'' Lütfen, kal... ''
Gözlerimi sımsıkı kapatıp bunu gerçekten söyleyip söylemediğini anlamaya çalıştım. Onur burada, onunla kalmamı mı istiyordu?
'' Tamam '' dedi uyuşmuş gibi.
O istiyorsa, elbette kalacaktım.
Koltuğa oturduğumda hiçbir şey söylemeden gelip uzandı ve başını çıplak bacağıma yerleştirdi. Tereddüt etsem de elimi saçlarına daldırdım. Ben dokundukça kendini serbest bırakıp kucağımda uyuyakaldı. Saatlerce o pozisyonda kımıldamadan oturdum.
Elim saçlarının arasında dolaşırken zaman dursun istedim. O kadar masum duruyordu ki, sonsuza dek böyle kalabilirdim.
Uzanıp sehpadan telefonumu aldım ve bu anı ölümsüzleştirdim. İstanbul'a gittiğimde bana onu hatırlatacak bir şey kalsın istiyordum. Üzerimdeki tişörte de onun kokusu sinmişti. Bu tişörtü de ona söylemeden yanımda götürmeye karar verdim.
Hava karardığında Şengül teyze beni aradı. Onur sese uyanınca ona ne demem gerektiğini sordum. Telefonu elimden çekip '' anne? '' diye mırıldandı. Uykudan yeni uyandığı için ses tonu tam ısırmalıktı J
Elime koluma hakim olup, tüm dikkatimi ona verdim.
'' Çalışmamız gereken dosyalar var. Bu gece de bırakmıyorum Vera'yı '' dedi ciddi bir havayla.
Bana kısa bir bakış attı.
'' Burada çalışacağız anne. Orda rahat edemediğimi biliyorsun ''
'' Tamam, al kendisine söyle '' dedikten sonra telefonu bana geri uzattı.
Şengül teyze bana dün geceki partiyi sorunca Onur'un yanında geveleyip durdum. Sonunda o da anlamış olacak ki işimi çabuk halledip yarın eve gelmemi istediğini söyledi. Bende onu özlemiştim aslında ama Onur'u bırakmak istemiyordum. Telefonu kapattığımda '' acıktın mı? '' diye sordu. Dudaklarımı büzüp muzırca başımı salladım.
'' Pizza yer miyiz? '' dedi telefonda numara ararken. '' Ne istiyor canın? ''
'' Pizza olur '' dedim hevesle. '' Mantarlı ''
Güldü ve '' tamam, mantarlı '' dedi.
O sipariş vermeye gittiğinde kalkıp televizyonun altındaki dvdleri karıştırdım. Aksiyon ve dram koleksiyonu vardı. İçlerinde daha önce izlemediklerimden birkaç tanesini ayırıp koltuğa gömüldüm. Onur içeri geldiğinde filmlerin özetlerini okuyordum. Gelip yanıma oturdu.
'' Bu olmaz. Bunu geç. Bu belki '' diye filmleri ayıklamaya başladı.
'' Yaaaaa '' dedim olmaz dediklerinden birine sarılırken. '' Ben bunu merak ediyorum ama ''
'' Vera o aptalca bir şey '' dedi elimden çekerek. '' İnan bana zaman kaybı ''
'' Tamam, sen seç ''
Aptalca dediği filmi aklımın bir kenarına daha sonra izlemek üzere yazdım. Korku filmi seçmeye çalıştığı sırada kapı çaldı.
'' Sen bunu tak ben alıp geliyorum ''
O gidince dvdyi oturduğumuz koltuğun arkasına sıkıştırdım ve sonsuza dek orada kalmasını sağladım. Elinde pizza kutusuyla döndüğünde ben macera-aksiyon karışımı bir film mi takmıştım bile.
'' Fark etmedim sanma '' deyip pizzayı sehpaya bıraktı.
Bir dilim alıp ısırdığımda ne kadar acıktığımı o an fark ettim. Bütün akşam o kadar eğlendim ki, en son ne zaman bu kadar eğlendiğimi düşündüm. Bir yandan pizza yerken diğer yandan film hakkında yorum yapıp duruyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Vera
Teen Fiction‘’ Sen sadece benim Vera’msın. Bana ait ve bir o kadar da bana yabancı. Her şeyi öğrendiğinde benden kendin kaçmak isteyeceksin. O yüzden şimdi git. Çünkü kalırsan bu sonsuza dek benim olacağın anlamına gelir ‘’ ‘’ Kalıyorum ‘’ Vera, yeni hayatına...