2.BÖLÜM

136 82 2
                                    

Multimedya: Mirzan Bulut Aksoy

Bölüm şarkımız: Cem Adrian- Aşığım sana

(Mirzan bulut)

Pencereden yüzüme vuran gün ışığıyla gözlerimi araladım. Yine yalnızlıkla başlayan bir güne uyanmıştım. Ne günaydın diyecek kimsem vardı, ne de kahvaltı hazır diye uyandıracak kimsem vardı. Ama alıştım da sayılırdı. Sonuçta yıllardır kimsesizdim. Ama bazı sabahlar insan yanında birileri olsun istiyordu.

Bu düşüncelerimin bana hiç bir faydası olmadığını fark edip yataktan kalktım ve kısa bir duş alıp hazırlandıktan sonra evden çıktım. Bugün çocuk esirgeme kurumuna gidecektim. Küçük bir arkadaşım vardı orada. Ona sözüm vardı. Lunapark'a gidecektik birlikte. İstediğim yere vardığımda oranın müdürü ile tekrardan konuştum ve yanımızda bir rehber öğretmen eşliğinde yola çıktık.

...

Sonunda istediğim yere varmıştım. O kadar güzel görünüyordu ki. Her çocuğu büyüleyebilecek kadar güzeldi. Babamla en son geldiğimiz yer burasıydı... Kapısından adımımızı attığımızda anılarım canlandı yine gözlerimin önünde. Burayı da, babamı da, birlikte geçirdiğimiz o günü de gerçekten çok fazla özlemiştim. Ellerimi tutan o minik el biraz beni sarsınca kendime gelmiştim. Umutla ve mutlulukla bakıyordu gözlerimin içine. Bakınca heyecanını görebiliyordum. Bende çok heyecanlıydım.

İçimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak yanımdaki ufaklığa ilk önce hangi oyuncağa binmek istediğini sordum. Küçücük parmağıyla atlı karıncayı işaret etti. Gidip 3 tane jeton aldım. Atlı karıncaya vardığımızda tek başına olan benim yaşlarımda bir kız dikkatimi çekmişti. Ama çok üzerinde durmamıştım. Bizim ufaklık ve öğretmeniyle bir kaç oyuncağa daha bindikten sonra onların artık gitme vakti gelmişti. Giderken o kadar içten sarılmıştı ki o küçücük yüreğinin atışlarını hissetmiştim. Bir çok kez teşekkür edip yanımdan ayrılmışlardı.

Onlar gidince sıra benim en merak ettiğim oyuncağa gelmişti. Asansör. Asansöre kafamı çevirdim ve güneş gibi parıldayan biri takıldı gözlerime. Bir an onun da gözleri bana takıldı ama hemen kaçırdı gözlerini. Fazla dikkat çekiciydi. Eminim sevgilisi vardır. Yalnız gibi duruyor aslında. Bu kızın az önce atlı karıncada gördüğüm kız olduğunu fark edince biraz gülümsedim. Sonrasında düşüncelerimin farkına varıp onlara bir son verdim ve yanına gittim. Görevliden asansör için bir jeton istedim.

O gördüğüm kız donmuş bir şekilde duruyordu. Öyle ki görevlinin seslenişlerini duymadı bile.

Omzuna dokunmamla kendine geldi. Gözlerimiz buluştuğunda içimden bir ses 'işte bu o' dedi. 'Bu kız senin kaderin.' Kızla çok ufak bir konuşma geçmişti aramızda.

Öyle çocuksu ve masum bakıyordu ki daha fazla orda durmamam gerektiğini düşündüm. Arkamı döndüm ve asansörde bir koltuğa oturdum. Sonra bana doğru geldiğini gördüm. Kalbim çok fazla hızlandı ve heyecan yaptım. Kızın yanıma oturmasıyla daha da hızlı attı kalbim.

Emniyetini ayarlayıp yerinde huzursuzca kıpırdandı. Korktuğunu hissetttim. Nasıl cesaret ettim bilmiyorum ama onunla konuştum.

"Korkma bir şey olmayacak." dedim.

"Korkmuyorum ki"dedi. Küçük bir kız çocuğu gibiydi. Korkmuyorum demesiyle birlikte bir sarsılma oldu ve ufak çaplı bir çığlık attı. Gülümsedim onun bu haline. Sonrasında kendimi tutamayarak kıkırdadım. Sonra onun kıkırtısı geldi kulağıma. Ardından sanki hayatının itirafı gibi;

"Tamam. Kabul. Yalan söyledim. Çok korkuyorum." dedi, çok tatlıydı.

"Tekrar söylüyorum. Korkma bir şey olmayacak." dedim. Bu saçmaydı ama korkmasını değil eğlenmesini istiyordum.

AL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin