Gecenin bir yarısı ben odamda müzik dinlerken daldı odama,bu kez hep yaptıklarının biraz daha fazlasını yaptı.Henüz onu yapmadı ama,korkuyorum.Bana dokunan o ellerinin yarattığı iğrenç hissi,o gittikten sonra tenime çarpan soğuk rüzgar hatta soğuk su bile gideremedi.
Tanrım bana neden yardım etmiyorsun?
Babama bahsetmek istedim,yapamadım,geveledim,anlamasını bekledim,anladı aslında.
Çok iyi anladı hem de. Ama kurduğu tek cümle ''O senin üvey abin Calandre!'' olmuştu.
Üvey abiler kardeşlerine bunları yapmaz diye çığlık atmak istiyordum.
Üvey abiler kardeşlerini zorla öpmez,kardeşlerine zorla dokunmaz,bakışları ve sözleriyle taciz etmezdi.
Calum'a ihtiyacım vardı.
O bana istediklerimden fazlasını bile yapıyor,fiziksel ve ruhsal anlamda her şekilde yanımda oluyordu. Tanrı bana onu verirken ''benden daha bir şey isteme'' demiş olmalıydı.
Ama istiyorum.
Calum sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu ve yalan söylediğimi de çok iyi biliyordu.
İyi olmadığımı görmeniz için iyice zayıflayan bedenim,şişmiş gözlerim ve gözaltlarım ve git gide solan tenimi görmeniz yeterliydi,yani fiziksel olarak bakmanız yeterliydi.
Ama Calum gibi insanlar,sizin ruhunuzu gördükleri için,onlara asla iyi olduğunuz hakkında yalan söyleyemezdiniz.
Hiç iyi değildim.
Tanrı da bana yardım etmiyordu.