Keyifli okumalar dilerim!
Bol bol yorum yapmayı & oy vermeyi unutmayın! 💘***
Kahvaltı masasından kalkalı saatler olmuş olsa da mavi şort ve beyaz askılı bluzdan oluşan rahat pijamalarımla, sabah Baha'yı kovaladığım krem rengi yumuşak dokulu favori koltuğumda yuvarlanıyordum. Orta sehpaya yığdığım abur cuburları bir elimle ağzıma tıkarken, diğer elimdeki tv kumandasıyla kanalları değiştirip duruyordum. Gündüz kuşağı tatil dönemi kadın programları ve tutmayan yaz dizilerini tutturma çabası içinde sürekli tekrar bölümlerini yayınlayıp duran kanallara bir yandan lanet yağdırmayı da ihmâl etmiyordum ama gerçek şu ki; tekrarı verilen ve fenalık geçirmeme neden olan vıcık vıcık aşk dizilerini hipnotize olmuş gibi izlemekten kendimi bir türlü alıkoyamıyordum.
Mutfaktaki işlerini bitiren annemin televizyonun önünden devamlı geçmek suretiyle toz almaya başlamasıyla beraber tv seyahatim sekteye uğradı. Ben dünyayı gezerek değil, izleyerek dolaşanlardandım. Hiçbir zaman sırt çantamla 'aman altmış derece sıcakta terleye terleye piramitleri gezeyim ya da eksi bilmem kaç derecede soğukta titreye titreye kuzey ışıklarını izleyeyim' diyen çılgınlardan biri olmamıştım. Ayaklarım su toplayana kadar Akdeniz sıcağının kavurduğu tarihi İtalya sokaklarını yürüyen, başta Eyfel Kulesi'ni görmek için gidip ardından tüm Fransa'yı arşınlayan veya sadece kiraz çiçeklerinin açışını görmek için Uzak Doğu'nun incilerinden biri olan Japonya'yı gezmeye bayılan o gezgin insanlardan da hiç olmamıştım. Ben tembellikte doktora yapmış bir üstat, tabiri caizse sensei'dim. Durum böyle olunca en büyük dostum teknolojinin sunduğu her şeydi. Eğer mümkün olsaydı okula bile katılımımı sanal dünya aracılığıyla yapar, asosyal hayatımın mutlak keyfini çıkarırdım. Sadece bazen, durup sakince düşündüğümde doğru olanı yaptığımdan emin olamıyordum. Belki de henüz yapmak istediğim şeyleri keşfetmekten uzakta olduğum içindi. Hayalimin ne olduğunu bile daha tam olarak bilmiyordum. En azından gelecekte yapmak istediğim şeyi, hayalimi bulana dek, hayatın tadını çıkarmayı istediğimi biliyordum.
Daha önce defalarca kez izlediğim, fakat hafızam silinse de tekrar izlesem dediğim favori dizim Friends'in bölümlerinden birini açarak keyifle gülümsedim. Ses çıkarmadan ayaklarımı bir güzel kanepenin sırt kısmına kaldırarak aşağı sarkıttım. Ellerimi başımın altına koyup hiçbir aksiyonun olmadığı tavanı izlemeye koyuldum. Keyif benim için şimdilik buydu işte: Hiçbir şey yapmamak. Felsefem ise; sana buyrulan her işten yırtmanın mutlaka bir yolunu bul. Kesinlikle herkese öneriyordum. Plan yapın, işten yırtın.
"Bu hangi diziydi? Daha önce izlemiştin ya, o değil mi? İzledin yani daha önce, o dizi değil mi?" Diziyi hatırladığını gösteren bir 'haa' sesi çıkaran annem kendi sorusunu yanıtladı. "Ben gençken izlemiştim, hah şimdi hatırladım! Friends bu, arkadaşlardı falan. Hâlâ izliyor musun sen, annesinin güzeli? Yenilerden açsaydın... Hani yazın başında başlayan aşk dizilerinden! Bu diziler eskide kaldı artık."
Tavanla olan bakışmamı bölen anneme dikkat kesildim. Benden bir şey istemekle kalmayacak, mutlaka yaptıracaktı. Diziyi daha önce izlediğimi bildiği için de olaya doğru yerden giriş yapıyordu. İzlenmiş bir dizi, izlenmiş bir dizidir ve artık izlenmeye gerek olmadığından Hayal Aslanlı'ya temizlik işlerinde yardım etmek zorundaydım. Akşama pastalı börekli ve bol dedikodulu altın günü vardı. Her şey mükemmel olmak zorundaydı.
"Eski olması ya da daha önce izlemiş olmamın ne önemi var? İzliyorum ama sen sürekli önümde belirdiğin için pek izlediğim söylenemez. Ayrıca yazın başlayan aşk dizilerini sevmediğimi biliyorsun, anne."
Yaz dizileri ve Cornetto reklamları zavallı aşk hayatımı acımasızca yüzüme çarpıyordu. Tuhaf biri olmam yetmiyormuş gibi, Yalın'ın o tatlı sesi eşliğinde klipteki başrol kızın yerine kendimi koyup her yaz hayallere dalıyordum. Tesadüfen yazlıkta tanıştığım yaz aşkımın elinde Cornetto ile beni arayıp durduğu ve sonunda da beni yine tesadüfen bir partide bulduğu romantik hayaller... Üstüne bir de yaz dizisi çekmeye hazır olan zihnime istediğini vermeyecektim. Tabii şu anda, öğle sıcağının iyice hissedildiği bu kavurucu Ağustos gününde karamelli Cornetto ile narlı maden suyuna asla hayır demezdim. Kurşun atar, kurşun yerim dedikleri şey benim için tam da bunlardı: Karamelli Cornetto & narlı maden suyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAMUK ŞEKER GİBİ
Teen FictionMükemmel olduğuna inandığım deli dolu hayatım bir gecede altüst oldu. Civciv, Kurbağa Prens'le tanıştı. Yakışıklı bir yüzün, harika bir vücudun, kibir dolu tavırların sahibi Göktürk Hanbeyi'nde tam bir serseri havası vardı. Hiç kimse onun benimle...