old scars/future hearts

286 23 3
                                    

Annemin ölümünün üzerinden 10 ay geçmiş, bu süre zarfı içinde üçüncü sınıfa geçmiş ve Calum ile iyi anlaşıyorduk. Bu 10 ay içinde beni bir kaç kere öpmüş belki bir kere de biraz ileri gitmiş ve benim aniden durdurmamla sonuçlanmış olabilir.

Fakat aramızda hala ciddi bir şey olmadığını anlayabiliyordum.

Kendini bizim koleje kaydettirmiş, bu sene benimle üçüncü sınıfa devam edecekti.

Fakat gariptir ki birlikte geçirdiğimiz bu 10 ay içinde beni sürekli güldürüyor, mutlu ediyor,yaşadığım kötü ne varsa atlatmama yardımcı oluyordu.Ben de aynısını ona yapabilmeyi umuyordum. Bazen yaşadığım tüm her şeyi unutuyor, hayatımda sadece o varmış gibi hissediyordum. Bana kurduğu bir cümle ona gün geçtikçe daha fazla bağlanmamı sağlamıştı.

"Birbirimizin yaralarını saracağız."

"Bu yaraları kapatacak yara bandı icat edilmedi."

"İşte bu yüzden aşık olmak icat edildi."

Bana sürekli iltifat edip sevgi sözcükleri söylediği halde neden aramızda hala ciddi bir şeyler olmadığını merak ediyordum.
Fakat ikimiz de hayatımızdaki önemli insanları kaybetmişken, bir ilişkiye hazır olmadığımızın bilincindeydik.

Sonuç bu ki, birlikte okula gidiyor, derslere giriyor, birbirimizden başka kimseyi umursamıyorduk.

Babam sürekli içiyor, eve sarhoş geliyordu ve pek umrumda değildi.

Bu süre içinde okuldaki enteresan kişilikli kızların Calum'a olan ilgileri nedense sinirimi bozuyor, hepsinden daha fazla nefret etmemi sağlıyordu.

Yani Calum, çekiciydi. Kim olsa hoşlanırdı. Kuzguni, yumuşak saçları esmer vücudunun tepesinde yer edinmişken güzel yüzüne yerleştirilmiş bir çift koyu gözleri,iri dudakları ve kendine yakışan büyüklükteki burnu uyum içindeydi. Geniş omuzları ve sıkı kolları sizi sarmak için idealdi.

Bana parkta kesiklerini gösterdiğinden beri aslında ne kadar yıkılmış olduğunu anlamıştım.

Ve işte 10 ay böyle geçerken ben şuan tarih dersinde sıkılıyordum.

Calum'un dersi fizikti ve tam bir fizik dahisiydi.

İkimizin de dersleri iyiydi, yani dersleri pek salladığımız söylenemezdi, okulda dinlediğimizle yetiniyor, sınavlara girip çıkıyorduk.

Ders çalışmadan yüksek almak da bizim gururumuzdu.

Kurtarıcı teneffüs zili çaldığında çantamı alıp kapının önünde Calum'u beklemeye başladım.

Merdivenlerden yüzünde yardım dilenen bir bakışla ve yanında Evelyn ile indiğinde gözlerimi devirdim. Evelyn Calum'a bir şeyler söylüyor fakat Calum pek umursuyor gibi görünmüyordu.

En sonunda Calum gözlerini benimle buluşturduğunda koşar adımlarla yanıma geldi ve elini belime yerleştirdi.

"Gidelim mi,canım?" bu tepkime şaşıran Calum bana bir gülümseme bahşetti.

Evelyn tepeden tırnağa beni memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle süzüp kısa eteğinin kavradığı kalçalarını sallayarak yanımızdan ayrıldığında arkasından "sen ciddi misin sürtük" bakışıyla kalakalmıştım.

Calum bana gözlerinin içi gülerek baktığında anlamamış gibi baktım.

"Canım dedin ya, acayip hoşuma gitti."

"Mutlu edecekse hep derim, biliyorsun."

"Sen dedikten sonra mutlu etmemesi ayıp olur."

Elini belime yerleştirdiğinde garip bir duygu içime yerleşti. İnsanların "böyle bir çocuk, bununla mı birlikte?" manalı bakışlarından rahatsız olurken, o elini biraz daha sıklaştırıp beni kendine daha fazla yasladı.

cemetery × hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin