BÖLÜM 6

47 8 4
                                    

Her yer o kadar karanlıktı ki sanırım korkudan beynim çalışmayı bırakmış tatile çıkmaya karar vermişti ne yazık ki tamda ona en çok ihtiyacım olduğu zaman! Aniden kolumu çeken Nicholas'la dizlerimin üzerine düşmem bir oldu ve bu sayede delirmemi engelleyen tek bağı da kaybetmiş oldum.Artık Nicholas'ın bana güven veren elinin varlığı yoktu.Onun yerine sadece karanlık vardı.

"Nicholas" diye seslendim korkuyla ama cevap yoktu.Neden cevap yoktu?Eğer beni korkutmak için cevap vermiyorsa intikamım çok acı verici olacaktı.Çünkü gerçekten de korkudan kafayı yemek üzereydim.

Acıyan dizlerime ayağa kalktım rağmen.Zack nereye gider kaybolmuştu.Elektriklerin gitmesi onu etkilememiş olsa gerekti.Sonuçta o lanet ama karanlıkta güneş gözlükleriyle gezen bir manyaktı.Titreyen ellerimle telefonumu çıkardım cebimden.Nicholas A'la Zackten bir iz olup olmadığına baktım ama ağlayacak! şey yoktu.Telefondan çıkan ışıkla kendi etrafımda döndüm ve

Nicholas'ın beni bu durumda bıraktığına hala inanamıyordum.Belki de inanmak istemiyordum ama işte bu bir türlü doğru gelmiyordu.Ne kadar az zamandır tanışıyor olsak bile onun öyle biri olmadığını biliyordum.Nasıl bu kadar emin olabiliyordum bilmiyorum ama sadece biliyordum işte.

Bu düşünce içerisinde olduğum durumu değiştirmemişti belki ama farkında olmadan tuttuğum nefesimi vermemi sağlamıştı.Biliyordum Nicholas kötü biri değildi.Belki iyi biri de sayılmazdı ama kesinlikle kötü değildi.

İyi ama o zaman nerdeydi?İyimser olmakta bir yere kadardı.Nicholas'ın kötü olmaması benim bu saatte, karanlıkta bir başıma kaldığım gerçeğini hiçbir şekilde değiştirmiyordu.Neyse ki benim tatlı paranoyak ailem son günlerde olduklarından ya da olabileceklerinden daha normallerdi.Aslında normal kelimesi onlar için anormal oluyordu.Çünkü beni şu ana kadar aramamış olmaları kesinlikle normal sayılmazdı.Bu düşünce beni endişelendirmeye yetmişti.Daha fazla Nicholas'la saklambaç oyunu oynayamazdım.

Telefonun bana verdiği güvenle eve doğru yürümeye başladım.Bu iş düşündüğümden daha zor olacak diye hayıflanırken uzaktaki sokak lambaların teker teker yanmaya başlaması mutlulukla gülümsememe neden oldu.Castle parkın ışıkları geldi mi diye kontrol etmek için arkama döndüm ama hala gelmemişti.Karanlık olduğunda sığınağıma gelmemek en iyisiydi.Önüme döndüğümde en yakındaki sokak lambasının da yanmış olduğunu gördüm.

"Sence şimdi yol güvenli midir?" yanımdaki ağaçtan gelen sesle olduğum yerden sıçradım ve eski ama kesinlikle sadık ve yenisine paramın yetmeyeceği telefonum ellerimin arasından kayarak yere düştü ve kırıldığını anlatan o ses geldi.

Konuşan kişi Zack'ti ve yaşamak istiyorsa bana yeni bir telefon borçluydu.Evet evet en iyisi ben para biriktirmeye şimdiden başlayayım.Sanırım bir süre telefonsuz idare edebilirdim.Eğilip dağılan telefonun parçalarını aldım ve birleştirip cebime koydum.

"Neden kesinti boyunca seslenmedin?" diye sordum.Sonuçta karanlık olması gözlerimizi devre dışı bırakıyordu konuşma yetimizi değil.

"Sende bana seslenmedin." dedi.'Bana' yı vurgulaması sinirimi bozmuştu. Ben Nicholas'a seslenmiştim.Ne fark ederdi ki beni duyduğu halde cevap vermemesi büyük kabalıktı ama o bunu çokta umursuyor gibi durmuyordu.

"Söylesene neden güneş gözlüğü takıyorsun?" diye sordum gözlükleri işaret ederek.

"Çünkü beni gizemli yapıyor."dedi.Bunu söylerken dudakları hüzünle yukarı kıvrılmıştı.Gerçek sebebi neydi bilmiyordum ama acısını göstermek istemediği için alaylı şekilde cevap verdiği belliydi.

"Söylesene sevgilin nerede?"diye sordu.

"O benim sevgilim değil ve nerede olduğunu bende bilmiyorum ve hoşçakal." dedim en sondaki ve'yi uzatarak. Daha fazla geç olmadan eve gitmeliydim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İSİMSİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin