BÖYLESİ HEPSİNDEN GÜZEL

20 0 0
                                    

Düşünmemek için çabaladı kadın. Bunu yerine manzarayı izlemeyi seçti. Masmavi bir deniz adeta sonsuzluk gibiydi. Huzur verici ve de ürkütücü... Tıpkı onun gibiydi. Huzur verici ve ürkütücü... Şu koskoca İstanbul'da bana seni hatırlatmayacak şey bulamazken, birde şimdi bu çiçekler ve mesaj. Olacak iş miydi şimdi bu ?

Telefonunu eline aldı, mesajı defalarca daha okudu. O kadar dalmıştı ki, terapist geldiğinde onu fark etmedi bile. Biran seslenişiyle irkilip gerçek dünyaya döndü.

-"Napıyorsun öyle, dalmışsın geldiğimi bile fark etmedin."

-"Ne yaptığımı inan bende bilmiyorum. Olanlar çok tuhaf çok karışık zaten bu yüzden seninle konuşmak istedim."

Masanın üzerine koyduğu telefonunu aldığında adeta elleri titriyordu. Mesajı gösterdi ona. Her okuyuşunda kalbi yerinden çıkacak gibi oluyordu.O kadar yıpranmıştı ki, boğazındaki düğümlere sahip çıkamadı.

-" Kimden gelmiş olabilir sence bu mesaj ?" diye sordu terapist arkadaşı.

-"Bilmiyorum son iki gündür oluyor bunlar."

-"Nasıl yani iki gündür. Burada tek bir mesaj var."

-" Senin randevuyu iptal ettiğin gün ben kapının önündeydim. Erken gelmiştim. (Gelemem diye laf vursan da bak ben erken gelmiştim o gün. İntikam alırcasına söyledi bunu adeta.) sen iptal edince bende eve geçtim. Hazırlanıp dışarı çıktım."

-"Yine oraya gittin değil mi? Bunu konuşmuştuk. Bu şekilde nasıl üstesinden geleceksin?"

-" Evet gittim! Yine olsa yine giderim. Ben onu unutmak değil acımla yaşamayı öğrenmek istiyorum. Onu unuttuğumda sanki yaşadığımız o mutlu anılar, huzur veren tüm güzellikler kaybolacak gibi geliyor. Ama konu bu değil. Tam eve gitmek için arabama biniyordum ki küçük bir çocuk hiçbir şey söylemeden elime tek dal papatyayı tutuşturdu ve gitti."

Kum rengi çantasının içinde sanki adeta çölde su ararcasına bir hevesle ajandasını aramaya başladı. Ajandasını çıkardı. Üstünde bir tarih vardı ; 06.04.2015. Tarih gözüne çarptığında biran elini boynuna attı. Kolyesini tutup sanki içine sokarcasına bastırdı. Kolyenin ucundakini kimse görmemişti o güne kadar. Hep kıyafetinin içinde saklardı. Ve ne zaman o tarihi görse aynı şeyi yapardı. Ajandasının içinde iki papatyayı da çıkarıp özenlice masaya koydu.

-" Tek dal demiştin burada iki tane var ?"

-" Diğeri ise iş yerinden çıkmadan önce masanın üzerindeydi. Kimse görmemiş koyanı ne de çiçeği."

-" Böyle bir durumda sakin olman gerekiyor. Kendini boş hayallere kaptırma. Belki sadece gizli bir hayranın vardır. Yeni bir başlangıç için güzel olurdu senin içinde. ( Bunları söylerken bir yandan da şüpheyle bakıyordu etrafına. ) Her şeyin üzerinden 4 yıl geçti. Kendini bu şekilde bdüşük bir ihtimale bağlamak sana yalnızca zarar verir. Bunu terapisttin olarak değil arkadaşın olarak söylüyorum."

Kadın ise söylenenleri duymuyordu adeta. Manzaraya dikmiş gözlerini çarşaf gibi açılmış denize bakıyordu. Düşünüyordu... Çünkü hala inanıyordu. Dönecekti, biliyordu bunu. Yıllardır bu yüzden beklemişti ya zaten. Bir şeyler mırıldanmaya başladı kadın birden, yüzündeki belli belirsiz bir tebessümle.

Güneşin ufka değdiği yer

Oraya git ama yine gel

Döneceksin diye söz ver

Böylesi hepsinden güzel

Git özlet kendini yine gel

Döneceksin diye söz ver...

-" Yine kendi bildiğini okuyacaksın değil mi ?" diye çıkıştı arkadaşı. Ama kadının onu pekte dinlediği söylenemezdi.

-" Anlamıyorum seni merak etme beni, tamam ?"

-" Evet, evet. Kesinlikle anlıyorsun. Şarkı söyleyerek."

-" Böylesi hepsinden güzel."diyerek tebessüm etti kadın.

Böylesi hepsinden güzel...

BAŞIBOŞ SAATLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin