canın sıkılınca dövebileceğin güçsüz ve çelimsiz bir Yalgı vardı. Şimdi onun yerine ben varım." Dedi Yalgı öfkeyle bağırarak. Pamira iki eliyle onun güçlü ellerini tutmuş ve kurtulmaya çalışıyordu.
Diğerlerinin ona yardım etmeye çalıştığını gördü ama yılanlar izin vermemişti. Yalgı'nın onu öldürmeyeceğini biliyordu. Yalgı'ya ne yaparsa yapsın son gün onun hayatını kurtarmıştı. Mekiğe kendi de girebilirdi ama o kendisi girmek yerine Yalgı'yı göndermişti. O da bunu biliyordu ki çok fazla sıkmadığı ellerini gevşetti.
"İyi ki o çelimsiz Yalgı yerine, şimdiki güçlü Yalgı var. Böylece savaşırken seni arkaya atmam." Dedi Pamira. Gururunu bırakmayarak sakince söylemişti. Güçsüz tarafta olsa da kendinden taviz vermedi.
"Merak etme artık savaşacak bir Pamira olmayacak." Dedi Yalgı. Ne kadar Pamira'yı öldürmek istese de bir tarafı ona engel oluyordu.
"Ölmeni istemediğim için oyuncaklarının kafasını koparmıyorum Yalgı. Pamira'yı şimdi bırak ya da ben iki yılanın da kafasını alayım." Dedi Kükreyen Timur. Yalgı elleriyle boynu sıkıp geri bıraktı. Pamira dengesini kaybedip yere çöktü. Yalgı gülümseyerek geri çekilirken Rana ve Fuldem onu yerden kaldırdılar.
"İnsan olarak kaldığı için fazla dayanmayacaktır." Dedi Yalgı.
"Doktorlardan nasıl kaçabildin?" dedi sessiz kalan Ömer.
"İki yıl boyunca komada kalmış." Dedi Timur. Gözlerinde Pamira'ya karşı bir özlem vardı.
"Artık git Yalgı." Diye burnundan soludu Rana.
"Şaka mı yapıyorsunuz? Pamira'yı bulmuşken onu bir daha kaybedemem." Dedi, yüzünde oraya ait olmadığı belli olan sıcak bir gülümsemeyle. Herkes şaşkınlıkla ona bakmaya başlayınca gözlerini kaçırarak "Ona acı çektirmek için elime fırsat geçti." Diye devam etti cümlesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEŞGALE
Science-Fiction"Kız kardeşini kurtarmak istiyorsan bir seçim yapmak zorundasın." dedi kalın sesiyle adam. "Bir seçim yapmayacağım, onu kurtaracağım." diye cevap verdi duygu barındırmayan yüzüyle. "Ya insanlar ya da kardeşin." dedi adam. Eğer normal bir insan olsay...