Hayatımızda bazı anlar vardır; tamam işte o an bu dersiniz. Her şey düzelecek. Böyle anlarda genelde hep tam tersi olur. İşten kovulmuştum. Ben istifa etmişim gibi görünse de onlar beni zaten kovacaktı. O adamdan özür dileyeceğime kovulmayı tercih ederdim. Cafeden çıkınca kulağıma gelen gitar tınısıyla onu görmüştüm. Metrodaki çocuk, ağacın altında gitar çalıp şarkı söylüyordu. Beni farketmediği için ona doğru koştum.
Nefes nefese kaldığımda birkaç adım kala durdum. Etrafında insanlar vardı tempo tutup şarkıya eşlik ediyorlardı. Beni görünce telaşsızca gülümsedi. Cüzdanımdan on lira çıkarıp önündeki tenekeye bıraktım. Karşısında bir yere oturup şarkıyı dinlemeye başladım. Sesi güzeldi, gitara fazla hakimdi. Az önce olanları unutmaya çalışarak şarkısına eşlik etmeye başladım. Aradan insanlar gelip geçiyordu, bozuk para atıp duraksamadan gidiyorlardı. Herkesin acelesi vardı, herkes hayatın bu karmaşık düzenine kaptırmıştı kendini. Tüm bu kargaşa ve uğultu arasında neyi aradığını bilmek nasıl da zordu. İnce şeyleri anlamak için durup dinlenmeye vaktimiz yoktu hiç birimizin.
Ah, neşesi yeter...
Duman'ın şarkılarına bayılırdım. Şarkıyı bitirince herkesle beraber bende alkışladım. Yeni bir şarkıya girecek sanarken gitarı yere bırakıp bana döndü. İşaret parmağıyla gel diye işaret yapınca kalkıp yanına gittim. Ağaca sırtımı vererek yanına oturdum. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Neden burada durmuştum? Neden diğer insanlar gibi ana kapılıp gitmemiştim, bilmiyordum.
'' Sesin güzelmiş '' dedim yerden bir papatya koparırken.
'' Herkesin bir yeteneği var işte '' dedi bana yandan bir bakış atarak. '' Mesela senin yeteneğin gülümsemek ''
Bu kez gerçekten gülümsetmişti.
'' Bak işte tam olarak böyle ''
'' Böyle yaptığında beni korkutuyorsun '' dedim açık sözlü davranarak. '' Senin beni takip eden bir sapık olduğunu düşünüyorum. Şey gibi, metro sapığı ''
Benzetmeme kahkaha atınca yüzümü buruşturdum. Biraz aptalca olmuştu ama aklıma daha farklı bir şey gelmemişti.
Elini uzatıp '' Barış '' dedi. '' Metro sapığı Barış ''
Elimi uzatıp '' Vera '' dedim. '' İşten kovulan Vera ''
'' Neden kovuldun? ''
Huzursuzca kıpırdanınca '' anlatman şart değil '' deyip beni bu zor durumdan kurtardı.
'' Gitarı çok iyi çalıyorsun. Eğitim aldın mı? ''
'' İstanbul Üniversitesi 3.sınıftayım ''
Gözlerimi kısarak ona bakınca inanmadığımı düşünmüş olsa gerek ki açıklamaya girişti.
'' Böyle takıldığıma bakma. Yaz tatilindeyiz ve bende evden kaçmak için orda burda çalıyorum işte ''
Sonra para tenekesine uzandı.
'' Bu da akmasa da damlayan kısmı '' deyip parayı sayıp cebine attı.
'' Ben de keman çalıyorum. Yetenek sınavları için İstanbul'a gideceğim ''
Islık çalarak alkışladı.
'' Vay canına. Bizim okulun sınavlarını da dene ''
'' Olur '' dedim kalkarak. '' Tanıştığımıza memnun oldum. Gitsem iyi olur ''
O da ayaklanınca sen nereye dercesine yüzüne baktım.
'' Öyle bakıp durma '' dedi yanımda yürümeye başlarken. '' Kendime metro arkadaşı buldum, evime dönüyorum ''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Vera
Novela Juvenil‘’ Sen sadece benim Vera’msın. Bana ait ve bir o kadar da bana yabancı. Her şeyi öğrendiğinde benden kendin kaçmak isteyeceksin. O yüzden şimdi git. Çünkü kalırsan bu sonsuza dek benim olacağın anlamına gelir ‘’ ‘’ Kalıyorum ‘’ Vera, yeni hayatına...