{ Bölüm 12 }

448 24 6
                                        

OMG ! İnanamıyorum ! 4k okur ! Hepinize teker teker teşekkür ederim ! Bu kitabı yazmayı gerçekten çok seviyorum ! Son bölümün üstünden 1 ay geçti bunun için üzgünüm. Ne zaman yazmak istesem yeni yeni işler çıktı. Biliyorsunuz liseye başlayacağım bu yüzden internette pek vakit geçiremiyorum ve gecenin geç saatlerinde yazıyorum bu bölümü. Hepsi sizin için ! Sizi unuttuğumu sanmayın ! #Jelsaforever ları gördüm :3 Bütün bölümler size ithafen gelsin ! 

Sizi çok seviyorum Jelsa ailesi ! 

Keyifli okumalar :3

''Bu eller benim miydi ? Bana mı aitti ?'' 

Ellerime bakmayı bırakıp ayağa kalktım ve bembeyaz bir alanda nereye gittiğimi bilmeksizin yürümeye başladım. Beyaz ışığa yürümek yoktu burda. Filmlerdeki gibi değildi. Zaten o beyaz ışık fikri nereden çıkmıştı acaba ? Bir adam ölümden dönüp mü söylemişti ? Saçma değil miydi ? 

Yürümeye devam ettim.  Saatlerce yürüdüm. Zaman kavramım olmasa bile bunu anlayabiliyordum. En sonunda yoruldum. Yürüyerek hiçbir yere varmamıştım. Yüzümü ellerimin arasına aldım. Ağlamak istiyordum ama gözümden hiç yaş gelmiyordu. 

''Elsa !''

Birisi bana sesleniyordu. Tanıdık bir sesti. Erkek sesi. Ah , tabiki oydu. Ondan başka kim olabilir ki ? Neredesin ?! diye bağırmak istiyordum fakat sesim çıkmıyordu. Gözlerimi kapadım ve bundan sonraki geleceğimi düşündüm. Tabi bir geleceğim olacaksa.... ömrümden 20 yıl kaybetmiştim. 20 yıl çok kısa bir süre zarfı değildi. Jack gibi ölümsüz olsam nasıl olurdu acaba ? Ona sonsuza dek sarılabilirdim. Sonsuza dek birlikte olabilir , eğlenebilirdik. Onu seviyordum , hem de her şeyden çok. 

Düşündüm. Onu görmek istiyordum. Her şey burada son bulamazdı. Daha kardeşim Anna'ya olan bir sözümü yerine getirecek, Kara'yı ortadan kaldıracaktık. Daha yaşayacağım bir geleceğim vardı. 

Bu hayat burada son bulamazdı.  Bu kadar basit olamazdı.

****

Gözlerimi açtım. Loş olan ortama alışmam biraz vakit aldı. Gözkapaklarım bana meydan okurcasına fil ağırlığındaydılar.  Ortama tam olarak alıştığımda bir çift sulu, endişeli , korkak , aşık , meraklı , suskun , üzgün , mutsuz mavi gözlerler karşılaştım. 

''Jack...'' sesim az çıkmış olsa da onun gözleri hayretle açılıp bana döndü.

''Elsa !'' sulu gözlerinden bir damla yaş daha aktı. Elimi zorla kaldırıp gözyaşını sildim. 

''Ağlama..'' elimi yanağına koydum. Elimi tutup başının ağırlığını elime verdi. Gözlerini kapadı. 

''Düşündüm ki-''

''Düşünme, bak ikimizde burdayız.'' Gözlerini açtı. Yaklaşıp dudaklarıma masum ve küçük bir öpücük kondurdu. 

''Buradayız..sonsuza dek birlikteyiz.'' Geri çekildi.

''Sonsuza dek mi ?'' şaşırma sırası bendeydi. Nasıl sonsuza dek ?!

'' Seni özel bir doktora gösterdiğimizde ömründen 20 yıl çalındığını söyledi. Ve 20 yıl ömrün olduğunu. Yani Kara ömrünü aldığında ölmüş oldun. Fakat ben..ölümsüzlüğümü sana verdim.''

Şimdi fark etmiştim. Jack...yaşlanıyordu. Gülümsedi. Daha sonra kaşları çatıldı.

''Bana söyleme-'' ona bakamıyordum. Başımı eğdim. Nasıl bunu yapabilirdi ?! Nasıl bana ölümsüzlüğünü verebilirdi ! Nasıl bana bu acıyı yaşatabilirdi !

''Ağlama..bunu ben istedim .'' sarıldı. Hemde hiç bırakmayacakcasına.

''Bunu bana nasıl yapabildin ?! Ölümünü görmek..'' ağlamam şiddetlendi.

'' Bunları düşünme. Tolstoy ne demiş hem ?'' gülümsedi..

''Ne demiş Jack ?'' gözlerimi sildim ve ona , ağzından çıkacak sözlere odaklandım.

'' Bil ki ; yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma ; ne yaşattıysan elbet bir gün yaşarsın.''

Jack x ElsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin