Arkadaşlar hikayeye giriş yapmadan önce kafa karşılığı olmasın diye belirtmek istedim. Hikayemiz İkra ve Mirzan'ın anlatımıyla olacak. Geçiş yapmadan isim belirtirim zaten. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar :)
.....
(İkra)
Yine sıkıntılı günlerimden birini yaşıyordum. Monoton hale gelmiş yaşantımda sınavlar ve bunların stresi bir hayli üzerime geliyordu. Ve ben yine kaçışı çocukluğumda buldum.Zihnimin en güzel hatıralarının arasında, yaşadığım bu kötü günü buraya gelince unutur, yine çocuklaşır, mutlu olurdum.
Kapıdan içeriye girmiştim ki aklıma annem geldi. Ona buraya geleceğimi söylememiştim. Hemen ona mesaj attım. Çünkü gerçekten konuşabilecek durumda değildim.
Bölüm hocamla tartışmıştım. Resmen o çaresiz kızın hakkını yemişti ve bu da yetmezmiş gibi benim de buna susmamı bekliyordu. Şimdiye kadar haklı olduğum hiç bir konuda susmamış, karşımdaki kim olursa olsun hep hakkımı savunmuştum. Bu sadece kendimde olan bir şey değildi. Başkasının hakkı yenince de buna seyirci kalmazdım. Yine öyle yaptım.
Bu yaptığım saygısızlıkmış. Bırakacakmış dersinden. Bırak! Uğraşırım finallerle de bütünlemeyle de! Vicdanın uyutabilirse bırak yani. Neyse konumuz bu değil. Bu gerginlikle annemle konuşamayacağımı bildiğimden mesaj attım.
"Biraz moralim bozuk. Huzur yerime geldim."
Evet burası benim huzur yerimdi. Çok zaman geçmeden cevap geldi.
"Tamam kızım çok geç kalma."
Annem böyleydi işte beni ne çok sıkardı ne de umursamaz davranıp yalnız hissettirmezdi. Bana kendimi hep iyi hissettirirdi. Annemin meleği, babamın prensesiydim. Tabi ki her ebeveyn ve çocukları arasında olduğu gibi arada sırada bizim de aramızda sorunlar, anlaşmazlıklar ve tartışmalar oluyordu. Hayat daima istediğimiz gibi olmuyordu. Ama bir şeyin fazlasıyla bilincinde idim. Hayat kırgınlıklar, tartışmalar için fazlaca kısa. Ölüm diye bir gerçek var her canlının hayatında.
İçimdeki çocuğun hiç büyümeyeceğini kabullenerek atlı karınca için jeton aldım. Etraftaki diğer yetişkinler garipsercesine bakıyorlardı. Ne yani hiç mi tek başına atlı karıncaya binen bir genç kız görmediler? Aman banane, hiç görmedilerse de şimdi sayemde görmüşlerdi öyle değil mi? Onlara bir ilki yaşatıyordum belki de... Bu da benim bardağın dolu tarafını görme şeklimdi.
Atlı karıncadan sonra bir kaç oyuncağa daha binmiştim. Şimdi sırada asansör vardı. Hep korkmuştum binmekten ama bu sefer cesaretimi toplayacaktım. Kendime cesaret vermeye çalıştım ve jeton almak için tekrar görevlinin yanına gittim. Ardımdan gelen çocuk dikkatimi çekmişti. Ama ona bakışım uzun sürmemişti çünkü hemen gözlerimi ondan kaçırmıştım. Sanırım benim gibi yalnız gelmişti. Ben bu düşüncelere kapılmışken düşüncelerimi sesi böldü.
"Asansör için bir jeton verir misiniz?"
Allah'ım sesi çok huzur vericiydi. Ve o da benim gibi yalnız gelmişti buraya. Ben dalmış gitmişken görevlinin sesini duymamışım. Kendime gelmemi omzuma dokunan parmaklar sağladı. Dokunan parmaklarıyla gözlerine baktım. Çok yoğun ve anlamlı bakıyordu. Bu gözlerde kaybolabilirdim. Bu sefer sesiyle kendime geldim hafifçe yüzüme doğru eğilmiş biraz gülümseyerek bakıyordu.
"İyi misin?"
Sesinin tonu o kadar ince ve samimiydi ki...
"Imm... Şey, evet iyiyim teşekkürler." diyebildim. Ah, hadi ama onunla konuşmak bu kadar zor olmamalıydı.
"Pekala. İyi olduğuna sevindim. Jetonunu almayı unuttun." deyip jetonu uzattı. Bense hala şaşkınca yüzüne bakıyordum. Jetonu alınca omzumdaki elini indirdi ve
"Görüşürüz." dedi. O arkasını dönüp giderken sadece 'gerçekten görüşür müyüz?' diye mırıldandım.
Düşüncelerimi fark edince kendimi içten uyardım. Sonuçta bunca yıldır hayatıma damdan düşer gibi giren bir adam almamıştım. Ve doğru olan buydu. Sadakat ve kendime olan saygım adına...
Düşüncelerime ara verip asansöre doğru adımladım. Ne yani gerçekten tek boş yer onun yanı olmak zorunda mıydı ki?
Yanındaki boş yere oturdum ve emniyetimden emin olunca yerimde kıpırdandım. Fazlasıyla tedirgindim. Sonuçta ilk defa bu oyuncağa binmiştim.
Oyuncak hareket edeceğine dair sarsılınca gözlerimi yumup dua etmeye başladım. Sağ tarafımdan bir ses duydum. O gerginliğimin içinde huzur verici bir ses...
"Korkma bir şey olmayacak." dedi.
Ne kadar da güven vericiydi öyle.
Ona korktuğumu tabi ki söylemeyecektim."Korkmuyorum ki." dememle birlikte bir sarsılma oldu ve çığlığı bastım. Küçük küçük kıkırtılar geldi kulağıma. Bende kıkırdadım. Ardından hayatımın itirafı gibi,
"Tamam. Kabul. Yalan söyledim. Çok korkuyorum." dedim.
"Tekrar söylüyorum. Korkma bir şey olmayacak." dedi. O kadar paniklemiştim ki o güven veren sözlerini bile duymuyordum. Ve düşünemeyen aklımla cevap verdim.
"Nerden biliyorsun bir şey olmayacağını? Nasıl bu kadar eminsin ki?" Laflar ağızımdan çıktıktan hemen sonra fark edebildim ne kadar sert bir ses tonunda söylediğimi.
"Çünkü hissediyorum." dedi bu sefer.
"Bende hissediyorum kesin bir şey olacak."
"O zaman iddiaya girelim? Kaybeden mızıkçılık yapmadan kazananın sunduğu cezayı kabul edecek."
"Anlaştık."
O an bana ne cesareti geldi
bilmiyorum. Sanırım deli cesareti geldi ve kabul ettim. Hayır neyime güveniyorum da ben elin adamıyla iddiaya giriyorum anlamıyorum doğrusu!"Hala korkuyor musun?"
"Biraz" dedim. Elini uzattı ve konuşmaya başladı.
"Elimi tut ve korktuğunda acıyacağını düşünmeden sık korkun geçinceye kadar." dedi. Şu an yüzümü göremediği için çok mutluydum. Ben yine cevap vermeyi unuttuğumdan
"Hey!" dedi.
"Efendim?"
"Cevap vermedin." deyince fark ettim hala cevap vermediğimi. Düşündüm. Anlam veremediğim bir tarafım o eli tutmam için bana yalvarıyordu. Ama bunu yapamazdım. Ufakta olsa ilkdi sonuçta ve ilk olan şeylerin küçüğü büyüğü olmazdı.
"Olmaz."
"Anlamadım." dedi. Tabi anlamazdı. Allah bilir kaç kızın elini tutmuştu bu güne kadar?
"Anlamayacak bir şey yok. Elini tutmam, tutamam." dedim. Sakin ve yavaşça elini indirdi. Kalbim tekledi bir an...
....
Eveet. İlk bölümün sonuna geldik. Tanıtım bölümümüzde gelecek yaza kadar bölüm yayınlayamayacağımı belirtmiştim fakat bir okurum var ki hikayeyi beğendiğini ve bölüm yayınlamamı rica etti bende kıramadım ve size ilk bölümü sundum. Görüşlerinizi merak ediyorum. Hepinize teşekkür ederim. Ve yazmamı istediğin icin sana da teşekkür ederim fatmaakdemirr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AL GÜZELİ
RomanceBirbirine benzeyen iki insan düşünün. Yaşayışları farklı ama çocuksu oluşları saf oluşlarıyla tesadüfen bir araya gelmiş iki insan. Birbirlerini bütün hale getirebilecek olan iki insan... İşte bu birbirinden farklı ama bir o kadar da aynı olan İkra...