- 6 -

15 3 0
                                    

MULTIMEDIA DA EMIR, EMIR'IN KÖPEĞİ DOBRA VE EMIR'IN EVI VAR. IYI OKUMALAR..

Bütün tesadüfler insanlarda şok etkisi bırakır. Mesela hiç beklemediğin bir anda beklemediğin biriyle karşılaşırsın. Işte bu senin bünyende şok etkisi bırakır. Şu anda o şok etkisini bütün vücudumda hissediyorum. O güleryüzlü kadının oğlu Emir'di. Yani muhtemelen oydu. Çünkü kadın oğlu geldiğinde sipariş vereceğini söyledi. Ayaklarım sanki yere çivilenmişti. Hareket edemiyordum. Ama 'garson' dediler ve gitmem gerekiyordu. Ayaklarımı zor bela hareket ettirip yanlarına yaklaştım
"Naber Ecrin?."
Emir'in sorusu ile başımı ona çevirdim
"I-iyim sen?."
Emir'in cevabını beklerken annesi olduğunu düşündüğüm kadın söze atladı
"Siz tanışıyor musunuz?."
Yüzünde biraz şaşkınlık biraz da küçümser bir hava vardı. E ne olmuştu az önce gülümseyen kadına. Emir benden önce davranıp konuştu
"Evet."
Daha fazla bu konuşmanın uzamasını istemediğim için asıl görevime geri döndüm
"Menü mü getireyim? Yoksa siparişleri mi alayım?."
Yüzüme oldukça tatlı bir gülümseme yerleştirip konuşmuştum. Çok geçmeden Emir'in annesi cevap verdi
"Ben frambuazlı pasta dilimi ve diyet kola istiyorum. Oğluma da çilekli pasta dilimi ve portakal suyu."
Sanırım bu kadın oğlunun bir dili olduğunu bilmiyordu. Yada diğer bir seçenek ve bu daha olası bir seçenek oğluyla beni muhattap etmek istemiyordu.
"Tabi."
Diyerek yanlarından ayrıldım. Mutfak kapısını açıp Ayfer Abla'nın yanına ilerledim. Diğer masaların siparişlerini hazırlamakla meşguldü.
"Abla frambuazlı pasta dilimi, çilekli  pasta dilimi, diyet kola ve portakal suyu."
Ayfer Abla kafasını 'tamam' anlamında salladı ve diğer siparişleri çabucak bitirip benim siparişimi hazırlamaya başladı. Evet Ayfer Abla ile pek yakın değildik fakat bu kadar durgun olması da pek hayra alamet degildi.
"Bir sorun mu var abla?."
Ayfer Abla sanki bu soruyu bekliyormuş gibi elindekileri tezgaha bırakıp yanıma geldi ve kollarını boynuma doladı. Bir anlık şokla ne yapacağımı bilemezken bende kollarımı ona doladım. Ağlıyordu. Bunu hıçkırık sesinden ve ıslanan omzumdan anlayabiliyordum. Yavaşca ondan ayrıldım ve yüzüne baktım
"Ne oldu?."
Sakın bir tonda sormuştum.
"Eşim Eray'la boşanıyoruz. Ve bu durumu Çağla'ya nasıl söyleyeceğim bilmiyorum."
Deyip tekrar sarıldı ve ağlamaya devam etti. Çok üzücü bir durumdu. Çağla Ayfer Abla'nın kızı. Ve bu durum onu gerçekten etkileyecek. En azından ben öyle hissediyorum. Yavaşça Ayfer Abla'dan ayrıldım
"Abla çok zor bir durum. Yani ben-ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama istersen kızınla ben konuşurum."
Evet konuşurdum. Benim için bir sorun olmazdı. Ayfer Abla minnet duyar bir gülümsemeyle yüzüme baktı.
"Inan bana üzerimden o kadar büyük bir yük kaldırdın ki inanamazsın. Neyse ben siparişleri hazırlayım."
Gülümseyerek tezgaha yaslandım ve beklemeye başladım. Umarım Çağla bir zorluk çıkarmazdı. Siparişler hazır olunca tepsiye koydum ve mutfaktan çıktım. Emir'lerin masaya doğru yaklaştıkça annesinin gergin konuşmasını yüz hatlarından anlıyordum. Sanki Emir annesini sakinleştirmeye çalışıyordu. Sahte bir öksürükle dikkati üzerime çektim.
"Siparişleriniz hazır efendim."
"Efendim? Bu biraz mesafeli oldu Ecrin. Kendimi rahat hissetmiyorum."
Emir'in sözleri üzerine tebessüm ettim. 'Bu benim görevim' demek için ağzımı açtığımda annesi benden önce  davranip konuştu
"Bu onun görevi Emircim."
"Aklın yolu bir efendim. Baska bir isteğiniz yoksa ben başka müşterilerle ilgileniyim."
Annesi eliyle yol verir gibi hareket yapınca arkamı dönüp sahte gülümseme mi düşürüp yerini sinire bıraktım. Çünkü annesi beni sevmemişti. Hayır önemli olan bu değildi. Beni küçümsemişti. Ilk gördüğünde güleryüzle konuşmuştu fakat Emir'le tanıştığımızı duyunca küçümsedi. Beni oğluna yakıştırmadı. Sanki bende meraklıyım senin oğluna. Birden aklıma Emre geldi. Acaba naptılar. Telefonumu alıp mutfak kapısının yanındaki kilere girip Nisa'yı aradım.
Çaldı
Çaldı
Çaldı

Tam ümidi kesmiş kapatacakken telefonun diğer ucundan adımı duymamla kulağıma telefonu tekrar götürdüm.
"Ecrin."
"Nisa Emre'yi alabildiniz mi?."
"Ecrin şey... Emre."
Nisa'nın lafı çevirmelerinden kötü bir şey olduğunu anlamıştım
"Ne oldu Emre'ye Nisa. Dolandırma lafı şöyle."
"Emre'nin biraz ateşi çıkmış. Seni sayılıklıyor. İşten izin alamazsın ve telaşlanırsın diye söylemedik ama iş ciddi. Bir an önce gel."
Telefonu kapatıp cebime koydum ve direk Ilker Bey'in yanina gittim.
"Ilker Bey bir kaç ailevi sorun varda. Ben çıkabilir miyim."
"Bunu duymamış olayım Ecrin. Hemen işinin başına dön."
Bu adam iyiden iyiye aklını yitiriyor bence. Of Allah'ım benim Emre'yi görmem lazım ama nasıl.!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhumun AnahtarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin