Bölüm -3- Malikane - Part-1

20 4 1
                                    

- Dinliyorum...'' tam o sırada telefonuma mesaj geldi. '' 1 saniye.'' deyip gülümsedim. Mesaj annemden di. 'Sky , kızım biz babanla büyükbabanlara ziyarete gidiyoruz. 5 dakika önce yola çıktık. Çok geç kalmayız.' yazıyordu aslında mesaj 10 dakika önce atılmıştı ama demek ki bildirim geç gelmişti.''Ee sen ne diyordun Charles?'' deyip bakışlarımı Charles'a çevirdim. Charles kafasını önüne eğip kendi adımlarını izledi. Derin bir nefes alıp uzak bi mesafeye baktıktan sonra gülümseyerek bana dönüp ''Sky , Jesslyn ve ben...'' Charles'ın sözünü telefonumun zil sesi kesti. ''Charles çok üzgünüm.'' deyip telefona baktım. Ama iyi ki devam etmemişti cümlesine ve umarım düşündüğüm şey değildi. Telefonun ekranına baktığımda 'Kriss My Bae'' yazısını gördüm. Anlaşılan Kriss yine rehberimde ki adını değiştirmişti. Charles'a baktığımda dudaklarını birbirine bastırmış gülmemeye çalıştığını gördüm. Ona sinirli bakışlar atıp telefonu açtım.

-Whats up bae?'' dedikten sonra tahmin edersiniz Charles kendini daha fazla tutamadı.

-S-sen ko-nuş be-ben ileride gü...'' cümlesini tamamlamadan uzaklaştı. Charles benim kurduğum cümleye ben de Charles'ın şuan ki haline gülüyordum. Bi saniye Kriss telefonda kalmıştı.

-Anladın değil mi?'' Kriss'in dediği şeyle ne olduğumu şaşırdım.

-Ne? Neyi? Ha tamam ya anladım ben onu.'' evet acaba neyi anlamıştım... Telefonun kapanma sesi gelince telefonu kulağımdan indirdim. Charles da sırıtarak bana doğru yürüyordu.

-Pek konuşamadık ama artık yarına kaldı. Hadi arabaya geç kalacağız saat 9'da olmamız gerekiyor.'' deyip hızla arabaya yürürken bende Charles'ı takip ediyordum.

-Saat 9 ne? 9'da nerede olmamız gerekiyordu ki?'' dedim. Ses tonum ve yüz ifadem şaşırdığımı gayet belli ediyordu.

-Ahaha Sky bilmiyormuş gibi yapma işte Malikanede. Hadi bin arabaya.'' arabaya bindiğimizde radyoya biraz ses verdim. Dinlediğimiz şarkının adını bilmiyordum ama çok güzel bir melodiye sahip olduğu kesindi. Bu malikane işinde ise yorumsuz kalmayı tercih ediyordum. Gidip görecektim Malikene olayının ne olduğunu.

        Yaklaşık 10 dakika sonra gerçekten büyük olan bir malikanenin önünde durduk. Demir kapıların önünde bütün grup bekliyordu.

-Tam zamanında geldiniz  tamı tamına 3 dakika sonra kapı açılacak. Çok heyecanlıyım.'' dedi Jordan ve korkutucu bir gülüş attı. Malikaneye tekrar baktığımda baya bir ürkütücü gözüküyordu. Demir kapıların ardından binaya doğru uzanan bir yol vardı ve bir tanesi dışında ordaki aydınlatmaların  hiçbiri çalışmıyordu ki o yanan ışıkta sürekli yanıp sönüyordu. Ve binanın kapısı açıktı.

-Acaba o yoldaki sürekli yanıp sönen ışıkla disko havası mı vermeye çalışmışlar acaba'' diyen Kevin'a döndüğümüzde o gözlerini kısıp elini çenesinin altına almaya çalışıyordu. Jason ise ''Olabilir...Çok gizemli.'' deyip oda Kevin gibi gözlerini kısıp elini çenesinin altına koydu.

-Ya arkadaşlar kusura bakmayın da size birşey soracağım Are You Mal?'' biz Kevin ve Jason'ın suratının değişim halini izlerken aynı zamanda Delphine'in dediği şeye gülmekle uğraşıyorduk.

-Ya arkadaşlar kusura bakmayın ama bende size birşey soracağım burada ne yapıyoruz?'' bu sorumun karşılığında herkes gözünü devirerek bana döndü. Kriss hemen lafa atlayıp;

-Ah Sky... Sana telefonda ne anlattım ben canım.'' deyip sevgi dolu bakışlar attı.

-Neyse 1 dakika sonra içeride olacağız korku evine geldik. Maksat eğlenmek.'' deyip konuyu kestirip attı Ian. Ben ise ağzım yarı açık onlara bakıyordum. Tam o sırada kapıdan açılma sesi geldi ve gıcırtılar eşliğinde kapı açıldı. Herkes gözünü kırpmadan kapının kendi kendine sonuna kadar açılışını izliyordu.

-İlk kim girmek ister acaba ıhı ıhı.'' Julia bunu söylerken ben çoktan onun kolunu tutmuştum. Delphine yarım ağız gülüp bahçedeki beton yola adımını attı. Herkes bahçeye girdiğinde kapı yüksek bir gürültüyle kapandı. Herkes gürültünün geldiği yöne döndü ve kapıyı kapatanın bembeyaz bir elbise giymiş olan küçük bir kız olduğunu gördük. Yüksek sesle bir melodi mırıldanarak hızlıca uzaklaştı.

-Hımm evet hadi içeri girelim. Zaman kaybediyoruz.'' diyen Charles'a döndüm.

-Hiç mi girmesek acaba. Yol yakınken geri dönsek.'' sesim titriyordu. Evet tam bir korkaktım.

''Artık geri dönüş yok.Ahaha şeytanlar sizinle olsun. İçeri girin ve kapıyı kapatın!''

     Evet bu sesle birlikte gelen çığlık atarak kaçma isteğimi bastırdım. Herkes sırasıyla içeri giriyordu. En sona Julia ve ben kalmıştık içeri adım atarken birşeyin bana değerek geçtiğini garanti edebilirim. Çığlık atarak arkamı döndüğümde simsiyah kapşonlu bir elbise giymiş ve yüzünde de siyah maskesi olan birisi tam olarak karşımda duruyordu. Julia içeriye çoktan kaçmıştı. Ben ise hala karşımda duran kişiye bakıp çığlık atıyordum. Birisi kolumdan tutup beni içeriye çektiğinde kapıyı hızla çaptım. Kolumu tutan kişiye döndüğümde Charles'ı gördüm. Julia'ya dönüp ona kötü bakışlar attıktan sonra Charles'a dönüp gülümsedim.

-Charles beni bırakmasan. Haberim olsa gelmezdim ama...''

-Tamam sakin. Kolumu bırakma sen.

''Kapının yanındaki askılıkta fenerleriniz var. Onları alın fazla vaktiniz yok. Bodruma inin ve oyun başlasın!''

-Bodrum mu? Hayır hayır ben gitmek istiyorum.'' deyip kapıya yöneldim ama kapıyı açmaya çalıştığımda kapının kilitli olduğunu anladım.

''Dışarıda kendini çok mu güvende hissedeceksin? Hadi çık.''

     Charles yanıma gelip ''Bu sadece bir oyun Sky hadi gel. Ki bildiğin üzere geri dönüş yok. Bö.'' deyip güldü.

-Bugün çok komiksin Charlescım.'' deyip kolunu tekrar tuttum ve bodruma doğru ilerledik. Tam da zamanıdır ki bütün Malikanede ki ışıklar kapandı. Anın etkisiyle herkes çığlık atmaya başladı.

-Arkadaşlar fenerlerinizi yakın bence.'' dedi Charles.

''En arkadan gittiğinizde güvendesiniz bence de hahaha!''

     Anlık telaşla Charles'a döndüm. Ben ''En arkadaki biziz değil mi?'' dedikten sonra Charles yutkunup kafasını salladı. İkimizde yavaşça arkaya döndüğümüzde bize doğru gelen bir sürü yaratık görmemle hemen bodrum kapısını açıp içeri koşmam bir oldu.


MiamiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin